.

Time Dergisi tarafından Yılın Adamı seçilen Papa Francis son vaazında şunları söylerken herkes nefesini tutmuş:
“Bizim Papa’ya ne oldu böyle?” diyerek sorgulama yapmıştır muhakkak.
.
Papa konuşurken ağzından bal damlar gibi o kadar yumuşakmış ki, “Yüzyıllar boyunca insanlara zulüm edenlerin temsilcisi olması mümkün değil” diye düşünmemek elde değilmiş...
.
Dinler tarihinde son gelen Kitabın mensupları olarak kadınlarımızı dışlamanın çarelerini ararken, “Hıristiyan” diyerek dışladığımız dinin temsilcisi Papa Efendi şunu demiş:
“Yeni anlayışımızın bir gereği olarak kadınları Başpapaz, Piskopos ve İlâhiyatçı olarak atayacağız. Ümit ederim ki gelecekte kadın bir Papamız olacak. Erkeklere açık olan kapıların kadınlara da açık olmasına izin verelim.”
.
Her kesime affedici elini uzatan Papa, bu konuşması ile gönülleri almayı başarmış.
.
Devamında dediği:
“Affedici bir baba gibi, çocuklarımızı asla dışlamıyoruz. Kilisemiz heteroseksüeller ve homoseksüeller için ya da kürtaj karşıtları ve kürtaj yanlıları için yeterince büyük. Muhafazakâr ya da liberallere hatta komünistlere bile kapımız açık ve herkes bize katılmaya devam ediyor. Hepimiz aynı Tanrı’ya inanıyoruz ve ona dua ediyoruz.’’ Cümleleri ise “İşte din adamı böyle olmalı” dedirtmiş kendine.
.
Mevcut iktidarın sürekli suçladığı ve ‘Sakın oy vermeyin’ dediği Gomonistlere bile kapılarını açan bir Papa ile karşılaşılmış.
.
Papa’nın aslında konuşmasının ana merkezini oluşturan sözleri inananları hayrete düşürmüş.
Bu söylediği, dini inançların en temel noktalarından olan Cehennemin olmadığı yönündeymiş.
.
Hiç çekinmeden, kimseden korkmadan açıkça şunu deyivermiş:
“Tevazu, vicdan ve dini bütünlük sayesinde belirli dogmatik fikirlere ilişkin yeni anlayışlar kazandık. Kilise artık insanların acı çektiği gerçek bir Cehenneme inanmıyor. Bu doktrin tanrının affediciliğiyle uyuşmuyor.”
.
“Tanrı yargıç değildir; o insanların dostu ve affedicisidir. Tanrı sizi dışlamaz; ancak ve ancak affeder. Âdem ve Havva masalında olduğu gibi, biz cehennemi gerçek bir araç gibi görüyoruz. Cehennem sadece yalnız kalmış bir ruhun yansımasıdır; bu ruh da diğer tüm ruhlar gibi sonunda Tanrı’nın affediciliğine sığınacaktır.”
.
Bizim inancımıza göre Cehennem elbette var.
Ancak bunu dünyamızda bizlere yaşatanların da olduğuna inanmak lazım.
.
İnsanlık tarihinde ortalama 70 yaşlık ömür sahipliğimizde, böylesi bir devrin bize denk gelmesi de bir Cehennem değil midir?
.
Son aylarda yaşadıklarımızı eğer Cehennem olarak algılamayacaksak, gerçekten hepimiz biraz “Pollyanna suyu” içmişiz demektir.
.
Peygamber sabrının bile dayanamayacağı bu yaşananların Cehennem olmadığına bizleri inandıranların, Allah’ın adaletinde yargılanıp Cehennemde yanacakları da muhakkaktır.
.
Hazır “Cehennem” demişken şu pazar gününde sizlere iki fıkra yazmadan geçmek, sizlere “Cehennem yaşatmakla eşdeğerdir” diye düşündüm.
.
Buyurun fıkralarınızı.
.
Adamın biri ölüp öbür dünyaya gitmiş.
“Şurada sıranı bekle” diyerek bunu bir sıraya oturtmuşlar.
Adam beklemekten sıkılınca üzerinde Cehennem yazan kapıdan içeri bakmış.
Ne görsün.
İçeride konser veriliyor.
Derken üzerinde Cennet yazan başka kapıya yönelmiş.
İçeriye bakmış ki; üç-beş kişi öylece oturuyorlar.
Ne ses var, ne seda.
Görevliler gelince buna demişler ki:
-“Senin deftere baktık Cennet’e gideceksin…”
Adam itiraz etmiş:
-“Yahu nasıl oluyor da Cehennem’de konserler varken, Cennet’te ses yok? Benim canım sıkılır orada!”
Görevli Melek cevap vermiş:
-“Ulan beş kişi için konser mi verecektik…”
.
Cehennemde her ülkenin bir kazanı varmış.
İçinde sıcak kaynayan yağ olurmuş.
Günah işleyenler bu kazanlarda cezalandırılıyormuş. Kazandan kafasını çıkaranları zebaniler kafasına vurarak tekrar kazana sokuyormuş.
Baş zebani bir bakmış diğer kazanlarda herkes çıkmaya çalışıyor ama Türkiye’nin kazanından kimse kafasını bile çıkarmıyor.
Hemen zebanilerden birini çağırmış ve sormuş:
-“Evladım niçin Türkiye’nin kazanından kimse çıkmıyor yoksa orda günahkâr yok mu?”
Zebani gülerek cevaplamış:
-“Olmaz mı? Çıkmaya çalışanı alttakiler geri çekiyor da ondan...”