.
Çanakkale’de siyaset ısınıyor.
“Peki hangi kanatta” derseniz elbette CHP’de.
.
İlçelerin başkanlık seçimlerinde yaşananlardan sonra sıra geldi il başkanlık seçimine.
Yani finale.
.
Mevcut il başkanının aday olduğu seçime, bir başka aday daha çıkınca işler karıştı ve çekişme gün yüzüne çıktı.
.
Aslında tüm çatışma merkez belediye başkanlığı için başladı.
.
Türkiye’de en rahat kazanılan bir seçim sonunda, herkesin gözü belediye başkanlık koltuğunda dikildi…
.
Ama ortada bir sorun vardı.
Zira,
Sahibinin burayı inanmadığı bir adaya teslim etme gibi bir niyeti yoktu.
.
Çeşitli yollar denendi,
Genel merkezde kulisler yapıldı.
Tepeden inme aday istendi.
Ancak yapılan anketlerde mevcut başkan uzak ara birinci gelince, fazla itiraz edilemedi.
.
Bu yolla mevcudu deviremeyeceklerini anlayanlar “Bari demokratik yollarla evirelim de bir daha siyaset sahnesinde de olmasın” şeklindeki düşünceleri ile “Ön seçim” kozunu oynadılar.
.
Belediye başkanlığı için yapılan adaylık ön seçiminde (mevcut başkan, diğer adayların hepsinin oylarının toplamından da fazla oy alınca) çok büyük farkla hüsrana uğradılar ve mecburen seslerini kısmak zorunda kaldılar.
.
Şimdiye kadar partisinde bir ağabey olarak siyasete yön veren Ülgür Gökhan, (kendisine yapılanı vefasızlık kabul ederek) nihayet harekete geçip karşı hamle yapmaya karar verdi.
.
Mevcut il yönetiminin karşısına bir aday arayışına girdi.
.
Ancak bu aday henüz açıklanmamışken mevcut yönetim kendisine ilçe başkanları ile bir hamle yaptı.
Bazı ilçeler daha il başkanlığı adayları belli olmadan “Mevcut il başkanının arkasındayız” mesajını basın yoluyla açıkladılar.
.
Demokrasi tarihinde görülmemiş bir hamleydi bu.
Hele, hele CHP gibi mevcut iktidara karşı sürekli demokrasiyi savunan bir partinin temsilcilerinin “Aday açıklama süreci devam ederken” siyaset uğruna bu hamleyi yapmaları hiç hoş olmadı.
.
Derken beklenen oldu.
Mevcut yönetime karşı bir aday çıktı.
.
CHP içinde,
Merkez ilçe belediye başkanının siyaseten yaptıklarını beğenmeyip muhalefet yapanlarla, “Belediye grubu” diye adlandırılan bir grup, il başkanlığı seçiminde karşı karşıya geldi.
.
Şimdi değerlendirme yapalım.
.
İl başkanlığı yarışına giderken yapılan il delege seçimlerinde şartlar hemen hemen eşit gibi gözüküyor.
Ancak bir tarafın elinde “Belediye” gibi güçlü bir kozu var.
.
Karşı tarafta her ne kadar “Milletvekili” kozu olsa da, kullanım açısından çok işlevli değil.
.
Genel merkezin, “Ben işinize karışmam, ne haliniz varsa görün” şeklindeki kararıyla bu işleri kendi haline bıraktığını varsayarsak:
.
Seçim son 24 saatte belli olacak.
En çok çalışan kazanacak.
Elinde kozu iyi olan kazanacak.
.
Boş hayallerle yola çıkanlar,
Ortada fol ve yumurta yokken böylesine karışık işlere girenler,
Zamansız yola çıkanlar bedelini ağır öderler…
.
Siyasette zamanlama çok önemlidir.
Bu zamanı tutturamazsanız yok olup gidersiniz.
.
Dışarıdan bakılınca:
Şu durumda ise hiç zamanı değil.
İktidar sallanmaya yüz tutmuşken,
Genel siyaset yapmada birlik beraberlik gerekirken,
CHP’nin kendi içinde böylesi anlamsız bir yarışa girmesinin pek anlamı yok. (Demokratik gözükebilir ama öncelik bu değil).
.
Nihayetinde seçilecek olan bu yönetim, (eğer bir erken seçim olmazsa) zamanında yapılacak bir belediye başkanlığı görmeyecek.
.
Özetlersek.
Bu seçimi:
Mevcut merkez ilçe belediye başkanı ve ona yakın grubu siyaset sahnesinden silme operasyonu olarak nitelendirebiliriz.
.
Peki ne olur?
.
Demirel’in dediği gibi:
“24 saat, siyasette çok uzundur.”
.
Zaman kimin lehine akıyor, yaşayıp göreceğiz…