.

Adamın biri ameliyat için masaya yatmış. Operatör:
-“Sakın korkmayın, telaşlanmayın, Az sonra kolunuza bir iğne yapılacak. Hemen ardından benim gittikçe küçüldüğümü, silikleşip hayal meyal göründüğümü göreceksiniz. Derken ortalık simsiyah kesilecek. Bir süre sonra yavaş yavaş kendinize gelirken gözünüzün önünde benim görüntüm belirecek. Giderek beni açık seçik görmeye başlayacaksınız.”
Bu telkinlerden sonra adama iğneyi yapmışlar. Gerçekten de operatörün dediği gibi olmuş her şey.
Bir anda dünyası kararıvermiş.
Ve ameliyat başlamış.
Bir süre sonra hasta gözlerini açmış, gözünün önünde gittikçe belirginleşen surata bakarak:
-“Ameliyat oldukça uzun sürdü sanırım. Baksanıza sakallarınız çıkmış doktor bey!”
Sakallıdan cevap gelmiş:
-“Ne doktoru ulan! Şu anda Cehennemdesin, ben de zebaniyim!”
.
Şam’da namaz kılacaklar gelsin bu fıkra.
 
***
Öğretmen sınıfta çocuklara:
-“Rakamlar asla yalan söylemez”, dedi. “Mesela bir adam bir evi on iki günde yaparsa, on iki adam bir günde yapabilir.”
Öğrencilerden biri parmağını kaldırıp söz istedi:
-“Evet öğretmenim, 288 adam evi bir saatte yapar, 17.280 adam da bir dakikada. Sonra meselâ bir vapur Atlantik Okyanusunu altı günde geçiyorsa, altı vapur bir günde, 144 vapur bir saatte geçer!”
.
Bizim ekonomi bakanımızın hesabına benziyor.
 
***
Tarih öğretmem arka sırada dalga geçen öğrenciyi derse kaldırmış:
-“Söyle bakalım Kartaca Savaşını kim yaptı?”
Çocuk süklüm püklüm boynunu bükmüş:
-“Valla billa ben yapmadım öğretmenim!”
Öğretmen kızmış, bağırıp çağırmaya başlamış, derken zil çalmış, koridorda matematik öğretmenine rastlamış:
-“Kardeşim, bu çocuklar beni çıldırtacaklar. ‘Kartaca Savaşını kim yaptı’ diyorum, ‘Valla billa ben yapmadım’ diye cevap veriyorlar.”
Matematikçi meslektaşını teselli etmiş:
-“Aldırma canım, kızma! Bu keratalar böyledir, hem yaparlar, hem de yapmadım” derler.
Tarihçi saçını başını yolarak müdürün odasına koşmuş:
-“Müdür bey, müdür bey, bu ne biçim okul! Öğrenciye ‘Kartaca Savaşı'nı kim yaptı’ diyorum, ‘ben yapmadım’ diyor. Öğretmenine olayı anlatıyorum, ‘sinirlenme, bu çocuklar böyledir, hem yaparlar hem de yapmadım derler’ diyor. Çıldıracağım...”
Müdür, tarihçiyi yatıştırmaya çalışırken:
-“Canım kızma bu kadar, bakanlığa bir yazı yazar sorarız…”
.
Aynı bizim eğitim sistemi…
 
***
Kızılderili katliamının en yoğun olduğu dönemlerde Temel ile Cemal zengin olmak için Amerika’ya gitmişler...
Bir süre işsiz güçsüz dolaştıktan sonra duvarlardaki bir ilan gözlerine çarpmış.
İlanlarda “Bir Kızılderili kafası getirene 100 dolar ödül verilecek” yazılıymış.
İki kafadar da bir Kızılderili görmüşler, öldürmüşler ve 100 dolar ödüllerini almışlar.
“İyi para yahu biz bu işten zengin oluruz” diyerek Amerika’da Kızılderililerin bol olduğu bölgenin yolunu tutmuşlar...
Günlerce aç, susuz yol aldıktan sonra o bölgeye ulaşmışlar ama yorgunluktan da canları çıkmış.
Sızıp kalmışlar.
Cemal bir ara uyanmış ve güç bela gözlerini açmış, bir de ne görsün…
Bir sürü Kızılderili mızrak ve oklarını bunlara yöneltmiş, bekliyorlar.
Hemen Temel’i dürtmüş heyecanla:
-“Ula Temel, çabuk kalk, zengin olduk...”
.
Libya’ya gidip hazine bulmayı umanlara…
 
***
Dursun önde, Temel arkada, iki kişilik bisikletle yokuş çıkıyorlardı.
Dursun bir ara nefes nefese geriye döndü...
-“İmkansız”, dedi. “Bu yokuşu çıkamayacağız.”
Temel arkadan seslenmiş:
-“Tabii çıkamayacağız ya, ben frenlere basmasam geri geri gideceğiz üstelik...”
.
Suriye’de Putin ve Trump’ta arkada oturup bize aynısını yapıyorlar.