.
Son yaşadığımız olaylardan dolayı oldukça uzun cümleler yazarak sizleri sıkmak istemedim.
.
Madem bugün Cuma,
Madem Müslümanız,
Öyleyse Kıssa-Hisse meselesi içinde şu kısa hikâyeleri okuyun derim.
.
Su, Ateş ve Ahlak dostluk kurmuşlar… Dolaşırlarken, “kaybolursak birbirimizi nasıl buluruz” düşünce ve merakı içine girmişler!
Suya sormuşlar;
-“Kaybolursan seni nasıl bulacağız?”
Suyun cevaplamış:
-“Nerede bir şırıltı duyarsanız işte oradayım.” Ateş’e sormuşlar;
-“Seni yitirirsek ne yapalım?”
Onun cevabı:
-“Bir duman gördüğünüz yerde ben varım.” Olmuş.
Sıra Ahlaka gelince elle tutulur gözle görülür hali olmadığı için meraklanmışlar:
“Acaba ne cevap verecek?”
Ahlak şöyle bir kurulup karşısındakilerini düşüncelere meylettirecek cevabını vermiş:
-“Beni kaybederseniz. Bir daha kesinlikle bulamazsınız!”
***
Bir gece vaktiydi.
Hz. Ömer, Medine sokaklarını gezmekteydi ki, ansızın durakladı.
Önünden geçmekte olduğu evde geçen bir tartışma dikkatini çekmişti.
Bir anne, kızına:
-“Kızım, yarın satacağımız süte biraz su karıştır!” demekteydi.
Kız ise:
-“Anneciğim, halife Ömer süte su karıştırılmasını yasaklamadı mı?” dedi.
Anne, kızının sözlerine sert çıkarak:
-“Kızım, gecenin bu saatinde halife süte su kattığımızı nereden bilecek?” dedi.
Gönlü Allah sevgisi ve korkusu ile kız, şu muhteşem cevabı verdi:
-“Anneciğim! Halife görmüyor diyelim, Allah da mı görmüyor?”
***
Bir zamanlar İstanbul'da bulunan Edmondo da Amicis, "Constantinopoli" adlı eserinde şöyle yazıyor:
“Paşasından sokak satıcısına kadar istisnasız her Türk'te vakar, ağırbaşlılık ve asillik ihtişamı vardır.
Hepsi, derece farkları olmasına rağmen, aynı terbiyeyle yetişmişlerdir.
Kıyafetleri farklı olmasa, İstanbul'da bir başka tabakanın olduğu belli değildir...
İstanbul'un Türk halkı, Avrupa'nın en nazik ve kibar cemaatidir.
En ıssız sokaklarda bile, bir yabancı için küçük bir hakarete uğrama tehlikesi yoktur...
‘Sokakta toplanmazlar’ namaz kılınırken bile bir Hristiyan camiye girip, Müslüman ibadetini seyredebilir.
Size bakmazlar bile, küstahça bir bakış değil, sizinle ilgilenen mütecessis bir nazar dahi göremezsiniz.
Kahkaha ve kadın sesi duyamazsınız.
Fuhuşla ilgili en küçük bir olaya şahit olmak imkân dışıdır.
Sokaklarda bir yerde birikmek, yolu tıkamak, yüksek sesle konuşmak, çarşıda bir dükkânı lüzumundan fazla işgal etmek, ayıp sayılır..."
***
Suriye ile savaşıyoruz.
Ama Esad bir açıklama yaptı ve dedi ki:
“Türkiye ile Suriye halkları arasında düşmanlık bulunmuyor.”
.
Esad, “Suriye, Türk halkına karşı büyük veya küçük hangi düşmanca eylemi gerçekleştirdi? Böyle bir şey yok. Suriye-Türkiye evlilikleri, aileleri var, hayati öneme sahip ortak çıkarlar var. Kültürlerin birbirleriyle iç içe olması geçmişe dayanıyor, bu nedenle Türk halkıyla bizim aramızda ciddi görüş ayrılıkları olması mantıklı değil”
Esad, “Tabii ki Türklerden bahsederken kardeş halk gibi bahsediyoruz. Şimdi Türk halkına soruyorum; Suriye'yle sorununuz ne? Uğruna Türk vatandaşlarının ölmek zorunda olduğu ne gibi bir sorun var?”
.
Hucurat suresinin 9 ve 10. ayeti şöyle diyor:
“Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah adil davrananları sever.”
.
Hayırlı cumalarınız olsun…