.
Sivas’ta bir iş yerinin, açılışında özel indirim uygulayacağını duyurmasıyla indirimli ürünleri almak isteyenler mağazaya hücum edince izdihama sebep oldular.
.
Ne var bunda?
Dünya’da bile örnekleri dolu.
.
Ama madalyonun bir de arka yüzü var.
.
Koronavirüs tedbirleri kapsamında kalabalık alanlardan uzak durulması gerekirken, nefeslerin birbirine karıştığı kalabalık dikkat çekti.
.
İnsanlar indirimi duyunca dünyaları değişiyor ve ne virüs dinliyorlar ne de uyarı…
.
Sivas’ta açılışı yapılan mağazaya hücum edenlerin bize verdiği mesaj şu:
“Bize bir şey olmaz…”
***
Şimdilerde “Sokağa çıkma yasağı konsun mu, konmasın mı?” şeklinde tartışmalar sürüyor.
.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı ve Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Alpay Azap, “Açıkçası bugün uzun tartışmaların sonunda henüz öyle bir noktada olmadığımız için bir sokağa çıkma yasağı gibi bir şeye, İtalya’daki gibi bir duruma ihtiyacımız olmadığını düşündük” dedi.
.
Sivas’taki olaydan sonra acaba bu kararlarında ısrarlılar mı?
Zira İtalya’da virüs vakası görüldüğünde de “Gerek yok” denilerek yasaklar konmamış ve virüsün yayılması düşünülenin aksine oldukça hızlı olmuştu.
***
Ülkemizde böylesi virüs vakalarında maske takmak yiğidin şanına yakışmaz şeklinde değerlendirilir ve sokaklarda “efelenerek” gezilirdi.
.
Son zamanlarda maskeli ve eldivenlileri görünce “Çağ atladığımız” yönünde içime bir su serpildi.
.
“Bravo” diyorum.
***
İktidarın, kurumların ve toplumun virüsü yenme yönünde yaptığı girişimler göz ardı edilemez.
.
Bazı yanlışlar veya aksaklıklar olsa da bir şekilde bu biyolojik savaşı hep beraber kazanacağız.
.
Ancak:
İçimizdeki bazı hain kılıklı şeref yoksunları bilhassa sosyal medyadan yaptıkları asılsız paylaşımlarla milleti gaza getirmek, isyana teşvik etmek ve galeyana sürükleyip kışkırtmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
.
Zaten yaşanan olumsuz durum sebebi ile bu tip yayınlara inanmaya meyilli insanımızın moralini bozmak istemeleri hainlik ötesi bir şey.
.
Allah’tan yetkili bakanlık çalışanları olayları yakından takip ederek anında müdahale ile bu asılsız yalanın yayılmasını önlüyorlar.
Onların da işi oldukça zor.
.
Lütfen her okuduğunuza inanmayın.
Biraz düşünün.
Akıl süzgecinden geçirin.
.
Hiç bilemezseniz “Teyit.org” adlı siteye girerek, haberi sorgulayın.
***
Yine bunlardan biri de şu:
“Ilık su ve tuzla yapılan gargaranın virüsü bademciklere inerken öldürecektir…”
.
Televizyonlarda,
Sosyal medyada,
Sağlık sitelerinde sürekli olarak ellerin yıkanmasından sonra tavsiye edilen şey, tuzlu su ile gargara yapılmasıydı.
.
Hatta bu tavsiyenin kaynağının Dünya Sağlık Örgütü olduğu konusunda iddialarda bulunanlar bile oldu.
.
Bu söylemler ve haberler üzerine “Teyit .Org” bir araştırma yapmış ve böylesi bir gargaranın iddia edildiği gibi önleyiciliğinin olmadığı açıklanmış.
.
İşte o sitenin açıklaması:
“Sosyal medyada yeni koronavirüsün (Covid-19) akciğere inmeden önce dört gün boyunca boğazda kaldığı ve kuru öksürüğe sebep olduğu iddia edildi.
Ancak koronavirüsün dört gün boğazda kaldığıyla ilgili bir bulgu bulunmuyor.
Tavsiye edilen sirke, sıcak su ve tuzun da virüsün yol açtığı Covid-19 ile mücadelede etkili olduğuna dair hiçbir bilimsel çalışma yok.
Teyit.Org”
***
Öğrenci yurtlarına “Ahır” diyen hacı amca, senin yaptığın umre:
“Farz İbadet” olmayıp, “Nafile İbadettendir”.
.
Eğer dediğin gibiyse:
O öğrencilerimiz ahır gibi yurtlarda kalırken böylesi bir ibadeti yapmak senin günahındır bilesin.
.
Hani bir hadis olduğu bilinir ya:
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diye.
Senin yaptığın aynen bunu tarif ediyor.
.
Umreye harcadığın para ile bu yurtlar ahır olmaktan çıkarılıp, saraylara dönüştürülebilir.
Keşke bunu bileydin.
Keşke umreye gitmek kadar sahip olduğun inanca, gençlere yardım yapacak bir inancı da ekleseydin.
Hep kendine yapacağın yatırımın yerine, keşke etrafındaki gençlere de yatırım yapmayı deneseydin.
Keşke gençlere yapacağın yardımın, kendine yapacağın yardımdan daha fazla sevabı olduğunu bileydin.
***
Bugün 18 Mart 2020.
1915’in yıldönümü.
Bir milletin var olma savaşının,
“Zafer” ile bittiği tarih.
.
Kendisini medeniyetten sayan işgalcilerin topraklarımıza göz koymasıyla başlayan ve
Truva’nın intikamının alınmasıyla son bulan bir savaşın tarihiydi bu tarih…
.
Yaşlısının, gencinin,
Bebesinin, kadınının, erkeğinin,
Askerinin, sivilinin,
Hep birlikte savaşıp kazandığı tarih, bu tarih…
.
Savaşmaya değil,
Ölmeye giden muzaffer bir ordunun savaşıydı bu tarih…
.
Tanımadıkları, bilmedikleri toprakları istilaya gelmiş ordu askerlerinin,
Öldükten sonra bizim evladımızın olduğu savaşın da tarihiydi bu tarih…
.
Mehmet Akif’e “Çanakkale Şehitleri” şiirini yazdırıp son mısrasında:
“Ey şehit oğlu şehit,
İsteme benden makber,
Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber.” dedirten ve vatan uğruna canını veren 250.000 Mehmetçiğin Cennete gittiği bir savaşın tarihiydi bu tarih…
.
Asil bir milletin,
Kendisine ait olmayan topraklara giderek savaştığı değil,
Yurduna alçakça saldıran tek dişi kalmış canavarlara karşı verdiği savaşın tarihiydi bu tarih…
.
Bu 18 Mart,
İşte o 18 Mart…
.
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı…”
.
“18 Mart Çanakkale Zaferi” hepimize kutlu olsun.