.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın bir zamanlar ekonomide ABD’li McKinsey şirketiyle çalışacağını açıklamasının ardından tartışmalar başlamıştı.
.
Hatta o kadar büyük bir tepki oluşmuştu ki sonunda yapılan anlaşma iptal edilmişti.
.
İşte o McKinsey ile ilgili bir fıkra ise o vakitler epey revaçtaydı.
.
Fıkra şöyle:
Çobanın biri, dere kenarında koyunlarını otlatırken yanına bir Jeep yanaşır, içinden Ray-Ban gözlüklü, Hermes kravatlı bir adam iner.
Şöyle bir teklifte bulunur;
-“Kaç tane koyunun olduğunu bilirsem, bana bir tanesini verir misin?”
Çoban, bir yabancı adama, bir de koyunlarına bakar ve “Tamam” der.
Adam, telefonunu, bilgisayarına bağlayıp NASA sitelerinden birine girer;
GPS’i kullanarak yeri tarar, database ve logaritma ile 60 Excel’de 50 sayfa rapor hazırlar ve çobana dönerek:
-“Tam 983 adet koyunun var” der.
Çoban, “Doğru bildiniz… İstediğiniz bir koyunu alabilirsiniz” der.
Adam, koyunu alır ve Jeep’in bagajına koyarken çoban arkasından seslenir:
-“Bir dakika, ben sizin nerede çalıştığınızı bilirsem bana koyunumu geri verir misiniz?”
Adam, kabul eder.
Bunun üzerine çoban gayet emin konuşur:
-“Siz ABD’li firma McKinsey’de çalışan bir uzmansınız.”
Adam şaşkındır ve hayretle sorar:
“Nasıl bildin?”
Çoban;
-“Birincisi, buraya çağrılmadan geldiniz… İkincisi, benim bildiğim şeyi bana söyleme karşılığında koyunumu istediniz... En önemli ve üçüncü şey ise: Siz gerçekten bir b.ktan anlamıyorsunuz. Çünkü koyun diye köpeğimi aldınız.”
.
Bilmem anlatabildim mi?
 
***
Bir fıkrayı bize uyarladım.
.
Amerikalı bir bayan gazeteci, “Kadınlarla erkeklerin toplumdaki yeri” hakkında bir yazı dizisi hazırlamak üzere zamanın birinde Türkiye’ye gelmiş.
Gözlemleri sırasında ilk dikkatini çeken, kadınların kocalarının 5 adım gerisinden yürüdükleriymiş.
Yıllar sonra aynı gazeteci başka bir yazı dizisi için Türkiye’ye geldiğinde bu sefer bir de bakmış kadınlar önden gidiyor, kocaları 5 adım arkalarından geliyor.
Bu işe çok şaşırmış, hemen bir kadına yaklaşıp sormuş: “Bu gördüğüm inanılmaz bir gelişme. Peki ama bu değişikliğin sebebi nedir?”
Kadın gülümsemiş ve cevap vermiş:
-“Korona…”
 
***
Şimdilerde köprüleri yapmakla sürekli övünen siyasetçilerimize “Örnek olsun” diye yazayım dedim…
.
Üniversite ziyaretlerinden birinde arka sıralarda oturan sol görüşlü bir öğrenci Demirel’i sıkıştırmaya çalışır.
Öğrenci:
-“İşi sahiplenmek gibi bir adetiniz var.”
Demirel gayet sakin:
-“Sen nerede oturuyorsun?” diye yarı ciddi, yarı şaka sorar.
Öğrenci: “Kadıköy’de oturuyorum” diye bağırarak cevap verir.
Demirel: “Hah işte buraya her gün gelmek için üstünden geçtiğin köprü var ya... Onu ben yaptım.”
Öğrenci sessiz bir şekilde yerine oturur.
.
O köprüler “Devlet öz kaynakları” ile yapıldı ama şimdi övünülen köprüler, otoyollar ise “Yap-işlet-devret” ile yaptırıldı.
.
Demirel’e Allah rahmet eylesin…
 
***
Milletvekili kürsüde konuşurken diğer sıralardan biri bağırmış: “Cehenneme kadar yolun var!”
Konuşmacı hemen başkana dönüp müdahale etmesi için ters ters bakmış.
Başkan gayet babacan bir tavırla:
-“Devam ediniz lütfen sayın milletvekili… İç tüzüğe göre gitmeniz zorunlu değil efendim.”
.
Başkan doğru demiş…
Gidip gitmeyeceği kendi elinde…
 
***
Adama sormuşlar:
-“Korona’ya yakalanacak olsanız ne yapardınız?”
Adam cevaplamış:
-“İlk önce bir kâğıt isterdim.”
-“Vasiyetinizi yazmak için mi?”
-“Hayır, öpeceğim politikacıların listesini yapmak için.”

.
Öpülecek o kadar çok siyasetçi var ki…
 
***
Ekonomik tedbirler açıklandığında dar gelirli vatandaşlara yardım yerine, “Dua” çıktı.
Eh!
Onlar da kime, nasıl dua edeceklerini iyi bilirler sanırım…
.
Korona Virüsü için ekonomik tedbirler açıklanınca gazeteci vatandaşa sormuş:
-“Geçinebiliyor musunuz?”
-“Ek iş yaparak mobilya satmaya çalışıyorum” demiş vatandaş.
-“Peki, işler nasıl?” diye sormuş gazeteci.
Adam boynunu bükerek sessizce cevaplamış:
-“İyi sayılır efendim… Evdeki mobilyalar bittikten sonra ailece ne yapacağız bilmiyorum…”