.
Eve kapanalı neredeyse 5 gün oldu.
Allah’tan iletişim çağının getirdiği kolaylıklar evden iş görmemize oldukça sağlıklı imkân verebiliyor.
.
Evdeyiz diye sabah, akşam yatacak değiliz.
İnternet, televizyon gibi iletişim araçları ile gündemi takip etmeye çalışıyoruz.
.
Bu süreçte en az sağlık çalışanları kadar özveri gösteren “Gazete, televizyon ve medya” çalışanları da var.
Onlar olmasaydı biz nasıl gündem takibi yapabilirdik hiç düşündünüz mü?
Virüslü ortamlarda gezerek, halkın arasında dolaşarak haber yapmaya çalışanların da alkışı hak ettiğini düşünüyorum.
.
Bu salgın dolayısı ile milletin çoğunluğu korkup kabuğuna çekilirken,
Başka bir yarısı “Korkulacak bir şey yok, elimi yıkar geçerim” diyerek sokak sokak gezmekten kendisini alamıyor.
.
“Evde sıkılırım, oturamam ben” diyenden,
“Gidecek yerim yok” diyene,
“Sokağa çıkmadan yapamam ben alışkanlık işte” diyenden,
“Ne olmuş azıcık çıktıysak” diyene kadar insan çeşidimiz dolu.
.
Yapılan o kadar ikaza, bildiriye, isteğe rağmen inatla sokağa çıkılması nasıl izah edilecek?
.
Cehaletin başı çektiği malum.
İnsanımızın çoğu daha tehlikenin bile farkında değil.
“Minnacık virüs bana ne yapacak?” mantığı ile hareket eden dolu.
.
Devletin açıkladığı tehlikeli salgına inanmayıp, bunun bir “Komplo” olduğunu zannedenler bile var.
.
Toplum psikologları bu duruma ne der bilemem ama yapılan araştırmalar da var ortada.
.
Halk ilk olarak “İşsiz kalacağından” korkmuş.
Paniklemiş.
Peşinden alışveriş merkezlerine, markete, bakkala koşarak rafları boşaltmış.
.
Halkın yüzde 33’ü stok yapma çabasındaymış.
.
Alınan ürünlerin çoğu yiyecek.
“Virüsü yok edeceği” söylenen temizlik maddelerinin az talep görmesi ilginç tabi.
.
Yapılan anketlere göre,
Korona virüsünün:
Yüzde 93’ü Türkiye ekonomisini,
Yüzde 74’ü ise aile bütçesini vuracağını düşünüyormuş.
.
Yüzde 69’u salgının en az birkaç ay daha süreceğini düşünürken,
Eğitim düzeyi yüksek olan 36-55 yaş arası vatandaşlardan:
Her 10 kişisinden 8’i:
Bu durumdan oldukça endişeliymiş.
.
Halkın yüzde 90’ı:
Okulların tatil edilmesi,
Yurtdışı yasağı,
Karantina gibi konularda alınan kararlara destek veriyormuş.
.
Bunun yanında:
Alınacak “Sokağa çıkma” kararına ise yüzde 90 hak veriyormuş.
.
İnsanların en büyük korkusu ise:
İşten çıkarılma,
İş bulamama,
Ücretsiz izne çıkarılmaymış.
.
Bence:
Virüs vakalarının yayıldığı ilk anda “Sokağa çıkma yasağı” birçok şeyi halledebilirdi.
Ocak sonu yayılmaya başlayan virüs ile alınan tedbirlerde gecikildi.
Açıklanan paket kimseyi tatmin etmedi.
İşsizlere, maaşı olmayanlara evde kaldığı müddetçe belli bir ücret verilmeliydi.
Çin bunu yaptı ve virüsü yendi.
.
“Halk panik yapmasın” düşüncesi ile bilgiyi saklayıp, salgını yumuşak bir geçiş ile savuşturmayı düşünen “Akıl” yanıldı.
.
Ölümle burun buruna olunmasına rağmen,
Gazete,
İnternet,
Televizyon,
Radyo,
Hatta cami hoparlörlerinden yapılan ikazlarla rağmen “Otoriteyi” dinlemeyip hala sokağa çıkıp piknik yapanları, balık tutanları, kordonda gezenleri gördükçe:
Neden böyle düşündüğüm anlaşılmıştır sanırım.
.
Sosyal medyada gördüğüm bir videoda:
“Burası Elazığ, buraya virüs giremez” diyen oldukça kalabalık bir vatandaş topluluğunu görünce vahametin alasını anladım…
.
Halkını tanımayan yöneticisi olabilir mi?
Hani valisi?
Kaymakamı?
Muhtarı?
.
Toplum mühendisleri?
Psikologları?
.
Nasıl bir danışman kadrosu var?
Nasıl bir kriz masası var?
.
Daha ilk günden beri maske yok piyasada.
Olan da fahiş fiyatla satılıyor.
.
İçişleri bakanı şimdi çıkmış:
“Gerekirse fabrikaya el koyarız” diyor.
Şimdiye kadar neredeydiniz sayın bakan?
.
Halk bunları yaşıyor.
Aradığını bulamıyor.
Fırsatçılar ortada kol geziyor.
Ortada doğru dürüst test kitimiz bile yoktu düne kadar.
Her şeyde geç kalındı…
.
İşte bunları gören ve yaşayan vatandaş, devlete inancını yitiriyor.
O yüzden marketlere koşuyor, fırınlara koşuyor ve stok yapıyor.
O yüzden eve girmiyor…
.
Devlet devletliğini göstermeli,
Halkına güven vermeli,
En etkili önlemi almalıdır.