.
Yahudi canı sıkılınca eski defterleri açarmış.
Ben de eve kapanınca okumak isteyip okuyamadığım kitapları okuyorum,
Seyretmek isteyip seyredemediğim filmleri izliyorum,
Yazmak isteyip yazamadığım tiyatro, öykü, anı gibi yazılarımı yazmaya çalışıyorum,
Yapmak isteyip yapamadığım hobi faaliyetlerimle uğraşıyorum.
.
Başka ne yapılır ki?
.
Kilo almak için bir tuzak:
Durdukça yersin,
Yedikçe yersin.
.
Hanımlar can sıkıntısından mutfağa girip güzel yemeklerin yanında börek, poğaça, kurabiye yapınca siz düşünün gerisini.
.
Allah’tan zamanında eve bir yürüyüş bandı almışız.
Sabahları ve akşamları üzerinde debelenip duruyoruz.
.
Geçen gün bakımını yapıp, yağladım, sildim.
Şimdi komşuları rahatsız etmeden sessizce çalışıyor.
En azından yediklerimizi eritmede yardımcı oluyor.
Buna da şükür.
.
Durum anladığınız gibi.
Karantina günlerimiz geçene kadar idare edeceğiz.
Canımızın sıkılmasını önleyecek şeyler buluyoruz şimdilik.
Sonra ne olur bilemem.
.
Sizlere her gün virüs haberleri vermekten,
Yapılan yanlış uygulamaları eleştirmekten,
Yaşlıları ikaz etmekten,
Gına gelmek üzere.
.
Bizim zamanımızda bir espri vardı:
Kapı çalmış.
Çocuk gidip açmış.
Babası içeriden seslenmiş:
“Kim geldi oğlum?”
“Gına geldi babacığım” demiş.
.
Söylüyorsun anlamıyorlar,
Yazıyorsun okumuyorlar,
Ne yapacağız?
.
İktidar “Ben bilirim” havasında gittiği müddetçe, ne yapsak faydasız.
.
Bizler çocukken anlatılanı anlamayınca büyüklerimiz şöyle derdi:
“Nato kafa, nato mermer…”
Bunlar da aynı…
.
(Merak ettim “Bu deyim nereden çıkmış?” diye.
Bu deyim bize Rumcadan geçmiş.
İşin aslı şöyleymiş:
“Na to kefari, na to mermari” denir.
Na: İşte, Kefari: Kafa, Mermari: Mermer
Anlam ise aynı.
“İşte kafa, işte mermer” demekmiş.)
…
Ben bugün sizlere dün seyrettiğim bir filmden bahsetmek istiyorum.
Filmi “Müzikal seyretme isteğim” ile başına oturduğum internetten tesadüfen buldum.
.
Aksiyon, bilimkurgu ve uzay filmlerinden sıkılmıştım.
İçimi açacak müzikal bir film istedi canım.
.
Genelde Biyografi şeklinde çekilmiş filmler vardı.
İnsan, idealleri uğruna hayatta nelerle savaşıldığını anlatan bu filmleri seyrederek kendine bir pay çıkarmalı
Başarının tesadüflerle gelmediğini, başarılı olmuş insan hayatlarına bakarak anlamalı.
.
İşte seyrettiğim “Marina” filmi buna örnekti.
Rocco Granata’nın hayatı…
.
Konusu kısaca şöyle:
“Salvatore Granata göçmen işçi olarak kömür madeninde çalışmak için Belçika’ya gider. Hayali 9 yaşındaki oğlu Rocco’ya bir demirci atölyesi açmaktır. Oğlu ise müzik tutkunudur… Baba ğul çatışması içinde Rocco idealinin peşinden gider…”
.
Film başından sonuna kadar Rocco’nun hikâyesi ile devam ediyor.
Hiç sıkılmadan izlediğim film, gerçekten güzeldi.
.
Benim yaşlardakilerin iyi bildiği “Marina” adlı şarkının filmiydi bu.
.
Şarkının tercümesini film sonunda okuyunca daha da anlamlı oldu benim için.
.
Eğer içinizde seyredecek olan varsa şarkının sözlerini de yazmak istedim:
Marina’ya aşık oldum
Esmer ama güzel bir kız
Ama aşkımı bilmek istemiyor
Kalbini kazanmak için ne yapacağım
.
Bir gün onunla tanıştım
Kalbim saatte bir atıyordu
Ona söylediğimde onu sevmek istediğimi
Beni öptü ve aşk çiçek açtı
.
Marina, Marina, Marina
Seninle en kısa zamanda evlenmek istiyorum
…
Tavsiyem, seyretmiş olsanız da tekrar seyredin.
Bu gergin günlerde iyi gelecektir…