Pazar günü bari virüsten bahsetmek istemiyorum da, başka gündem yok ki. .
Pazar günü bari virüsten bahsetmek istemiyorum da, başka gündem yok ki.
.
Bütün evde oturuyorum.
Kitap okuyup,
Film izliyorum.
.
En son Şahabettin hocanın önerisi ile İbn-i Sina devrini anlatan çok güzel bir film izledim.
Şiddetle tavsiye ederim.
.
İki saati geçen bir süresi var.
Ancak sürükleyici.
İnsanı sıkmıyor.
.
O devrin en kaliteli tıp insanı.
MS 980-1037 arasında yaşamış.
Aynı zamanda astronom, yazar ve filozof.
Tıp alanındaki bilgisi Avrupa’da yok.
Batılılarca, Orta Çağ Modern Biliminin kurucusu, hekimlerin önderi olarak bilindiğinden kendisine “Büyük Üstat” ismi takılmış.
.
Bu bilim insanının önünü kesen iki kesim var.
Birincisi:
O tarihte başta bulunan Şah ve
İkincisi ise o şehirde yaşayan yobaz mollalar…
.
O çağda sadece İslam değil, Hristiyanlıkta kiliseden çekmiş ne çekmişse.
.
Bilim ile din arasındaki çatışmaları nedense hep din kazanmış.
.
Bilimin ilerlemesinin önündeki tek engel yobaz inançlar.
.
Kendi başlarına buyruk olup, kitaplarından farklı fikirlerde kafasına göre fetva verilmesi doğrultusunda hareket eden halk, yıkıcılığın en üst seviyesine ulaşıyor.
.
Aradan 1000 yıl geçmesine rağmen hala yobazlığın geçerli olması insanlık açısından düşündürücüdür.
.
Kendi çıkarlarını sürdürmek,
Koltuk sevdalarını ilelebet korumak için yobaz dini kullanan lider örnekleri günümüzde hala var.
.
Filmde kadavra kullanan bir tıp öğrencisinin katline fetva veren yobaz molla başı, kendi yaşadığı şehre ihanet ederek halkını Selçuklulara sattıktan sonra, kale surları içine girmekte olan Selçuklu liderinin önünde secde etmesi düşündürücüydü.
.
Film boyunca Müslümanların “İsyancı, kötülüklerin anası” şeklinde gösterilmesi de düşündürücü.
.
Kilisenin kendi halindeki “Şifacıya”, “Büyücü” yakıştırmasıyla yaptıkları da düşündürücü.
.
Anlaşılan insanoğlunun, ders alma konusunda kafası pek basmıyor.
Yaşanmış örneklerini görüp “Vah, vah”, “Ay neler olmuş”, “Yuh yani” gibi hayret sözlerini söyledikten sonra kendi dünyasında benzer uygulamaları yapması ilginç.
İnsan psikolojisinin kendi çıkarları söz konusu olduğunda orta çağa dönmesi de başka ilginçlik tabi…
.
Önünde kutsal kitabı ve onun net yasakları dururken,
Kendisi de bu kitaba olan inancını belirtirken,
Hala kafasına göre takılması ve
Kendisinden istenen şartlara fetva vermesi de ilginç değil mi?
.
Şu virüs vakası aslında bize Allah’ın lütfudur.
.
Kendi dinini yobazlık seviyesinde sürdürmek isteyenlere bir derstir.
.
Kendisinde kudret olduğunu sürekli anlatmaya çalışan ve devasa yapılarla üstünlük kurmaya çalışanlara yaratıcının anlatmak istediği bir şeydir bu virüs.
.
“Alın size minnacık bir musibet… Sahip olduğunuz kudret bu virüs karşısında nerede? Hani saltanatınız? Hani saraylarınız?” der gibi bilimden ayrılıp, yobazlığa saplanan insanoğluna bir ders vermiştir.
.
Bundan ders çıkarmak da bizim görevimizdir…
Keşke o pırlanta gibi çocuklarımızı İmam-hatip yerine Sağlık meslek liselerine, teknik liselere yollasaydık…