.

Gündeme yetişemiyoruz ki.
Sağolsun muhalefet, yatıp uyuduğu için “Canı sıkılan iktidar” gündem belirleyip bizleri konuşturuyor, yazdırıyor…
.
Ağzımızda bir sakız geveleyip duruyoruz, iktidar geçmişi unutturmuş bir şekilde yoluna emin adımlarla devam ediyor.
.
Derseniz ki: “Muhalefet ne yapsın?”
Sesini duyuramıyor.
Haklısınız.
30 kanalın 28’i iktidara çalışıyor.
Onlar ne derse duyuluyor,
Muhalefet bağırsa çağırsa kendi yandaşları duyuyor.
.
Son olay Soylu’nun istifasıydı.
.
Burada üç olasılıktan bahsetmek gerekir.
Nihayetinde taht kavgası.
Siyaset arenası.
Samimiyet aramak en son aklımıza gelen.
.
Birinci olasılık:
Soylu artık bıktı ve bastı istifayı.
İkincisi:
Bu bir siyasi organizasyondu, gündem değiştirmek adına yapıldı.
Üçüncüsü ise:
Reis’e bağlı 3 kuvvetli bakanların ikisi arasındaki güç gösterisiydi.
.
Olay nasıl olmuştu?
.
“Cuma akşamı saat 21.44’te 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta 48 saat geçerli olacak sokağa çıkma yasağı uygulaması yapılacağı duyuruldu.”
.
“Bu açıklamanın ardından vatandaşlar panik halinde sosyal mesafeyi gözetmeksizin marketlere ve fırınlara akın ederek kaos yarattılar. Kavgalar oldu, itişmeler oldu…”
.
Sonuçta sıkı bir şekilde uygulanmaya çalışılan kurul kararları boşa gitmiş oldu ve virüs bayram yaptı...
.
Bu olay üzerine “Sorumluluğu üzerime alıyorum” diyerek Soylu, istifa etti.
.
Bu olayların görünen yüzüydü.
.
Hemen gözler Reis’e çevrildi:
Acaba istifayı kabul edecek miydi yoksa etmeyecek miydi?
.
Bu konuda birçok görüş var:
“İstifadan Reis’in haberinin olmaması mümkün değildi. Bu bir siyasi manevraydı. Milletin ağzına sakız verildi. Aynı zamanda sokağa çıkma yasağının müsebbibi olarak Soylu görevini yapmıştı ama kabul edilmemişti. İki gün sonra başka gündemde oluşturulmak üzere konu kapatıldı…”
.
Birinci görüşü destekleyen bir başka görüş şu:
“Reis’in haberi olmadan böylesine bir girişim yapması mümkün değildir.
Sonuçları çok ağır olur.”
.
Reis’in kendisine danışılmadan “Hodri meydan” havasındaki istifaya nasıl bir tepki gösterirdi, artık siz düşünün.
.
Yukarıda belirttiğim iki bakan arasındaki güç gösterisine şöyle bir görüş ortaya atıldı:
.
“Soylu ile Albayrak arasında evvel ezel ‘Kim daha güçlü’ konusunda bir kavga söz konusu. Bu olay yaratılarak gücün kimde olduğu gösterilmek istendi.
Ve kazanan Soylu oldu…”
.
Tüm bu fikirlerin geçerliliği var mı, yok mu?
Bilemem…
.
Ancak bunlara bakıp asıl fikri kaçırıyor da olabiliriz.
.
Bir görüşe göre:
“Süleyman Soylu gelecekte MHP’nin Genel Başkanıdır. Bu sebeple iktidarda olmalıdır. İstifa acemice alınmış bir karardır… İstifa girişimi başkanlık yarışında zarar verebilir…”
.
Başka bir görüş:
“Süleyman Soylu kendisinden istenenleri itirazsız kabul edip yapmaktan sıkıldı ve bir bunalım sonucu her şeyi göze alarak bu kararı aldı…”
.
Süleyman Soylu’yu kaybetmek istemeyenler ise, istifaya sevinenlere karşı sosyal medyadan bir saldırı başlattılar:
“İstifaya sevinenler ya FETÖ’cüdür, ya da PKK’lıdır…”
.
Son zamanlarda iktidar yanlılarının muhalefet edenlere karşı kullandığı kalıplaşmış sözlerdi bunlar.
.
İstifası kabul görülmeyen bakanımız Soylu da zamanında şunları demişti:
19 Mart 2020
Sokağa çıkma yasağını isteyenler Fetöcü’dür Deaşlıdır.”
.
10 Nisan 2020.
“31 İlde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir…”
.
Yarın başka bir gündemde buluşmak üzere, hoşçakalın…