.
Virüs 32 tekmiliyle beraber geldi, girdi hayatımıza.
Onunla yatıyoruz,
Onunla kalkıyoruz…
.
Neredeyse rüyalarımıza girmeye başladı.
Artık “Virüsten önce, virüsten sonra” şeklinde kullandığımız bir tarih noktası oluşmaya başladı hayatımızda.
.
Torun diyor ki: “Pikniğe ne zaman gideceğiz?”
“Evladım şu virüsten sonra, gitsin hele…”
.
“Gazeteciyi içeri atmışlardı hani?”
“Ohooo… O virüsten önceydi…”
.
Ortada bir virüs olunca felaket senaryoları da peşi sıra yayınlanmaya başlıyor.
Gazeteler, televizyonlar, İnternet…
Her kafadan bir fikir ortada dolaşıyor.
Kime inanacağımızı şaşırdık vallahi...
.
En son okuduğum bir yazı kafamı karıştırmadı değil.
Virüs ile ilgili yazıda işin aslının “Aşı satmak” olduğu ısrarla anlatılmış…
.
Buyurun buradan yakın.
.
Pek çok patent sahibi olan Doktor Shiva, Korona virüsün, aşırı abartıldığını ve sıkıyönetim getirmek için büyük paniğe yol açıldığını savunanlardan.
Tezi şu:
“Büyük ilaç firmaları (Big Pharma diye adlandırılıyor bu firmalar), ilaç geliştirmekten para kazanamaz hale geldi, çünkü Ar-Ge’ye milyarlar harcayıp, toksikoloji yüzünden onay alamaz haldeler.”
.
“O yüzden de gözlerini zorunlu aşı uygulamalarına diktiler.”
Doktor Shiva Ayyadurai, Kovid-19 ve ABD’deki oligarşi hakkında önemli saptamalarda bulunuyor.
.
Diyor ki; “İlaç sektörü şu an krizde. 15 yıl ve 5 milyar dolar harcadıkları ilaçlar, toksik etkiler yüzünden FDA (ABD İlaç ve Gıda İdaresi) tarafından onaylanmıyor. Yani ilaçtan para kazanamıyorlar. İşte bu yüzden ilaç şirketleri aşı işine yöneldi. 1986’da Aşı Mahkemesi oluşturuldu. Çünkü 1962 ile 1986 arasında doğru yöntemlerle geliştirilmemiş, doğru yollardan denenmemiş, riskli aşılar yüzünden pek çok sakatlık meydana geldi.”
.
(Bu konuya bire bir şahidim. Yapılan bir aşı yüzünden Çanakkale’de çok sevdiğim bir ağabeyimin küçük kızının ayakları felç olmuştu)
.
Doktor Shiva anlatmaya devam ediyor:
“İşte bu mahkeme normal adalet sistemi içinde değil sağlık bakanlığı bünyesinde oluşturuldu ve en yüksek tazminat 250 bin dolar ile sınırlandırıldı. Bugün aşı, ilaçtan çok daha karlı bir sektör. Tazminat cezası çok az, maliyet düşük.”
.
Doktor Shiva Ayyadurai: Çin’de görülen Kovid19 ile İran ve İtalya’dakiler farklı türler. Bu derin devlet için Amerikan, Çin, Hindistan çıkarları önemli değil, önemli olan kendi küresel çıkarları” diyor.
Hatta doktor ileri gidip: “Big Pharma, Bill Gates, Hillary Clinton bu işin arkasındaki derin devlet ekibinden.” Diyor…
.
Doktor Shiva, Bağışıklık sisteminin A, C ve D vitaminleri ile güçlendirilmesinin dahi virüsü alt edebileceği görüşünde.
.
Peki sonuç ne?
Doktorun iddiasına göre bu aşı eninde, sonunda bize dayatılacak ve son olarak diyor ki:
“Bu iş bittiğinde, aşı olmayan hiç kimse ehliyet alamayacak, trene, uçağa binemeyecek, iş başvurusu yapamayacak, jimnastik salonuna kayıt olamayacak…”
.
İşte size anlatılanlar.
.
İşin tamamını kavrayınca gerçekten korkunç.
“Böylesine vicdansız olabilirler mi? diye düşünüyor insan.
Ancak küresel yapılanmalar bu işleri tereyağından kıl çeker gibi yapabiliyorlar.
.
Şimdi görev bize düşüyor:
“Aşı çıktığında ne yapacağız?”
.
Bu senaryolara uyup temkinli mi olacağız?
Yoksa:
“Her konuda maraz çıkaranların işi” diyerek gidip tıpış tıpış aşı mı olacağız?
***
Not: Yazıya girerken kullandığım “32 tekmili birden” deyimi nereden gelmiş onu da burada yazmak istedim.
.
Yazar Aşkım Tan şöyle tanımlamış:
“Otuz iki kısım tekmili birden deyimi; Osmanlı'nın son dönemlerinde, şehir tiyatrolarının diğer sahne gösterilerinden hızla sıyrılıp tiyatro gösterilerine yönelimi sırasında oluşmuş ve halkın alıştığı ‘Arkası Yarın’ türündeki tek sahnelik tiyatro gösterilerinin, bir araya toplanıp bir bütün halinde seyirciye sunulduğunu belirtmek üzere kullanılmıştır. Bu işi yapanlar ise çoğunlukla gişe önlerinde, ellerindeki çıngırağı çalarak bu durumu halka duyuran çığırtkanlar olmuştur.”
.
İşte o çığırtkanlar şöyle bağırırlarmış:
“Haydi başlıyor, başlıyorrr… 32 tekmili birden başlıyorrr…”