.
Cümleye “Bizim zamanımızda” diye başlandığı zaman, bilin ki bazı değerler yok olmuştur.
Kaybolan yılların:
Adetleri,
Gelenekleri,
İçimize düşer ta derinlerden.
.
İşte böyle ramazan gecesinin bir vakti:
“Bismillahirrahmanirrahim…” diyerek fırladım yataktan.
Uyku sersemliği ile.
.
Bir davudi ses yankılanıyor kulaklarımda,
Ama ne ses!
.
Karanlıkta şöyle bir dinledim etrafı, bu ses dışında:
Ne bir ses,
Ne bir nefes.
.
Sadece ilahi ses devam ediyor kulağıma,
“Eşhedü en la ilahe illallah...” dedim kuvvetli bir imanla,
“Bulunsun bir kenarda,
Ne olur, ne olmaz” dedim.
.
Kendime gelince,
Anladım ki:
Duyduğum sela’ydı.
Yakındaki camiden geliyordu ses…
.
Sela (sala) verilince birinin vefatını bilirdik eskiden.
“Vefat sela’sıydı…”
.
Sonrasında güne bakardık Cuma ise, anlardık ki:
“Cuma Sela’sı…”
.
Sonra 15 Temmuzda duyduk ilk defa,
Adet dışı okunmayı.
Anlam verememiştik.
“Ne sela’sı olduğuna?”
.
Ramazanlarda kondu adet.
Sahur sonu gelmeden cemaati ikaz etmek üzere, “Yeme, içmeyi kesin, sahur bitiyor” diye.
.
Sonrasında Korona için okunmaya başlandı, “Sela okuyalım da belki öldüm zanneder” diye herhalde.
.
Benim duyduğum Ramazan sela’sıysı haliyle.
Sahurda okunanından.
.
Peki neydi bana bu yazıyı yazdıran?
.
Anafartalar Camiinde okunan bir sela’ydı.
Ama ne sela?
.
İnsanın yüreğini okşayan davudi bir sesle,
İmansıza iman ettiren bir nağme ile
Namaza kaldırmaya hoşlukla davet eden bir güzellikleydi bu sela…
.
Sonuna kadar dinlemek için uykumla savaş verdim resmen.
“Ne ses be!” dedirtti bana…
.
İnsan hiç mi “Detone” olmaz?
.
Eğer bu Müezzinin (veya imamın, bilemiyorum) okuduğu sela ise,
Diğerlerinin ki ne?
.
Bazen “Ezan sesi fazla açılıyor” diye şikâyet edenler var ya,
Ben de sesi neden kısık diye şikâyet edeceğim,
O kadar güzel yani.
.
Eğer bu camiye yakınsanız lütfen dinleyin ve bana hak verin.
.
Sabahın köründe ve o sessizlikte karanlığı yaran bu güzel sela’yı muhakkak dinleyin.
.
Müftülük bu yazımı okuyorsa (veya okuyanlar iletsin lütfen) onlardan da bir isteğim olacak.
.
“Çanakkale’de sadece bu sesin sahibi ezan’ı ve sela’yı okusun.”
Sesi, hoparlörlerden tüm Çanakkale’ye dinlettirilsin.
.
İnanın “Uçan kuşlar” bile durup ezan’ı dinleyeceklerdir.
.
Din sevdirilecekse:
Saçma fetvalarla,
Anlamsız hutbelerle değil,
Böylesi güzel seslerle namaza davet edilerek sevdirilecektir.
.
Muhammed’in Bilal Habeşi’ye (Habeş-i Bilal) okutturmasının da mantığı buydu zaten.
.
“Ezanı güzel sesliler okusun”
.
Okusun ki,
İnsanlar davete icabet etsin…