Adamın biri hayatında pek namaz kılmazmış.

Adamın biri hayatında pek namaz kılmazmış.
Bunu bilen bir arkadaşı da:
-“Yahu şu mübarek Ramazan bari bir-iki rekât namaz kıl.” demiş.
O da, “tamam tamam kılarız iki rekât” deyip, akşam teravih namazına gitmiş.
Teravih başlamış.
Bir-iki-dört derken namaz devam ediyor.
Bakmış namazın biteceği yok.
Ceketini çıkarmış ve cami önünde bekleyen oğluna pencereden uzatarak:
-“Evlat, al şu ceketi eve git. Anlaşılan iş inada bindi, imam kılıyor ben kılıyorum, ne zaman biteceği belli olmaz…”
 
***
Bektaşi’nin birini ramazanda içki içtiği için yaka paça kadıya götürürler.
Çakırkeyif Bektaşi'yi görür görmez kadı:
-“Be hey kâfir! Bu yaşta hala içiyorsun bu zıkkımı. Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu?”
Bektaşi;
-“İyi ama sizin sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır”.
Kadı:
-“Bunun içine pamuk katarlar”
Bektaşi:
-“Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar...”
 
***
Dini bütün Temel, Ramazan günü Sultan Ahmet Meydanı’nda aç susuz sabırsızlıkla biran önce iftar vaktinin gelmesini beklemektedir.
Güneş tepede, Temelin dilini damağını kurutmaktadır.
Derken bir turist kafilesi gelir, içlerinden bir kaçı oradaki satıcılardan irice bir karpuz alır ve Temelin gözü önünde şapırdatarak yemeye başlarlar.
Bir süre sonra Temel yerinden kalkar usulca yanlarına yaklaşır ve kulaklarına eğilerek;
-“Uy, dininizun kiymetini pilun da!”

Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş.
"Evrim ne güzellikler yaratıyor!" diye düşünüp mest oluyormuş.
Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve bunu kovalamaya başlamış.
Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışta ayının daha yaklaşmış olduğunu fark ediyormuş.
Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış.
A ayı adamın üzerine atlamış.
Pençesini kaldırmış.
Tam vurmaya hazırlanırken adam;
-“Tanrımmm!” diye bağırmış.
Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş.
Bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine parlamış. Çok derinden gelen ilahi bir ses adama:
-“Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?” demiş.
Adam utanç içinde:
-“Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki Ayıyı dindar yapabilirsin” demiş.
Davudi ses, “Peki.” diye karşılık vermiş.
Işık kaybolmuş.
Nehir tekrar akmaya başlamış.
Her şey eski haline dönmüş.
Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru çevirmiş ve konuşmaya başlamış:
"ALLAHIM,senin rızkınla orucumu açıyorum, Hamdolsun bana verdiğin nimetlere...
 
***
Adamın biri yolda bir çocuk görmüş.
Adını sormuş.
Çocuk tam adını söyleyecekken;
“Dur… Dur…” demiş adam.
“Ben tahmin edeyim senin adını. Sen sadece baş harfini söyle”.
Çocuk "Y" demiş.
Adam başlamış saymaya.
-“Yunus”
-“Hayır”
-“Yakup”
-“Hayır”
-“Yusuf”
-“Hayır”
Adam sinirlenmiş.
Başlamış kız isimlerini saymaya.
-“Yeliz”
-“Hayır”
-“Yeşim”
-“Hayır”
En sonunda kızan adam.
-“Ne ulan senin ismin öyleyse?”
Çocuk;
-“Yamazan…”