Uzun zamandır size uzay yazısı yazmadım. Beni takip edenler merak edip, “Yoksa uzaylılar bizden hayır gelmeyince terk mi ettiler?” diye sormaktan kendilerini alamamışlardır.
Uzun zamandır size uzay yazısı yazmadım.
Beni takip edenler merak edip, “Yoksa uzaylılar bizden hayır gelmeyince terk mi ettiler?” diye sormaktan kendilerini alamamışlardır.
.
Korkmayın canım, öyle bir şey yok.
Uzaylılar her daim haberleri ile bizleri meşgul edeceklerdir.
.
Bu hafta uzaylılar olmasa bile size uzaydan bahsedeceğim.
.
Geçtiğimiz günlerde Trabzon, Artvin, Erzurum, Sivas ve Bingöl başta olmak üzere pek çok kentte görülerek ihbarı yapılan “Göktaşının”, düştüğü tahmin edildi.
.
İhbarlara göre:
Gökyüzünde şiddetli bir patlamayla birdenbire ortaya yoğun bir ışık çıktı ve hızla hareket ederek uzaklarda kayboldu.
.
Bu olayı gören Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinde yaşayan vatandaşlar kısa süreli paniğe kapıldılar.
.
Daha sonra yetkililerin yaptığı açıklamada
“Henüz göktaşı düşen bir yer tespit edilemedi” dendi...
.
Ancak üniversiteler, bu olayın meteor olduğunu ifade etti.
.
İlk belirlemelere ve görgü tanıklarının ifadelerine göre Erzurum tarafından gelip Artvin tarafına devam etmiş ve Batum açıklarında denize düşmüş.
Veya en kötü ihtimalle biraz daha farklı değerlendirilip, Gürcistan tarafına düştüğü varsayılıyor.
.
Bu olay:
Uzun süre vatandaşların dilinde çeşitli hikâyeler anlatılmasına da sebep olmuş.
.
Bir başka olay ise şuydu:
Bilim insanları, 2020’de 100 gün boyunca Güneş’te hiç “Güneş lekesi” gözlemlenmediğini açıkladı.
.
İyi güzel de, bu ne demek?
.
Aslında insan “Lekeli bir güneşimiz olmasındansa, lekesiz tertemiz bir güneş olmasını yeğlerim” diyebilir.
Ancak uzay biliminde bu öyle değilmiş.
.
İşin aslı ne?
Ona bakalım.
.
Bilim insanları, Güneş’in son yüz yılın en büyük “Solar minimum dönemine” girdiğini açıkladı.
.
“Solar minimum ne demek?” diye soracaksınız elbette.
Ben de bilmiyordum.
Şuymuş:
“En az Güneş enerjisi aktivitesi dönemine verilen isimmiş. Bu süre zarfında, ‘Güneş lekesi ve Güneş patlaması aktivitesi’ azalır ve genellikle günlerce meydana gelmezmiş meğer...”
.
Bize sorsalar “Ne güzel işte, Güneş patlamıyormuş” diyerek bayram yaparız.
Ama işin aslı yine başkaymış.
Güneşin patlaması gerekiyormuş.
.
NASA’da çalışan bilim insanlarına göre bu durum; “Dünya’da aşırı soğuk, ürün kaybı, kıtlık ve güçlü volkanik patlamalar” meydana getirebilirmiş.
.
Güneş’te yaşanan bu oldukça düşük aktivite en son, 1790 ile 1830 yılları arasında kendini göstermiş.
20 yıllık bu dönemde sıcaklıklar 2 santigrat derece düşmüş, bu da dünya genelindeki gıda üretiminde yıkıcı etki yaratmış.
.
10 Nisan 1815’te ise son 2 bin yıl içindeki en büyük ikinci volkanik patlama Endonezya'daki Tambora yanar dağında yaşanmış.
Felakette en az 71 bin kişi yaşamını yitirmiş.
.
1816 yılında ise “Yazsız Yıl” denilen dönem yaşanmış ve yılın temmuz ayında kar yağmış.
.
Gök bilimci Dr. Tony Phillips demiş ki:
“Şu anda büyük bir solar minimum yaşanıyor. Güneş lekesi sayımları bunun son yüzyılın en büyüğü olduğunu gösteriyor. Güneş’in manyetik alanı zayıfladı ve bu Güneş sistemimize ek kozmik ışınların girmesine yol açacak. Aşırı kozmik ışınlar, astronotların ve kutuplardaki hava yolcularının sağlığı için bir risk. Ayrıca Dünya'nın üst atmosferindeki elektrokimyayı da etkilediği için yıldırımlara sebep olabilir.”
.
Güneş’in görevini yerine getirmemesini ben “Tembellik olarak” tanımlıyorum.
Çağımızın hastalığı olan “Tembellik” güneşe de sirayet etmiş görülüyor.
.
Zaten şu günlerde başımıza bela olan virüsün:
Güneşin çalışmaması doğrultusunda faaliyete geçtiğini tahmin ediyorum.
.
Bu durumda güneşe:
“Patla be kardeşim!” diyerek mesaj gönderiyorum.