Ticari yat ve ilkel yapılı ahşap gemilerin faaliyetleri Koronavirüs tedbirleri kapsamında 24 Mart 2020 tarihinde durdurulmuştu.

Ticari yat ve ilkel yapılı ahşap gemilerin faaliyetleri Koronavirüs tedbirleri kapsamında 24 Mart 2020 tarihinde durdurulmuştu.
.
Yapılan açıklama ile:
1 Haziran 2020 tarihinden itibaren faaliyetlerine tekrar başlama izni verildi.
.
Ne güzel işte.
İnsanlar yatlarına binecek, seyahat turları düzenleyerek ekonomik olarak rahatlayacaktı.
.
Ancak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü’nün resmi yazısında:
“Ticari yatların faaliyetlerinin, turun kapalı grupla yapılması durumunda:
Mevcut kapasiteleriyle,
Farklı kişilerden oluşan grupla yapılması durumunda ise:
Sosyal mesafe planına uygun olarak yürütüleceği” kaydedilmiş.
.
Yani:
Birbirini tanıyan kişilerle yapılan seyahatlerde yat kapasitesinin tamamı doldurulurken,
Birbirini tanımayan gruplarla yapılan seyahatlerde mesafe planı uygulanacak.
.
İyi, güzel.
Gayet olumlu yaklaşım.
.
Tek istek var:
“Tur başladıktan sonra ve tur süresince yatlara, diğer teknelerden ve karadan misafir kabul edilmeyecek…”
.
Okey.
Mesele yok.
.
Ancak:
Özel tekne sahipleri bu konuda oldukça rahatsız.
.
Bu olumsuz ve anlamsız durumu örnek vererek açıklıyorlar.
.
“Sizler aileniz ile birlikte özel arabanıza binerek seyahat edebilirsiniz. Yani araba kapasitesini tam olarak kullanabilirsiniz.”
.
Arabanız tamamıyla kapalı ve toplasan 4 metrekare.
.
Biz tekne sahipleri ise;
Ailemiz de olsa 2 kişiden fazla teknemize binemiyoruz.
Neden mi?
Çünkü Yasak!
.
Bizim teknemiz arabadan fazla metrekareye sahip olmasına ve tamamıyla havadar olmasına rağmen bize yasak, arabaya serbest.
.
Şöyle düşünün.
.
4 kişilik ailenizi arabanıza alıp, limana geldiniz.
Hiçbir problem yok.
.
Ancak:
Tekneye binerken iki kişi limanda kalacak.
Çünkü yasak…
.
İnsanlar haklı.
Bir kanun, kural, tedbir, önlem, yönetmelik veya bir yasaklama konulurken, mümkünse adaletli olunsun.
.
Birazcık düşünülsün ve insanlar “Nasılsa Korona var bize karşı gelemezler” tavrıyla mağdur edilmesin.
.
Kısaca:
Adam bir çocuğunu alıp balığa giderken,
Annesi ile diğer çocuk limanda beklemesin.
Acilen bu duruma el konulsun, düzeltilsin…
İstek bu yönde…
 
***
Barolar ayaklanmış, Ankara’ya yürüyor.
Tek silahları:
“Yürümek.”
.
Demokratik haklarını kullanmak istiyorlar ama nafile.
Ankara’ya sokulmuyorlar, engelleniyorlar.
.
Bu durumda:
Engelciler ne kazanıyor?
Engellenenler ne kazanıyor?
.
Teraziye konulsa acaba sonuç ne olur?
.
Her 5000 avukata bir baro şeklinde lanse edilen sistem, yakında vekil seçimlerinde de uygulanır.
.
Nüfusa göre:
Vali,
Belediye başkanı,
Nüfus müdürü,
Şehircilik müdürü filan.
.
Bölge bölge ayıracaksın madem,
Hizmet daha kolay gider.
.
Koskoca 80 milyonluk memleketin işlerini tek kişiye bağlamışken, iktidarın her 5000 kişiye Baro uygulamasını anlamış değiliz.
.
Kendi kendisiyle çelişen bu durum karşısında pişkinlik derecesinde iddia etmeleri anlaşılır gibi değil.
.
Ne diyelim.
.
Belki bir gün:
Ekonominin kötü gidişini unutturduktan sonra bu isteklerinden dönerler ve torbadan “Başka başka tavşan çıkarmak için” plan yaparlar.