Herkes bir şeyler yazıyor. Ben yazmasam olmaz.
Herkes bir şeyler yazıyor.
Ben yazmasam olmaz.
.
“Ayasofya”.
Malum,
Kiliseydi,
Cami oldu,
Müze oldu,
Şimdi?
Cami oldu…
.
Ne var bunda abartacak.
Allah bir değil mi?
Onun eviyse,
Ha cami olmuş,
Ha kilise?
.
Bu tip girişimlerin sırf gündem değiştirme çabaları olduğu kanaatindeyim.
Aynı zamanda “Siyasi” bir karar olduğuna inanıyorum.
.
Ekonomik gidişin seçmeninde eksilme yarattığı apaçık meydanda iken,
İktidarın “Ayasofya” gibi hassas bir konuda atağa geçmesine başka bir isim konulamaz.
.
Çok büyük bir patırtı beklenirken,
Muharrem İnce’nin:
“Ayasofya Türkiye sınırları içindedir ve İbadete açılması kararı Türkiye’nin egemenlik hakkıdır. Buna Rusya, ABD, Yunanistan veya başka bir ülke, kuruluş karar veremez. 4 Yıl 10 Ay 23 Gün işgal altında kalan İstanbul’u ve dolayısıyla Ayasofya’yı ‘geldikleri gibi giderler’ diyen ve geldikleri gibi gitmeye mecbur bırakan, işgalden kurtaran Milli Mücadelemizin Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’e dua etmek ise boynunuzun borcudur.” Demesi iktidarın işlerini karıştırdı.
.
Dünya’da ise büyük yankılar beklenirken bazı cılız sesler dışında umursamazlık gösterilmesi planları bozdu.
.
Hâlbuki bize saldıranlara karşı,
Önce din,
Sonra da milliyetçilik ön plana çıkarılıp
“Dış mihraklar oyunu” oynanacaktı.
Olmadı.
.
Şimdi sırada,
24 Temmuz,
19.23,
Gibi bazı kavramlarla gündeme gelmek var.
.
Bu çıkış Ahmet Hakan’ın dediği gibi:
“Oy getirmez ama mevcudu perçinler…”
.
Evet,
“Oy getirmez”,
Ancak
“Mevcudu perçinleme” konusunda aynı görüşte değilim.
.
Milletin karnı aç.
Bu girişimler karın doyurmuyor,
Halk isyanda,
Cebine giren 10 liranın hesabını yapıyor,
Sabah eve alacağı ekmeğin peşinde.
.
İşsizlik had safhada.
Gizlisi ise hak getire.
.
Anketler üst üste patlıyor:
“İktidar 30’un altında” diye.
.
Gündem değiştirmekle mahir iktidarın elinde kalan kozlarının sayısı azalıyor.
Erken seçim olmadığı takdirde 2023 seçimleri zor gözüküyor.
.
Yeni seçmen olarak oy kullanacak olan “Z” kuşağını ise, “Ayasofya” hiç ilgilendirmiyor.
Hatta yerini bile sorsanız bilmez.
O sebeple iktidar olarak geçmişe takılıp oy avcılığı yapmaktan vazgeçilse fena olmaz...
Klasik sistem politikalarınızı geliştirin.
Çağ atlayın artık.
Parti olarak yaşamak ve tarihin derinliklerinde kaybolmak istemiyorsanız kendinizi yenileyin…
…
Yunanistan “Tarım bakanı”.
Birden gündemimize oturdu.
.
Sebebi:
Ayasofya’nın ibadete açılmasına karşılık olarak, Atatürk’ün Selanik’teki evinin “Pontus Rus ya da Helenizm soykırım müzesi” haline getirilmesini istemesi.
.
Kim bu bakan?
“Makis Voridis” adında Yunan siyasetçi.
.
Adamın çıkışına yapılan sözlü saldırılar durmuyor.
Herkes bir şövalyelik peşinde.
.
Biz “Ayasofya” için “Size ne ulan!” derken iyiydi.
“Burası bizim topraklarımızda” diyerek “Her türlü hak bizimdir” iddiasında kendimize göre haklıydık...
“Doğru mu?”
Eh, yani…
.
Adamın dediği şu:
“Men dakka dukka…”
.
Şimdi adama ne diyeceğiz?
Böyle bir şey yaparlarsa biz ne yapacağız?
Savaş mı ilan edeceğiz?
.
Bu işler siyasetle halledilir.
Ülkeler arası ikili ilişkilerle ve
Manevi değerlere karşılıklı saygı ile olur.
Planımız ne?
.
Aslında:
Biz Türkler olarak,
Biz Müslümanlar olarak,
“Başkasının manevi haklarına saygı göstermek gibi bir geleneğimiz vardı”,
Ne oldu?
“İşgal ettiğimiz topraklarda kimsenin diline, dinine karışmıyorduk hani?”
.
Duruşuyla, değeriyle ve yapımıyla övündüğümüz Osmanlının sahip olduğu en büyük eserlerden olan “Sultan Ahmet Cami” yanı başında dururken,
(Hatta Reis’in deyimiyle namazlarda orayı bile dolduramazken)
“Ayasofya”yı cami yapmanın mantığı nedir?
.
Lütfen:
Aklınızdaki,
Beyninizdeki,
Sahip olduğunuz tüm siyasi, dini ve medeni düşünceleri bir kenara bırakıp sakince düşünün ve şu soruyu kendinize samimi olarak sorun:
“Ayasofya neden cami yapıldı?”
Mutlaka bir cevap verin.
“Ama verdiğiniz bu cevaba inanın…”