“Bir zamanlar buraları dutluktu…” lafını bilmeyeniniz yoktur.
“Bir zamanlar buraları dutluktu…” lafını bilmeyeniniz yoktur.
.
Hani,
40-50 yıl önce “İn ile Cinin” top oynadığı yerlerde, şimdi apartmanlar yükseldiğini görünce insan ister istemez bu lafı söylüyor.
.
Dün Dardanos ile ilgili bir haber yapmıştım.
Belki okudunuz:
Dardanos’taki Belediye Plajının yanındaki sahil ile ilgili.
.
“Belediye araçları kamyonlarla taş getirip sahili dolduracak” diye de halk endişelenmişti.
.
Tam orası işte.
.
Ben ve birkaç arkadaşım bundan 46 sene önce adı geçen yerde çadır kurmuştuk.
Tam o sahilin üst kısmında.
.
Koskocaman araziye buğday ekilirdi.
Buğdaylar biçilince biz gidip çadırı kurardık.
Hemen arkasında da meyve ağaçları vardı.
.
Sahil boyunca,
Sadece Hilmi ağabeylerin ev ile
İleride ki Orman kampı mevcuttu.
Orman Kampı yanında İsmet Ağabeyin deniz içindeki barakası vardı.
Ahşaptan.
Arka tarafı elmalıktı.
Şimdi koskocaman bir site bulunuyor o yerde.
.
Arada büyük bir boşluk vardı.
.
Devamında ise,
“Paradise” ve
“Sunsan Kampları” olup, Çimento Kampına (şimdiki ÇOMÜ yerleşkesi) kadar yine boşluk vardı.
.
O zamanlar bizim çadırın olduğu bölgedeki sahilin genişliği hilafsız 10 metreden fazlaydı.
Zira kamplardan gelen misafirlerle voleybol maçları yapardık.
Şimdi iki metre sahil bulanlar dua ediyor.
.
Tam ters istikamette ise (Kepez Fenerine doğru) İmadettin (Elmas) Beyin kavaklıkları vardı.
.
Hey gidi günler hey.
Hani başta dediğim gibi “Dutluk hallerini” bilirim bu sahillerin.
.
Orman ve Çimento Kamplarına 15 günlük devreler halinde kampçılar gelirdi.
Türkiye’nin her yerinden memurlar aileleriyle gelerek yazın keyfini çıkarırlardı.
Çocukları kampta yapacak bir şey bulamazlar, sahile gezmeye çıkınca da muhakkak bizimle tanışırlardı ve tanışır, hep beraber eğlenirdik.
.
Hafta sonları kamplarda eğlenceler olur, kamptaki arkadaşlar bizleri de çağırırdı.
Hatta zamanın Süper Star’ı Ajda Pekkan’ın, Enrico Macias ile beraber 1976 yılında sahne aldığı “Olympia Konseri”ni oradaki televizyondan topluca seyretmiştik.
Ajda Pekkan’ın “Hoş gör sen” adlı parçasını Enrico Macias’ın Türkçe söylemesi bizleri epey coşturmuştu.
.
4 sene üst üste orada çadır kurduk.
Kamplarda oldukça fazla arkadaşlarımız oldu.
Daha sonra Üniversiteye hazırlık amacıyla kursa gittiğimiz Ankara’da, o arkadaşlarımızla buluştuk.
Uzun süre mektuplaştık.
.
Güzel günlerdi.
.
Şimdi çadır kurduğumuz yere gittiğimde, o zamanlardan bir iz bulamıyorum.
Her taraf ev dolu, yol dolu.
Yani,
“Dut filan kalmamıştı…”
.
“Taş dolduracak” denilen sahilimizi belediye çok güzel düzenledi.
Toz, toprak olan yolu kilit taşlarla döşedi,
Kaldırımlarını yaptı.
Sahili temizledi,
Engelli rampasını unutmadı...
İnsanlar gelip rahatlıkla denize girebiliyor artık.
.
Biz,
Bir yandan,
Oradaki hatıralarımızın kaybolmasına üzülürken,
Diğer yandan,
Düzgün bir şekilde kullanılmasına da seviniyoruz...
.
İnsan yaşlandıkça anlıyor ki:
Hızla gelişen dünyada, hatıra dolu mekânlara sahip çıkılmalı.
Yoksa
Zaman geçtikçe hepsi acımasızca kaybolup gidiyor…