Biz de askerlik yaptık.
Biz de askerlik yaptık.
Bu ülkede her erkek vatandaş gibi mecburi hizmetimizi ama öyle, ama böyle yerine getirdik.
Neden mi öyle dedim?
Çünkü bizim zamanımızda yedek subaylık müracaatı fazla birikince “Kısa dönem” uygulaması yapıldı.
.
Askerlik bekleyen yüksekokul mezunu gençler, hızlıca askere alınarak 4’er aylık kısa dönem eğitimden sonra terhis edilerek yığılmalar önlendi.
Ben de o döneme denk geldim ve askerliğimi Erzincan’da yaptım.
.
Askerlikte bize öğretilen tek kural şuydu:
“Kesin itaat…”
.
Nihayetinde savunma ve taarruz şeklindeki taktiklere uyacak bir asker (Bir nevi savaş makinesi) olarak yetiştiriliyorsun.
.
Emirlere uymama,
Sallama,
Es geçme,
Dalga geçme sonucunda (eskiden) yiyeceğin dayağın ve alacağın hapis cezasının haddi hesabı yoktu.
.
Senden önce askere gelip çavuş veya onbaşı olmuş kişiler tarafından sürekli olarak “Emre itaat” konusunda eğitiliyordun.
.
Askerlik yaparken zoruna giden bu dayak işleri, askerlik bittikten sonra yıllarca anlatılacak birer anı olarak, her türlü muhabbet ortamında sizi bir numara yapıyordu.
.
Bir tanıdığım:
“Komutanının kızdıkça kendisini çağırarak kafasını nasıl ısırdığını” gülerek anlatırdı.
.
Bir başkası ise:
“Günde 3 posta dayak yemeden rahat etmediğini” kıskandırarak anlatırdı.
.
Bu insanlar dayağı ballandıra ballandıra öylesi güzel anlatıyor ki, insanın o an, “Eşek sudan gelinceye kadar” sopa yiyesi geliyordu.
.
Lafın kısası şu:
“Askerlikte kesin itaat vardır…”
.
Atatürk’ün Çanakkale Savaşında verdiği emir meşhurdur:
“Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum…”
Olay budur…
.
Bu kadar cümleyi sırf bunu yazmak için etmedim tabi.
Verilen “Yargıtay kararı” bu yazıyı yazmama vesile oldu.
.
Karar şu:
“Askerlerin, emir altında oldukları komutanlarının verdiği emirleri yerine getirmekten başka çaresi yoktur…”
.
Peki bu kararı neden almışlar?
.
15 Temmuz gecesi:
“Zorunlu askerlik hizmeti nedeniyle er olarak görev yapmakta iken, suç işlemek kastı olmaksızın, ‘üstlerinden aldıkları emrin hukuka uygun olduğu zannı ile tatbikat veya terör saldırısına müdahale edileceği gerekçesi ile’ olay gecesi silahlandırılmışlar…”
.
“Erlerin ‘Gecikmeli’ de olsa darbeye teşebbüsü fark ettikleri, üstleri tarafından verilen ‘Halka ve güvenlik görevlilerine ateş etme emrine uymadıkları’, ‘Amirlerin ısrarlı kanunsuz emirleri karşısında’ ise ‘Hal ve koşullara göre başka şekilde davranma olanağının bulunmadığı düşüncesiyle’, silahla havaya ateş etmenin bir haksızlık oluşturmayacağı sonucuna vardıkları anlaşılmıştır…”
.
Ve sonuç:
Darbe teşebbüsü suçlamasıyla 14 askere verilen müebbet hapis cezasının bozulma kararında 16. ceza dairesinin gerekçesi şöyle:
“Askerlerin, emir altında oldukları, komutanlarının verdiği emirleri yerine getirmekten başka çaresi olmadığı…”
.
Olay bu.
Askerlikte emre karşı gelmek olmadığından “Askerin” bu kalkışma ile hiçbir alakası olmadığı nihayet anlaşılmış.
.
Zaten araştırmalar neticesinde FETÖ ile bir ilişkilerinin de saptanmaması, büyük olasılıkla özgürlüklerine kavuşmalarına sebep olacak.
.
Anne ve babalarının:
Çocuklarını vatan hizmetine yolladıktan sonra suçsuz yere “Vatan Hainliği” ile suçlanmalarını yaşadıkça neler çektiklerini düşünemiyorum...
.
15 Temmuza vesile olanların hala dışarıda “Fink attığına” inanıyor, suçu sadece komutanının emirine uymak olan askerimizin alınlarının akı ile beraat etmesine ise seviniyorum.