Algı, bireyler tarafından hisleri sayesinde edindikleri bilgileri anlamak ve içinde bulundukları dünyaya düzen vermek için, seçme, organize etme ve yorumlama işlemidir.

Algının elemanları, algılayan, algının hedefi ve mevcut durumu içermektedir.
Hitap edileni, muhatabı veya algılayanı etkileyen faktörler, şema, motivasyonel durum ve ruh halidir. Sunulan bilginin daha önceki tecrübelere bağlı olarak organizasyonu ve yorumlaması önemli rol oynamaktadır. Bilgiyi şematize etmek insanı ikna etmede çok güçlü bir yöntemdir.
Bazen siyasi parti liderleri el hareketleriyle de etkili olabilmektedirler.
Siyasette algı oluşturma ve insanların fikirlerini değiştirme en önemli taktiklerden birisidir. Aslında tiyatroyu iyi oynayan yetenekli siyasetçiler, insanı yalana bile inandırır. Hal böyle olunca az gelişmiş ülkelerde algı yönetimi halkın sevk ve idaresinde sıklıkla kullanılmaktadır.
Dünyanın en büyük sözlüğü Vikipedi’de, algı yönetimi Amerikan ordusu tarafından ortaya konmuş bir tanım olarak ifade edilmektedir. Buna göre algı yönetimi, istihbarat sistemlerinin ve liderlerin resmi tahminleri, dış ilişkileri ve resmi eylemlerini etkilemenin yanında, toplumların duygularını, motivasyonlarını etkilemek amacıyla yapılan yayınlar ya da seçilen bilgileri ve göstergeleri inkâr etme eylemi olarak tanımlanmaktadır.
Algı yönetiminde medya araçları önemli rol oynamaktadır. İnsan nereye baksa aynı haberi veya vakayı izlerken tekrarlayan aynı bilgiler gerçekmiş gibi kabul edilmektedir.
Almanlar İkinci Dünya Savaşında, Rus askerleri Berlin’e girinceye kadar savaşı kazandıklarını sanmışlardır. Hitler’in yandaş medyası, sürekli Alman ordularının Rus ordusunu nasıl dağıttığını, Rusya’nın dört bir yanını nasıl ele geçirdiğini yazmıştır.
Malum memleketin hali de algı yönetiminden geçilmiyor. Hemen her tarafta her alanda, bazen doğrular yalan oluyor, bazen yalan doğru oluyor. Vatandaş niye inanacağını şaşırıyor. İnsan şaşırdıkça tekrarlanan bilgilere inandırılması daha kolay oluyor.
İnsanların kolayı seçme özelliğinden de yararlanılarak, bazen akla hayale gelmeyecek operasyonlar da gerçekleştiriliyor.
Çiftçiler artan mazot fiyatlarından yakınıyordu. Sekiz liralık elektrikle akşama kadar çift süren traktörü basın aracılığıyla ortaya atıverdiler. O günden bugüne gelişme yok. Bir maden cevheri bulundu. Elektrikli araba ile traktörün pillerinin yapılacağı söylendi o kadar.
Yıllar önce kendi uçağımızı göklerde görecektik. Sonra bir ses çıkmadı.
Bugünlerde aya gitmemiz sert iniş yapmamız gerekiyordu. 3 mm saçtan yapılan ve üzerinde Ön-Türk alfabesiyle ‘Ay’ı görmek istiyorsan gökyüzüne bak’ yazan metal bloğun ne olduğu tartışılırken aya insan gönderme projesi şak diye oturdu.
Eğer dünyanın en kaliteli düdüklü tenceresini yapabilirse memleket, o zaman uzaya araç gönderebilir. Yoksa birilerine yaptırıp, göndermek maharet değil, Arap zihniyetidir. Kamu üniversiteleriniz dünya liginde küme düşmeye devam ederken uzaya insan göndermeyi ortaya atmak insanın aklıyla dalga geçmektir.
Garip gündemlerle insanımız oyalanıyor. Seçim yaklaşıyor. Siyaset kızışıyor. Nezaket azalıyor. Aslında ülkenin gerçek gündemi ekonomi olması gerekirken, algı operasyonlarıyla Avrupa ülkelerinin haline vah vah çeken bir millet ortaya çıkabiliyor.