Her şeyi hallettik, şimdi sıra geldi seçime.
Soru şu:
“Seçim ertelenir mi?”
.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı da yapmış olan AKP’li Bülent Arınç, twitter hesabından seçimlerin ertelenmesi ile ilgili uzunca bir yazı paylaşarak yeni bir tartışma başlattı.
.
Bu açıklamasında:
“Devlet bürokrasisinin vatandaşlarımızın yaralarına merhem olmasına odaklanması için seçimlerin ivedilikle ertelenmesi lazım. Bu bir tercih değil zarurettir” dedi.
.
Yapmasına yaptı ama ortalık ayağa kalktı.
.
Uzun açıklamasında seçim erteleme isteğini şöyle açıkladı:
“Vatandaşlarımız şu an seçim değil yaşam mücadelesi veriyor.
Ahval bu iken bazı siyasetçilerin ve gazetecilerin seçimin mayısta mı haziranda mı yapılacağını tartıştığını görüyoruz.
Allah’tan korkun, hala enkaz altında cesetler var.
Seçmenden bahsedilemezken seçimden bahsetmek nasıl mümkün oluyor?
Böyle bir dönemde acılarıyla yüzleşen vatandaşlarımıza karşı seçim propagandası mı yapacaksınız, oy mu isteyeceksiniz?
Aday mı olacaksınız, miting mi yapacaksınız?
Bunları hangi yüzle yapacaksınız?
Seçmen yok, sandık yok.
Bunların yanı sıra bölgede adli ve idari bürokrasi yok.
Halk size demez mi: ‘Vatandaş can derdinde, siz ne derdindesiz?’ diye.”
.
Elbette bir vatandaş olarak fikrini açıklayabilir.
.
Söyledikleri insani açıdan yanlış da değildir.
Ama ortada bir anaysa vardır.
.
Arınç bu yasanın da değişebileceğini yazıyor açıklamasında ve ilave ediyor:
“Anayasanın 78. maddesini ileri sürerek seçimlerin sadece savaş sebebiyle ertelenmesinin mümkün olduğunu söyleyenlere tek cevap yeterli olacaktır: Evet, bu hüküm var ama anayasalar kutsal metinler değillerdir, hukuki metinlerdir. Yasama organı her zaman anayasa maddesini ilga edebilir, değiştirebilir ve yenisini koyabilir.”
.
Bu konudaki fikirlerini de açıklayıp yazısına son veriyor:
“Benim seçimleri erteleme konusundaki naçizane düşüncelerim şunlardır:
Birinci tercihim;
Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ile 2024 yılı Mahalli İdareler Seçimleri birleştirilebilir. Bunun geçmişte örnekleri vardır.
Bu yöntemle halka fazladan tercih hakkı verilecektir.
İkinci tercihim;
Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Seçimlerinin ötelenerek Kasım 2023’te yapılmasıdır.
Üçüncü tercihim ise ilk iki seçenekte anlaşılamadığı takdirde tüm siyasi partilerin mutabık kalacağı başka bir tarih üzerinde anlaşma sağlanmasıdır.”
.
Aslında belki insani bir şey söylüyor ve “Bu acılarla hem manevi olarak, hem de fiziki olarak seçim nasıl olacak” diyor.
.
Bülent Arınç’ın bu fikrine karşılık ortaya ne konmuş ona bakalım.
.
Ortak düşünce şu:
“Herkes depremdeki yıkıma ve enkaz altından gelecek bir mucize sese odaklanmış, enkaz üstündekiler ayakta kalmaya çalışırken, AKP kurucularından TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, seçimin ertelenmesi konusunu ortaya attı…”
.
Önce Anayasa’ya bakalım:
Anayasa 78. Madde
“Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir…”
.
Hukukçular şunda birleşiyor:
“Anayasa değişikliği olmadan hiçbir güç seçimleri erteleyemez…”
.
“Ne OHAL, ne de YSK…
Bu seçimleri sadece yeni bir yasa erteleyebilir.” deniyor.
.
Nasıl olacak peki?
Ona da Bülent Arınç açıklamasında yol gösteriyor zaten:
“Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat, mecliste grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarıyla bir araya gelmeli ve bu zaruretin nasıl aşılacağı konusunda onlarla istişare etmelidir.
Anayasanın 78. maddesine konulacak bir fıkra, mevcut hükme ilaveten, adeta olağanüstü hal ilanındaki gerekçeye benzer şekilde deprem benzeri afetlerde de seçimlerin ertelenmesini hükme bağlayabilir.
Şüphesiz anayasa hükmü olacağı için tüm partilerin ve milletvekillerinin nitelikli çoğunlukta uzlaşmaları gerekmektedir.”
.
“Ayrıca anayasanın 79. maddesi seçimle ilgili YSK’yı görevlendirmiştir.
7062 Sayılı Yüksek Seçim Kurulu’nun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’unun 6. maddesine göre YSK toplanarak, mevcut durum karşısında seçimlerin 2023 Mayıs veya Haziran aylarında yapılmasının mümkün olmadığına karar verebilir ve bu karan gereği yapılmak üzere yasama organına bildirebilir…”
.
Muhalefet partileri tarafından Bülent Arınç’ın bu fikri, “Ekonomik krizden sonra, depremin ardından özellikle kurtarma koordinasyonunda yaşanan ciddi sorunlar nedeniyle köşeye sıkışan AKP’nin zaman kazanmak için zemin yoklama arayışı olarak” görüldü.
.
Av. Turgut Kazan diyor ki:
“Şimdi hem seçim olsa, asla bir daha aday olamayacak bir kişi ve hem de seçimi ertelemek mümkün değilken seçimi erteleyerek göreve devam imkânı sağlanması…
Yani tek adam rejiminde, tüm yetkilere sahip bir insana böyle bir göreve devam imkânının sağlanması açıkça meşruiyet sorunu yaratır.
Meşruiyet sorunu demokrasinin temel direğidir.
Öyle bir yönetim Türkiye’ye hâkim olamaz.
Vergi bile toplayamaz.
O nedenle bunu düşünmek olacak şey değildir.” diyor.
.
Bu konuda son sözü, AKP’nin 2007’de sivil anayasa taslağını hazırladığı ekipte yer alan Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem söylüyor:
“Anayasa'nın hükmü çok açık. Savaş dışında seçimlerin ertelenmesi mümkün değildir.
Herhangi bir sebebin ortaya çıkması, bu mücbir sebep de olabilir seçimi ertelemez.”
.
“Aslında bu deprem felaketi sonrası yaşananlar mevcut sistemin, bu tek adam rejiminin ve onun yol açmış olduğu kötü yönetimin sonucudur.
Dolayısıyla bu tip durumlarda asıl seçimin ertelenmemesi gerekiyor.
Siyaseten de doğru olan bu.
Seçmen kitlesinin bu olup bitenlerden kimi sorumlu tutacaksa seçimler, sandıklar buna aracılık edecektir…”
.
“Bu anlamda, deprem felaketi şüphesiz çok büyük yıkıma sebebiyet verdi.
Seçmen kütükleri açısından bir takım problemler yaşanması kaçınılmazdır.
Olabilir hiç şüphesiz.
Ama bu süre yani önümüzdeki 4 ay dikkate alındığında bunun aşılabilir bir süre olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Hem de işin doğrusu bu dönemde yaşananların siyasi faturası kime kesilecekse onun kesilebilmesi için bu seçimlerin fırsat olduğunu düşünüyorum.”
.
Söylenenler bunlar.
.
Şimdi siz karar verin:
Seçimler ertelensin mi?
Ertelenmesin mi?
.
Şunlara da bir zahmet cevap verin:
Ertelenme bir zaruriyet midir?
Ertelenirse kime yarar sağlar?
***
HELAL OLSUN SİZE
“Meslek Lisesi, Memleket Meselesi…”
E doğruuu.
.
Bu ülke hala kalkınmıyorsa meslek liselerine gerekli önem verilmiyor demektir.
.
İşte deprem.
İşte haber:
“Gelibolu Mehmet Akif Ersoy Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri depremzedeler için mobil tuvalet üretmeye başlamışlar…”
.
“Çanakkale Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri depremzedeler için ekmek üretimine başladı…”
.
“Çanakkale Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Lâpseki İÇDAŞ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve Biga İÇDAŞ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi deprem bölgelerinde kullanılmak üzere soba üretmeye başladı…”
.
Ayrıca Edremit, Bolu, Zonguldak başta olmak üzere tam 159 Mesleki Lisesi’nde soba üretimi başladı…
.
“Milli Eğitim Bakanlığı, İzmit Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde üretilen teleskobik aydınlatma kulesinin, arama-kurtarma çalışmasında kullanılmak üzere deprem bölgesine gönderildiğini bildirdi…”
.
“Meslek liseleri tarafından üretile tekstil ürünleri ihtiyaçların giderilmesine katkı sağlamak amacıyla deprem bölgelerine gönderiliyor…”
.
“Bursa’da Meslek liselerinden oluşan bir ekip, 25 bin kişi yemek kapasiteli seyyar mutfak ekibi kurarak deprem bölgesine gönderdi…”
.
“Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğretmen ve personeli deprem bölgesine kendi elleriyle ürettikleri kağıt havlu ve tuvalet kağıtlarını deprem bölgesine gönderdiler.”
.
“Konya'da bulunan Meslek liseli öğrenciler tarafından yapılan mobil ekmek fırını, depremlerden etkilenen illerden Hatay’a gönderildi…”
.
“45 Meslek Lisesi bünyesindeki atölyelerde sürdürülen çalışmalarla ekmek, kurabiye ile kumanya hazırlanıyor. Atölyelerde ayrıca battaniye, atkı, bere, eşofman, panço, soba, plastik kaşık ile çatal ve tabldot da üretiliyor…”
.
“Ümraniye Halide Edip Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi depremzedeler için 250-300 civarında kişisel battaniye, 100-150 civarında çocuk battaniyesi üretti...”
.
Haberleri okudukça insanın göğsü kabarıyor.
Helal olsun bizim öğrencilerimize, helal olsun meslek liselilere…