BASİT Yakışıklı bir Amerikalı çiftçi kasabaya inmiş. Bir kova, bir çekiç, iki tavuk ve bir de horoz satın almış.

Çiftçinin bütün bunları taşımakta zorlandığını gören dükkân sahibi ona akıl vermiş:
-“Çekici kovanın içine koy, kovayı bir elinde taşı. Tavukları koltuk altlarına sok ve horozu da öbür elinde taşı!”
Çiftçi, adamın dediğini yapmış ve kamyonetine doğru yürümeye başlamış.
Yakışıklı çiftçinin yolunu genç bir kadın keserek;
-“Affedersiniz, acaba Çılgın Boğa Çiftliği’ne nasıl gidebilirim?” diye şuh bir şekilde sormuş. 
Çiftçi: -“Şansınız var, benim çiftliğim Çılgın Boğa'ya çok yakın. Atlayın kamyonete sizi götüreyim...!”
Kadın: -“Peki ama, sizin beni şimdi bir duvara yaslayıp, öpmeyeceğinizi nereden bileyim?”
Çiftçi: -“Hanımefendi insaf, bir elimde içinde çekiç olan kova, koltuklarımın altında birer tavuk, öteki elimde bir horoz varken, ben sizi nasıl duvara yaslayıp öpebilirim?”
Kadın: -“Çok basit! Horozu yere koy, üstüne kovayı geçir, çekici de kovanın üstüne koy ki horoz kaçamasın...! Ben de tavukları tutarım”
 
***
SOSYAL ADALET
Amerikalı bir turist tatil için Güney Afrika’ya gider. O zamanlarda ırkçılık had safhadadır. Amerikalı gece bir yerlere gidip eğlenmek ister bakar ki ülkede sadece sinemalar da kalabalık var. Hayat orada, herkes orada.
Girer kuyruğa bilet almak için.
Sinemadaki güvenlik görevlisi bir kadın şaşkınlıkla sorar:
-“İlk gelişiniz mi Güney Afrika’ya?”
“Evet” der adam.
Kadın: -“Burada sadece zenciler girer kuyruğa, siz hemen alın gişeden biletinizi.”
Adam zencilerin önüne geçerek gişeye yaklaşır ve ‘ucuz olsun’ diye
-“Salondan” der.
Görevli şaşkınlıkla sorar:
-“İlk gelişiniz mi Güney Afrika’ya?”
“Evet” der adam.
Gişeci: -“Burada sadece zenciler salondan alır, siz balkondan almalısınız.” der.
Adam biletini alır ve balkona çıkar.
Film başlar ama adam felaket sıkışmıştır, hemen dışarı çıkıp görevliye tuvaleti sorar.
Görevli şaşırır:
-“İlk gelişiniz mi Güney Afrika’ya?”
“Evet” der adam.
Görevli: -“Burada sadece zenciler tuvalete gider. Siz balkondan aşağı yapın.” der.
Adam tekrar içeri girip sıkıla sıkıla aşağıya işemeye başlar.
Yanındaki zenci sorar:
-“İlk gelişiniz mi Güney Afrika’ya?”
“Evet” der adam.
Zenci biraz kızgın:
-“Öyle hep aynı yöne doğru yapmayın canım. Sağa sola da sallayın ki herkese eşit gelsin ve sosyal adalet sağlansın…”
 
***
GÖRÜYOR MUSUN?
İki fakülte arkadaşı yıllar sonra sokakta karşılaşmış.
Uzun uzun konuşup ayrılırlarken biri diğerini evine yemeğe davet etmiş.
Akşam davete giden adam, evin ihtişamını görünce şaşırıp sormuş:
-“Oğlum bu ne ev böyle? Şu salonun büyüklüğüne bak! Duvarlarda nadide tablolar... Nereden buldun bu kadar parayı?”
-“Gel göstereyim, gel şu pencerenin önüne... Şuradaki otoyolu görüyor musun?”
-“Evet”
-“20 milyon dolar tuttu, 25 milyon dolara fatura ettik, farkı cebe indirdik.” demiş.
İki yıl sonra iki arkadaş yine karşılaşmışlar.
Uzun uzun konuşup ayrılırlarken bu sefer tam tersi olmuş ve 2 sene önce davete giden, yemeğe davet etmiş.
Akşam davete gidince, arazinin ve evinin muhteşemliği karşısında dili tutulmuş ve kekeleyerek sormuş;
-“Şuraya bak... Vay anam vay! Oğlum sen bizim eve ‘Saray’ diyordun bu ne böyle? Bizimki bunun yanında müştemilat valla, saray asıl burası. Nasıl yaptın bunları?”
-“Gel nasıl yaptığımı sana göstereyim. Geç şu pencerenin önüne… Bak şurada otoyolu görüyor musun?”
Adam bir o yana, bir bu yana bakmış;
-“Hayır. Göremiyorum!” demiş.
Arkadaşı pis pis sırıtmış;
-“İşte... Ondan…”
 
***
GERGEDAN
Çocuk; “Baba beni sirke götür” diye yalvarıyormuş.
Babası ise niyetsiz; “Yavrum inan hiç vaktim yok” demiş.
Çocuk; “Baba ne olur…” diye ağlarken sirki anlatıyormuş bir yandan da; “Çırılçıplak bir kadın, gergedanın üzerine çıkıp parende atıyormuş... ” der demez köşesinde gazete okuyan adam birden ayağa kalkmış ve “Hadi ya?” demiş ve gidip paltosunu giyerken de;
-“Vallahi gençliğimiz geçti epeydir doğru dürüst gergedan falan da görmemiştim...”
 
***
CESUR AİLE
Barda deri ceketli kel bir azman, sarışın delikanlıya omuz atınca ani bir gerginlik olmuş.
Sarışın genç;
-“Bana bak manyak herif. Senden hiç korkmuyorum, çünkü ben cesur bir aileden geliyorum. Dedem paraşütsüz olarak bir zeplinden atlamış, büyükbabam paraşütsüz 2000 metredeyken balondan atlamış, annem ve babam da yine paraşütsüz olarak pervaneli bir uçaktan aşağı atlamışlar. Yarın ben de paraşütsüz olarak jetten atlayacağım!” demiş.
Azman şaşkınlıkla;
-“Deli misin? Ölürsün yahu?”
-“Ölürsem öleyim. Zaten hayatta kimsem de kalmadı ki!”
 
***
YOLCULARA SOR
Temel otobüsün kapısına yanaşır.
İçeride bulunan şoföre:
-“Affedersiniz bütün bilet gişeleri kapanmış, eğer sizce bir sakıncası yoksa biletimi son duraktan alabilir miyim?”
Şoför cevap vermiş;
-“Biletsiz binmeniz mümkün değil. Yolculara sorun bakalım.”
Temel otobüsten içeri girer ve bağırmaya başlar:
-“Ağabeylerim, ablalarım… Biletimi son duraktan alsam olur mu?”
 
***
GELİŞME
Temel doktor olmuş.
Karşısına bacağı mosmor, davul gibi şişmiş bir hasta getirmişler:
-“Ayağına sımsıcak bir bez saracaksın, yarına bir şeyin kalmaz” demiş ve göndermiş.
Hasta ertesi gün bacağı daha da şişmiş bir halde çıkagelmiş.
Temel; “Ayağını buz torbasına sar, bir şeyciğin kalmaz” demiş.
Hasta şaşırmış;
-“İyi ama daha dün tam tersini söylemiştiniz.”
Doktor Temel adama ters ters bakmış:
-“Ne yani hemşerim, bu tıp hiç gelişme göstermeyecek mi yani?”
 
***
BENİ TANIDI
Temel ve Dursun bir eve hırsızlık yapmak için girerler.
Evin içinde ne var ne yoksa çalarlar.
Evden çıkarken ev sahibine yakalanırlar ve kaçmaya başlarlar.
Ev sahibi arkalarından bağırır:
-“Lan şerefsizler ne kaçıyorsunuz.” der demez bizim Temel, Dursun’a demiş ki:
- “Dursun sen git kendini kurtar, herif beni tanıdı.”

HANGİSİ
Temel telefonda adres söylüyormuş.
-“Bahçe Caddesi...”
Dursun
-“Ya! Şunu bir kodlasana”
Temel saymış;
-“Bolu’nun ‘B’si, Adana'nın ‘A’sı.”
Der demez Dursun;
-“Adana’nın hangi ‘A’sı? ”
 
***
PAYLAŞALIM
Minik kız elinde karnesiyle eve gelmiş. Babası bir bakmış baştan aşağı pekiyi, bir iki tane de iyi var. Öğretmen karnenin altına şöyle bir not düşmüş:
“Çok akıllı ve yetenekli bir çocuk fakat bir kusuru var, derste çok konuşuyor. Buna nasıl son verebileceğimiz hakkında fikirlerim var, en kısa zamanda sizinle de paylaşmak istiyorum.”
Baba karneyi imzalamış ve altına bir not düşmüş: “Lütfen paylaşalım çünkü işe yararsa ben de annesine uygulayacağım.”
 
***
40 YIL HAPİS
Kadın gece yarısı uyandığında kocasının yatakta olmadığını görür.
Kalkıp mutfağa gittiğinde kocasını yaşlı gözlerle kahve içerken bulur ve merakla sorar; “Ne oldu, neyin var?”
Adam: -“40 yıl önceki çıktığımız günleri hatırlıyor musun?”
Kocasının 40 yıl önceki günleri hatırlayıp uyuyamadığını düşünerek; “Evet” der duygulu bir sesle.
Adam: -“Daha liseyi yeni bitirmiştik ve sen 18’ine girmek üzereydin.”
“Evet” der kadın hatırlayarak.
Adam: -“Bir gün evde kimse yoktu ve ben size gelmiştim. Hatırlıyor musun?”
“Evet” der kadın gülümseyerek.
Adam: -“Baban eve erken gelmişti ve bizi yakalamıştı, hatırlıyor musun?”
Kadın “Evet” diyerek büyük bir sevgi ile. Kocasının her detayı hatırlamasından memnun olmuştur.
Adam: -“Baban silahını başıma dayamış ‘ya kızımla evlenirsin ya da seni 40 yıl hapse gönderirim, daha 18’ine bile basmadı’ demişti. Hatırlıyor musun?”
“Evet” der kadın gülümseyerek.
Adam gözlerindeki yaşları siler ve büyük bir iç çekerek:
-“Bugün hapisten çıkıyor olacaktım...”
 
***
DOLAR ALDIM
Yeni evlenen mutlu çift odalarına çekilirler. Damat bey yeni karısına:
-“Senden bana söz vermeni istiyorum. Başucumda duran bu komodinin ilk çekmecesini hiç açmayacaksın ve bana da hiç bir zaman bunu sormayacaksın.”
Karısı “Tamam” diyerek söz vermiş.
Aradan 10 yıl geçmiş.
Kadın meraktan çıldırıyormuş.
Artık dayanamamış ve verdiği sözü çiğneyerek çekmeceyi açmaya karar vermiş.
Çekmeceyi açınca ne görsün…
İçinde 3 yumurta ve 750 Dolar var.
Kocası akşam işte geldiğinde ona, merakını yenemediğini anlatmış ve bunların ne olduğunu sormuş.
Adam, “Madem gördün bende sana açıklayayım o zaman” diyerek anlatmaya başlamış.
-“Evlendiğimiz gün kendi kendime karar verdim. Eğer bir gün seni aldatırsam, her aldattığıma karşılık çekmeceye bir yumurta koyacaktım.”
Kadın kocasının 3 kaçamağını affetmiş ve tekrar sormuş:
-“Peki o 750 Dolar ne?”
Adam: -“Yumurtalar çekmeceye sığmayınca onları satıp dolar aldım.”