Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener hamilelik ve koronavirüs hakkında en çok merak edilen soruları yanıtladı.
Alper Şener, “Hareketliliği ne kadar arttırırsak, kişi kendisine ne kadar iyi bakarsa, özellikle düzenli yürüyüş, sağlıklı beslenme, uyku düzeni üçlemesine dikkat ederse Covid 19 hastalığına ve diğer enflüanza hastalıkları içinde aynı durum söz konusu yakalanma riski azalır ” dedi.
Çin’in Wuhan kentinde başlayıp tüm dünyaya yayılan ve can almaya devam eden koronavirüs sebebiyle geçtiğimiz gün Yenice’de de 3 köy karantinaya alındı. Hem havaların soğuması hem de yüz yüze eğitime açılan sınıflar artarken Corona Virüs tehlikesi de gün gün artıyor. Bağışıklığın en çok düştüğü durumlardan biri olarak sayılan hamilelik ile ilgili en merak edilen bulaşıcılık ve tedavi süreçleri hakkında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener önemli açıklamalarda bulundu. Vatandaşların sıklıkla dile getirdiği sorulara cevap verdi.
“DÜZENLİ EGZERSİZ ÖNEMLİ”
“Covid-19 üzerinde hareketliliğin solunum sıkıntısı ve kapasitesi problemi olmayan egzersizi düzenli olarak yapan kişilerde bu hastalığın ölümcül seyretme olasılığı daha düşük” diyen Şener, “ Normalde Türkiye’de yüzde 2,75 gibi bir oran varken bu oran daha aşağılarda. Dolayısıyla bu bizim için bir avantaj yani hareketliliği ne kadar arttırırsak kişi kendisine ne kadar iyi bakarsa özellikle düzenli yürüyüş, sağlıklı beslenme, uyku düzeni üçlemesine dikkat ederde Covid 19 hastalığına ve diğer enflüanza hastalıkları içinde aynı durum söz konusu. Odak noktası özellikle Covid 19 olduğu için söylüyoruz, bu hastalığı daha hafif atlatma ve yoğun bakıma girme olasılığı daha düşük olduğunu biliyoruz. Yoğun bakıma girse dahi daha kolay çıkma ihtimali olduğunu biliyoruz. Burada sigarada ek bir faktör, sigara içicilerde her hâlükârda daha ağır seyrettiğini biliyoruz’’ açıklamasında bulundu.
‘’EVDE HAREKETLİ KAL’’
Alper Şener, ‘’ Evde kal’ çağrısının aslında evde hareketli kal demek olduğunu belirtti. Şener, ‘’Olabildiğince hareketli kalmak lazım. Evde kal deyince çocukken oynadığımız oyunlar gibi hareketsiz durma tıp oyunu gibi düşünmemek lazım bunu. Mümkün olduğunda evde kaldığımız süreci aktif değerlendirmek lazım aktif değerden kastımız da yürüme. Ama şu demek değil aslında açık alanda yürümenin kapalı alandan bağımsız olarak batığımızda düz yürüyüş yapmanın kapalı alan olmamak kaydıyla avm vs gibi açık alanda buralarda vakit geçirmenin hiçbir sıkıntısı yok. Tam tersine günlük adım sayısının tamamlamak lazım. Biliyorsunuz dünya sağlık örgütü uzun zamandır bu konu üzerinde duruyor. Günlük belli bir adım sayısını atmak gerekiyor, bu da hareket demektir. Bu hareketi gün içerisine yayarak yapabilirsiniz. Bunlar artık kabul edilebilir ölçüde, burada dikkat edilmesi gereken nokta hareket. Taviz verilmemesi gereken nokta hareketsiz kalmak’’ dedi.
“YÜRÜYÜŞ D VİTAMİNİ AÇISINDAN FAYDALI”
Şener, hareketli kalmanın önemine değinerek, ‘’Ama bunu hem evde kalarak hem de hareket anlamında nasıl yapabiliriz diyenler olabilir. Evde yapılabilecek basit egzersizler var, özellikle eklem hareketleri yapılabilir. Artı açık alanda yağmurun karın fırtınanın olmadığı zamanlarda güneşli alanlarda D vitamini aktif olduğu Ekim ayı içerisinde öğle saatlerinde yapacağınız yürüyüşler kışın size D vitamini eksikliği yaşatmayacak. Artı olarak size hareket sağlayacaktır. Olabildiğince yağmur, çamur başlamadan önce vatandaşlarımıza maske, mesafe, hijyen üçlemesine uyarak, dikkat ederek hareket etmek lazım. Her işin başı hareket’’ dedi.
“TOPLU TAŞIMA EN BÜYÜK RİSK”
En büyük riskin toplu taşımada olduğunun üzerini çizen Şener, ‘’Egzersiz yaparken maske takmak önerilen bir şey değil, eğer koşuyorsanız örnek veriyorum bisiklete biniyorsanız periyod olarak baktığınızda maske ile gitmenizin hiçbir anlamı yok. Eğer 1,5 metre mesafeden daha yakın birisiyle konuşma anındaysanız maske bizim için olmazsa olmaz. Onun dışında açık alanda bisiklete biniyorsanız, koşuyorsanız, yürüyüş yaparsanız bunun için ağzımızda maske olmasına gerek yok. Ağzımızda maske ne zaman kullanacağız, asansöre binerken ev içerisinde herhangi bir tanımadığımız birisiyle iletişim halinde olurken örneğin bir ziyaretçi geldiğinde ya da kapalı alanda bulunurken özellikle toplu taşıma araçlarını kastediyoruz, ya da kişisel aracınız olabilir, bir başka kişiyi alanınıza alırken maske takmanız lazım. Bu saydığımız bulaş riski açısından en riskli olan toplu taşıma araçlarıdır’’ açıklamasında bulundu.
“EL HİJYENİNİ SAĞLAMAKTA FAYDA VAR”
Şener, ‘’Toplu taşıma araçlarında maskeye çok dikkat etmek lazım onun dışında el hijyeni çok önemli. Toplu taşıma araçlarında neden maske önemli çünkü mesafe sağlanamıyor, ne yaparsanız yapın mesafeyi sağlamak mümkün değil, ister istemez ya kontrolünüzün dışında olacaktır. İkinci şey toplu taşımadan indiğimizde el hijyenini unutmamak lazım, asansör için de geçerli. Hatta artık asansörlere basmamak için de çubuklar satılıyor. Bunlar da Türk insanının yaratıcılığı. Otobüsler için de tutamaçlar var, oldukça yaratıcı bence etkisi olabilir Vatandaşlar çantalarında taşırsa ama bunu tabii ki her zaman taşımak mümkün değil bu yüzden mutlaka el dezenfektanı taşıyıni’’ dedi.
“65 YAŞ İÇİN ÖNERİLERDE BULUNDU”
Riskli alanlar; asansör bankamatik, toplu taşıma araçları, yürüyen merdivenlerin tutamaç alanları, kapı kolları olarak uzmanlar tarafından açıklandı. 65 yaş üstü için önerilerde bulunan Şener, ‘’65 yaş üstü için, evde vakit geçirecek büyüklerimiz için ideali şu, evde kalırken hareketsiz kalmamaya dikkat etmek, zorlamayan egzersizler yapmak’’dedi.
“ÇOCUKLARDA ORANLAR AZ”
Çocuklarda ölümcül ve ağır hastalık çok az olduğu için genellikle bilim dünyası çocuklara konsantre olmadığını belirterek Şener, ‘’En son yakın zamanda Birleşik Devletler’de de 670 civarında korona ilişkili duyarlılık reaksiyonu adı verdikleri bir klinik tablo tanımlandı ama oda ABD genelinde nüfusa yayıldığı zaman çok düşük bir veri oldu. İlgi çekmedi. Çocuklar farkına varmadan geçirdikleri için virüsü enfeksiyon riskinin yayılmasında olumsuz katkıları oldukları biliniyor. Ama şu da biliniyor, 11 yaşın altındaki çocuklara maske ve mesafeyle ilgili önlemleri uygulamak mümkün değil o zaman ne kalıyor geriye, el hijyeni kalıyor, maske ve mesafenin sağlanabildiği ülke yok. Çanakkale’de oranlar çok yüksek olmadığı için özellikle çocukluk çağı grubunda bir problem olduğunu düşünmüyorum ama burada dikkat edilmesi gereken nokta şu; kreş çocuklarında veya 11 yaş altı çocuklarda bunların yaşlı nüfus ile temasının kesilmesi gerekiyor. Bence bu en kritik nokta, çünkü onlara farkında olmadan bulaştırılacak virüs ölümcül seyredecektir’’açıklamasını yaptı.
Dilvin Altıkardeş