Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Başkanı Metin Ümit Ural 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle İl Başkanlığı binasında basın açıklaması yaptı. Emekçi kadınların girdapta olduğunu belirten Ural, “Kadınlarımız yalnız değildir” dedi.
 
Metin Ümit Ural yaptığı açıklamada, “ABD’nin Newyork kentinde 40 bin dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları talepleri karşısında başlattıkları grevde kadınlar, polis tarafından saldırıya uğradı. İşçiler fabrikaya kilitlendi ve yangın çıkması sonucu da polis tarafından kurulan barikatlar, kadınların kaçmasının önünde engel oluşturdu. Çoğu kadın olmak üzere 129 işçi yanarak can verdi.  26- 27 Ağustos 1910 tarihinde Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Martın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi. Bugün ise 8 Mart, ekonomik krizi en ağır şekilde sırtına yükleyip, bedeller ödeyerek tüm kadınlarımız tarafından karşılanıyor. Burjuvazi; kadını çocuk doğurma, kocasına hizmet etme, kocasının stres topu rolüyle sınırlamıştır. Fakat ucuz işgücüne ihtiyacın arttığı dönemlerde ise kadınlara erkek işi olarak görülen tüm işleri yapabileceklerini propaganda etmiştir. Bu burjuvanın ikiyüzlülüğü ve çıkarıyla ilişkilidir. AKP iktidarının kadına yönelik şiddeti körükleyen, kadını eve hapseden, aşağılayan bütün argümanlarına rağmen kadınların işgücüne katılımı artan bir seyir izlemiştir. Şüphesiz belirtelim ki bunun nedeni; sermaye için önemli olan, artı-değer sömürüsünü arttırmaktır. Bu bağlamda kapitalist sistemde kadınların işgücü her daim ucuz işgücü olarak kabul görülmüştür. Dolayısıyla gerçek sermaye partisi olan AKP iktidarında ucuz işgücü olarak kadın emeğinin artan oranda kullanılması şaşırtıcı değildir.

Türkiye’de kadınların giderek artan oranda çalışma yaşamına katılmaları hem sınıf mücadelesi hem de emekçi kadınların mücadeleye katılması açısından olumlu bir durumdur. Kadının çalışma yaşamına katılması sınıfsal sömürüyü dolaysız olarak yaşaması ve ilksel düzeyde sınıf bilinciyle tanışması demektir. Mücadele eden eşinin yanında ya da arkasında duran değil mücadelede öne çıkan kadın olması demektir. Boyun eğmek, susmak yerine başkaldırmayı, mücadele etmeyi öğrenmek demektir. Emekçi kadınlarımız, egemenlerin dayattığı yaşamın, kadını hükümsüz bırakan politikalarının kurbanı olmayı reddetmelidir. Sorunların kaynağı kapitalizmdir, kapitalizme karşı mücadeleyi büyütmek gerekir. Emekçi kadınların girdaptan çıkmasının tek yolu budur. İktidarın izlediği yanlış politikalar sonucunda kadınlarımızın yaşadığı sosyo-ekonomik-bedensel ve ruhsal durumları görmezden gelinmeyecek; krizin, sömürünün, cinsiyete dayalı ayrımcılığın, istihdamdan dışlanmanın, kadın cinayetlerinin, kayıt dışı, düşük ücret ve güvencesiz çalıştırılmanın yükleri altında ezilen kadınlarımızın yalnız olmadıklarını bilmelerini istiyor ve mücadelemiz için daha çok sebebimiz olduğunu biliyoruz. Kadınlarımızı çaresizleştiren sömürü koşullarını ortadan kaldırmak, güvencesiz ve niteliksiz işlere mahkûm eden, bakım yüklerini arttıran, şiddeti derinlere sürükleyen, sosyal yaşamlarını yok ederek eteğine, makyajına, doğuracağı çocuk sayısından, nasıl doğum yapacağına, oturuşuna, yürüyüşüne karışan, kadınlar üzerinde aşağılayıcı bir egemenlik kuran AKP zihniyetini CHP olarak tarihin kara sayfalarına yazacağız. Çifte ezilmişliğe, kadını ikinci sınıf gören zihniyete karşı, 8 Mart’ın isyan ruhuyla kadınlar mücadelede öne” ifadelerini kullandı.

Ogün İnal