Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesi planlanırken AK Parti milletvekillerinin, Yargı Reformu Stratejisi kapsamında hazırladığı ve üzerinde çalışmayı sürdürdüğü yargı paketine İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer alan düzenlemelerde eşe karşı işlenen suçlarla ilgili kanunda öngörülen cezayı artıran sebepler, boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişletilmesi planlanıyor.

Yargı paketindeki son gelişmeleri İşte Çanakkale Gazetesi’ne değerlendiren Avukat İkbal Aytaç, “Özelikle son yıllarda daha da artan kadın cinayetleri karşısında “eski eş” kavramının kanun hükmünde yer almaması eski eş terörünü önlemekte yetersiz kalmaktadır. Bu hususta “eski eş” kavramının nitelikli hal olarak eklenmesi büyük önem arz etmektedir. Eğer sanık eşi ile evli olduğunda bu eylemi gerçekleştirse idi ağırlaştırılmış müebbet cezası ile cezalandırılacakken bunu boşanmış olduğu eşine karşı gerçekleştirdiğinde suçun basit hali olan müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Kadına karşı işlenen cinayetlerin çoğu boşanmış oldukları eşler tarafından gerçekleştirildiği gerçeği unutulmaması gereken acı bir gerçektir. Açık ve net bir şekilde ifade etmek gerekirse bu düzenleme geç kalınmış bir düzenleme olarak algılanabilir. Bunun için çok önceden önlem alınması gerektiyse de yine de bu konuda bir gelişme gösterilip önlem alınmış olması sevindirici. Asıl önemli olan bu yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren uygulamada yer bulması yani ceza hukuku açısından infaz aşamasında gereğinin yapılması.” dedi.

Yargı Reformu Stratejisi kapsamında hazırlanan kanun teklifi taslağında, kadına yönelik şiddetin önlenmesinden duruşmalara kadar birçok başlıkta yeni düzenlemeler getirilmesi bekleniyor. Bu gelişmeler ile kadına yönelik şiddetin önüne geçmesi, aile içi şiddetin önlenmesi bekleniyor. Yapılacak düzenleme hakkında değerlendirme yapan Avukat İkbal Aytaç, ‘’Kadına karşı işlenen cinayetlerin çoğu boşanmış oldukları eşler tarafından gerçekleştirildiği gerçeği unutulmaması gereken acı bir gerçektir’’ dedi.

Avukat İkbal Aytaç yaptığı açıklamada,  ‘’Yargı Reformu Stratejisi kapsamında hazırlanan kanun teklifi taslağında, kasten öldürme ve kasten yaralama suçlarının boşanılan eşe karşı işlenmesi "nitelikli haller" arasına dahil edileceği belirtilmiştir. Bu hususta bir değerlendirme yapmak gerekirse; Türk Ceza Kanunun Kasten Adam Öldürme Başlıklı 82. Maddesinin 1. fıkrasının d bendinde suçun nitelikli hali olarak “üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı” işlenmesi halinde kişinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacağı hükmü yer almaktadır. Yine Türk Ceza Kanunun Kasten Yaralama Başlıklı 86. Maddesinin 3. Fıkrasının a bendinde suçun nitelikli hali olarak “üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı” işlenmesi halinde kişinin şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılacağı belirtilmiştir. Söz konusu halin nitelikli hal sayılmasına neden olarak birkaç neden ileri sürülebilir. Öncelikle failin, bu kişilere karşı bu suçu işlemesi daha uzak bir ihtimal olarak gelmektedir. Hayatın olağan akışına göre örneğin; öldürme planı yapacak bir kişinin yakınlık bağı olmayan kişilere karşı bu suç tiplerini işleyebileceği düşünülmektedir. Bu nedenle suç işleme konusunda faildeki kötülük ve acımasızlık hali ile mağdurun bu yakınlık nedeniyle kendisini savunmakta yaşayacağı güçlük ve yetersizliktir. Yani mağdur faile karşı daha savunmasız olmakta ve failde bu savunmasızlık hali nedeni ile daha kolay bir şekilde suçu işleyebilmektedir. Toplum açısında da bu kapsamda olmayan bir kişiye karşı işlenen suça nazaran nitelikli halde belirtilen kişilere karşı suçun işlenmesi durumunda daha vehamet arz edici bir durum doğurmakta ve toplumda daha çok öfkeye sebebiyet vermektedir. Bu da failin daha ağır şekilde cezalandırılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Eş bakımından ise Medeni Kanun hükümleri gereğince evli olan kişiler anlaşılmaktadır; dolayısıyla eşler arasında boşanma davası var ise boşanma kararı kesinleşene kadar söz konusu nitelikli hal uygulanmaya devam eder. Ancak birlikte yaşayan kişiler bakımından bu hükmün uygulanmasına imkân bulunmamaktadır. Dini nikaha dayalı evlilikler yok hükmünde olduğundan, bu halde de ağırlaştırıcı nedeni uygulanmamaktadır. Özelikle son yıllarda daha da artan kadın cinayetleri karşısında “eski eş” kavramının kanun hükmünde yer almaması eski eş terörünü önlemekte yetersiz kalmaktadır. Bu hususta “eski eş” kavramının nitelikli hal olarak eklenmesi büyük önem arz etmektedir. Eğer sanık eşi ile evli olduğunda bu eylemi gerçekleştirse idi ağırlaştırılmış müebbet cezası ile cezalandırılacakken bunu boşanmış olduğu eşine karşı gerçekleştirdiğinde suçun basit hali olan müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Kadına karşı işlenen cinayetlerin çoğu boşanmış oldukları eşler tarafından gerçekleştirildiği gerçeği unutulmaması gereken acı bir gerçektir. Sonuç olarak daha açık ve net bir şekilde ifade etmek gerekirse bu düzenleme geç kalınmış bir düzenleme olarak algılanabilir. Türkiye Cumhuriyetinin yetiştirmiş olduğu bir hukukçu olarak düşünmek gerekirse veya sadece hukukçu olarak değil bir kadın olarak Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak düşünüldü zaman huzur ve güvenlik içinde yaşamak istediğimiz ülkemizde her geçen gün farklı bir ilde farklı bir kadının farklı nedenlerle öldürüldüğü haberi geliyor. Ana haber bültenlerini açtığımız zaman on tane haberden en az üç tanesi kadın cinayetleri ile alakalı oluyor bir çoğunda aslında fark ediyoruz ki sadece isimler veya şehirler değişiyor. Bunun için çok önceden önlem alınması gerektiyse de yine de bu konuda bir gelişme gösterilip önlem alınmış  olması sevindirici. Asıl önemli olan bu yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren uygulamada yer bulması yani ceza hukuku açısından infaz aşamasında gereğinin yapılması. Toplum açısından geniş çaplı düşünüldüğü zaman evlenme gibi boşanmak da medeni hukuk kapsamında kişileri tanınan haklardan biri olarak kanunda yer almaktadır. Bu hakkın kullanılmasında kişilerin bu kadar güvensiz hissettirmesi devletin bu konuda vatandaşlarını yeterli güveni sağlayamadığı anlamına gelmektedir. Bu nedenle alınmış olan bu karar yerindedir, daha önce de söylediğim gibi uygulamaya geçirilerek bir an önce toplumsal bir güven ortamı yaratmak gerekmektedir’’ ifadelerini kullandı.

Özel Haber: İbrahim Akın Kazancı