Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Atatürk büstüne çelenk koyuldu. Törende Çanakkale Baro Başkanı Bülent Şarlan’ın kkonuşma yaparak, “Adli Yıl Açılışı nedeniyle sizleri Çanakkale Barosu adına saygı ile selamlıyorum. Adalet adına bu önemli başlangıçta, meslektaşlarımın ve tüm yargı çalışanlarının yeni adli yılını kutluyor, yeni dönemin; bağımsız, tarafsız, liyakati esas alan ve adalet dolu bir yıl olmasını temenni ediyorum. Konuşmama, geçmiş yıllarda kaybettiğimiz ve hayatlarını adalet, insan hakları ve demokrasiye adayan meslektaşlarımızı, hain terör saldırıları sonucunda hayatlarını kaybeden tüm şehitlerimizi saygı ve rahmetle anarak başlıyorum” dedi.
“Hepimiz, ‘hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağımıza, namusumuz ve vicdanımız üzerine and içerek’ mesleğimize başladık” diyen Şarlan, “Hukuk, ahlak ve mesleğin onuru; her hukukçunun meslek hayatında ilke edinmesi gereken en önemli değerlerdir. Gururla taşıdığımız cübbemiz, namusumuza ve vicdanımıza edilen yeminle hak edilmiştir. Cübbelerimiz, hiçbir zaman, kimsenin önünde ve hiçbir sebeple iliklenmemiştir. Bu sebeple Çanakkale Barosu Avukatları olarak bizler, hak arama mücadelesi vermenin, hukuktan yana olmanın, ahlaktan yana olmanın, mesleğin onurundan yana olmanın huzur ve mutluluğu içindeyiz. Bu duygularla, Yeni Adli yıla ilişkin mesajlarımı paylaşmadan önce birkaç konuya değinmek istiyorum” şeklinde konuştu.
Avukat Şarlan, “Öncelikle Kahraman Ordumuzun tarihe altın harflerle yazdığı 30 Ağustos Zafer Bayramını bir kez daha kutluyor, Türkiye Cumhuriyetini kuran ve bizlere emanet eden, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları ile aziz şehitlerimizi şükran ve minnet duygularıyla anıyorum. Biz avukatlar, hakimler ve savcılar, sadece adaletin değil, barışın da koruyucularıyız. Zira, barış ancak adalet temeli üzerinde yükselir. Bu vesileyle barışın koruyucuları olan hukukçuların ve herkesin 1 Eylül Dünya Barış Gününü de kutluyorum. Bir taraftan Barış gününü kutlarken diğer taraftan şehit haberlerinden duyduğumuz üzüntüyü de sizlerle paylaşmak istiyorum. Terör saldırılarında, hayatlarını kaybeden şehitlerimize; Allahtan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize bir kez daha başsağlığı, gazilerimize sıhhat temenni ediyorum. Bizler, Çanakkale Barosu Avukatları olarak, tüm terör faaliyetlerini lanetliyoruz” ifadelerini kullandı.
Ülkenin önemli süreçlerden geçtiğini söyleyen Şarlan, “Üzüntüler, sıkıntılar, hayal edilenler aslında hep adaletle ve hukukla ilgili. Adalet zayıfladığı için; Özgecan’dan Emine Bulut’a birçok kadın cinayete kurban gidiyor, şiddete uğruyor. Çanakkale Barosu olarak bu acı tabloyu da kınıyoruz. Çanakkale Barosu Kadın Hakları Komisyonu, insanlık ve adalet duygusundan mahrum olanlara karşı yıllardır mücadele ediyor, etmeye de devam edecektir. Benzer olayların yaşanmaması için dileğimiz, daha fazla adımın atılması, önleyici uygulamaların acil yasalaşması ve cezaların etkin olarak infaz edilmesidir. Adalet zayıfladığı için; ekonomide de sıkıntılı günler yaşanıyor. Eğer hukuk güvenliğiniz yoksa hangi ekonomik programı uygularsanız uygulayın başarılı olmak mümkün değildir. Bu sebeple hukuk güvenliğinin her alanda sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Biz avukatlar; bir yandan mesleğimizin ve meslektaşlarımızın sorunlarını çözmek için gayret gösterirken, bir yandan da adalet ve demokrasiyi yüceltmek için çaba sarf ediyoruz. Çanakkale’nin ve Türkiye’nin sorunlarına karşı duyarlı olmaya çalışıyor, hukuk devletinin korunması için gayret ediyoruz” dedi.
“BİZ, SİYASETİN YÖNLENDİRMESİNE AÇIK HAKİM VE SAVCI İSTEMİYORUZ”
“Buradan hareketle Yeni Adli Yılda talep ettiğimiz 3 hususu sizlerle paylaşmak istiyorum” diyen Şarlan, şunları söyledi: “Bunlardan ilki liyakattir. Avukatlar olarak yeni adli yılda yargıda her alanda liyakat istiyoruz. Hakim, savcı ve adliye çalışanlarının göreve alımlarında ve devamında kayıtsız şartsız liyakat aranmalıdır. Aranmakla kalmamalı, uygulama fiiliyata geçirilmeli ve objektiflik Kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Dikkat çekmek istediğim ikinci konu ise yargı bağımsızlığıdır. Bağımsız yargı, toplumun güvencesidir. Biz, siyasetin yönlendirmesine açık hakim ve savcı istemiyoruz. Yargı bağımsızlığının olmazsa olmazı ise özgür savunmadır. Avukattır. Avukatlar, hakimler ve savcılar her türlü baskıdan ve her türlü etkiden uzak birlikte çalışabilmelidir. Unutulmamalıdır ki, ‘siyasallaştırılmış yargı, adalet değil, hüsran doğurur’. Ülkemizde ki yargı alanında yaşanan en büyük sıkıntının, yargının kendisini üç kuvvetten biri olduğunun farkında olmaması, diğer iki kuvvetin ise bunu kabule yanaşmamasıdır. Bu sebeple; yargı bağımsızlığının sağlanması, ‘hakimin dirayetine’, ’siyasetçinin bilincine’ ve nihayet ‘kamuoyunun hassasiyetine’ muhtaç hale gelmiştir. Vurgulamak istediğim üçüncü konu ise kuvvetler ayrılığıdır. Anayasamızda, ülkemizin yönetim şekli Cumhuriyet'tir. Cumhuriyetin temeli, kuvvetler ayrılığı ilkesidir. Kuvvetler ayrılığı; yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız olmasıdır. Yargının, diğer kuvvetleri denetleyebilmesidir. Kuvvetler ayrılığı; insan haklarının, demokrasinin ve hukuk devletinin teminatıdır. Bu güçlerin birbirinin içerisine geçmesi durumunda demokrasi; anlamını yitirecek ve nihayetinde sona erecektir. Kuvvetler ayrılığının ülkemiz açısından önemini daha iyi anlamalı, gereken dikkat ve hassasiyeti göstermeliyiz. Bu sebeple de; savunmayla güçlenen, bağımsız ve tarafsız yargıyı oluşturmak en büyük görevimiz olmalıdır. Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı, ancak kuvvetler ayrılığı ilkesinin uygulandığı yönetim sistemlerinde gerçek anlamına kavuşabilir.”
Şarlan, konuşmasının sonunda şunları belirtti: “Hukukun üstünlüğünden, laiklikten, sosyal hukuk devletinden, bağımsız, tarafsız ve güven veren Mahkemelerden, bağımsız, tarafsız ve cesur Cumhuriyet Savcılarından, özgür savunmadan asla taviz verilmemelidir. Yaşadığımız acı tecrübeden dersler çıkartmalı ve bir daha asla, yargının hiçbir cemaatin, tarikatın, güç odağının ya da siyasi partinin eline geçmesine izin vermemeliyiz. Atatürk’ ün dediği gibi, mahkemeleri bağımsız olmayan bir ülkenin devlet halinde devamı mümkün değildir. Bizler el ele vererek, hakim-savcı tarafsızlığı ve bağımsızlığı, avukatın savunma özgürlüğü için, suçluyu suçsuzdan, haklıyı haksızdan ayırmak için, yargıda keyfiliklerin olmaması için, çağdaş dünyanın ihtiyaçlarına çözüm üreten bir yargı sistemini sağlamak için, insanlara güven veren, adalet dağıtılan bir sistem için çalışacak ve tabii ki doğru bildiklerimizi söylemeye de bu adli yılda da devam edeceğiz. Sözlerimi sonlandırırken şunu ifade etmek isterim ki, eşitliğin de, özgürlüğün de, kardeşliğin de, demokrasinin de temelinin; hukuk devletinden, kuvvetler ayrılığından ve bağımsız yargıdan geçtiğini bugün buradan tarihe not düşüyoruz. Bu bilinçle; Cumhuriyet ve değerlerine, Atatürk İlke ve Devrimlerine uygun, hukukun üstün kılındığı, sosyal hukuk devleti İlkelerinin hayata geçirileceği günlere olan inancımızı muhafaza ediyoruz. Bu vesileyle, Türkiye Cumhuriyeti’ni demokratik bir hukuk devleti olması idealiyle kuran, Türk Milleti için çağdaş uygarlık düzeyine erişme hatta üzerine çıkma hedefi koyan, Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, O'nun tüm dava ve silah arkadaşlarını, Cumhuriyet'imizi kuran tüm devlet büyüklerimizi ve tüm şehitlerimizi, rahmet, şükran ve saygı ile anıyorum. Adalete yakışır bir Adli Yıl olması arzusuyla, Çanakkale Geçilmez, hukuk devleti ve bağımsız yargıdan vazgeçilmez, diyor, yeni adli yılınızı kutluyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”