.
Doktor hastasına müjdeledi:
-“Bravo size, böylesine kuvvetli bir bünyeniz ve iradeniz olmasaydı bu hastalığı asla yenemezdik...”
Hasta sıkılarak:
-“İnşallah viziteyi öderken de bu durumu göz önüne alırsınız…”
..
-“Bu fıkra ne şimdi? Bugün pazartesi değil ki?”
-“Hiiççç.”
-“Yahu sen Suriye ile ilgili yazı yazmayacak mıydın?”
-“Evet.”
-“Yoksa bu fıkrayı gönderme olsun diye mi yazdın?”
-“Yooo.”
-“Bana bak sen bir haltlar karıştırıyorsun, dur bakalım altından ne çıkacak?”
-“Bak sana başka yazayım…”
..
Adamın biri ameliyat için masaya yatmış. Başındaki operatör: “Sakın korkmayın, telaşlanmayın”, demiş ve anlatmaya devam etmiş:
-“Az sonra kolunuza bir iğne yapılacak. Hemen ardından benim gittikçe küçüldüğümü, silikleşip hayal meyal göründüğümü göreceksiniz. Derken ortalık simsiyah kesilecek. Bir süre sonra yavaş yavaş kendinize gelirken gözünüzün önünde benim görüntüm belirecek. Giderek beni açık seçik görmeye başlayacaksınız. Her şey bitmiş olacak…”
Bu telkinlerden sonra adama iğneyi yapmışlar.
Gerçekten de operatörün dediği gibi olmuş her şey. Bir anda dünyası kararıvermiş.
Ve ameliyat başlamış.
Bir süre sonra hasta gözlerini açmış, gözünün önünde gittikçe belirginleşen surata bakarak:
-“Ameliyat oldukça uzun sürdü galiba doktor, baksanıza sakallarınız çıkmış…”
Karşısındakinden cevap gelmiş:
-“Ne doktoru ulan! Şu anda Cehennemdesin ve ben de zebaniyim!”
..
-“Ne yani, adam iyileşip güzel günler beklerken doktorun beceriksizliği yüzünden, Cehenneme mi gitmiş?”
-“Evet.”
-“Bana bak sen yine bir gönderme yapıyorsun?”
-“Yahu nereden çıkarıyorsun. Ben fıkra yazıyorum.”
-“Ben adamın gözünden anlarım.”
-“Şunu dinle…”
..
Musolini'nin büyük oğlu bir gün günah çıkartmak için Papa’ya gitmiş:
-“Muhterem peder! Bizim partinin kasasından yüzbin liret çalmıştım. Günahımı itiraf ediyorum. Cezam nedir?”
Papa: -“Çok fena etmişsin oğlum. Kefaretini ödemek için Sen Pietro meydanını 33 kere koşarak dolanacaksın.”
Bir hafta sonra Musolini'nin ikinci oğlu Papa’nın huzuruna gelerek günah çıkartıyormuş:
-“Muhterem peder! Bizim partinin kasasından bir milyon liret çaldığımı itiraf ediyorum. Cezam nedir?”
Papa: -“Büyük günah işlemişsin oğlum. Ağabeyine yüzbin liret için Sen Pietro meydanını 33 kere koşma cezasını vermiştim. Sen daha çok çalmışsın, o yüzden 333 defa meydanı dolanacaksın.”
Birkaç hafta sonra Musolini aile fertleriyle yemek yerken şöyle demiş:
-“Birkaç günahım var, bir gün Papa’ya gidip günah çıkarsam fena olmayacak...”
İkinci oğlu hemen atılarak, “Baba” demiş,
-“Daha önce bir motosiklet alsan fena olmaz...”
..
-“Eee?”
-“Ne ‘Eee’ si.”
-“Niye anlattın bu fıkrayı şimdi?”
-“Canım istedi.”
-“Bula bula bu fıkrayı mı buldun?”
-“Ne var ki?”
-“Anlat sen anlat! Külahıma anlat. Ben de yedim…”
-“Yahu sen de buzağı arıyorsun galiba? İstersen şunu da gör başka anlatmayacağım…”
..
Bir ülkenin yöneticisi, her gün yeni bir vergi koyuyor, halkı canından bezdiriyormuş. Parası olmayıp vergi veremeyenin altında üstünde nesi var, nesi yok, alıyormuş.
Vergiciler evlere gidip vergiyi bildiriyor, sonra vatandaş gelip vergiyi ödüyormuş.
Artık maliyenin önü eğlence yeri olmuş.
İçeri giren ya ceketsiz, ya pantolonsuz çıkıyor, orada bekleşenler de büyük üzüntüyü gülerek geçiştirmeye çalışıyormuş.
Yine bir gün bir vatandaş vergi dairesinden içeri girmiş ama çıkışında ne görsünler?
Adam çırılçıplak kalmış...
Önündeki ve arkasındaki avret yerleri bantlanarak kapatılmış bir halde... Sormuşlar merakla:
-“Bu ne hal?”
-“Vergiyi ödeyemeyince havagazı ve suyu kestiler.”
..
-“Bu sefer kesinlikle bir şey ima ettin.”
-“Etmedim yahu!”
-“Ettin ettin, bu sefer anladım.”
-“Anladın mı?”
-“Evet anladım.”
-“Hele şükür be! Dört fıkradan sonra anca anladın demek. Peki, anladın da ne anladın?”
-“Adamın evindeki suyu, gazı kesmişler.”
-“Ulan ilk defa bir şey anladın ama onu da yanlış anladın, yuh olsun…”