.

Memlekette pahalılık can yakmaya başladı.
Şimdilerde yavaş yavaş dozunu artırarak hayatımıza giren fiyatlar, ocak-şubat aylarında ne olur? Artık siz karar verin.
.
İktidar tarafı ise bu ekonomik sıkıntı karşısında elinden geleni yapmaya çalışıyor.
Faiz düşürülmesi,
Piyasa canlandırılması,
Dolara müdahale,
Hazineye canlı para aktarımı filan.
.
Siz beni bilirsiniz;
Ekonomiden anlamam.
Bunları “Önlem” diye bize sunuyorlar ya,
Oradan biliyorum.
.
Ancak ekonominin derin yapısını bilmesem de;
Halkın durumunu iyi bilirim,
İyi nabız ölçerim.
.
Bizim devlet hastanesini şehir içinden dışarı taşıyarak ulaşım konusunda zorlular yaşatan,
Yapılan ihmaller zinciri sonucu binanın ilk yağmurda sellere gark olmasını seyreden,
Asansör ve merdiven problemine çözüm bulamayan,
Problemleri bir türlü bitmeyen hastanenin kantindeki fahiş fiyatları seyreden yetki sahipleri,
Çıktıkları yeni kantin ihalesinin oldukça yüksek fiyatla verilmesine nedense göz kapadılar!
.
Sürekli kantin fiyatları ile ilgili şikâyetlerde bulunanlar ise şimdi eski fiyatları da bulamayacaklarını anlayınca bastılar feryadı...
.
Dağın başında kantine mahkûm edilmiş hasta ve hasta yakınları, veryansın etmeye başladılar.
.
Günlük 9 bin liraya yakın kira ödeyecek olan müstecir, sizce fiyatları nasıl yapacak?
 
***
Bu iktidar ile şuna iyi alıştık;
“Her şey ekonomiktir, yapılan mübahtır…”
.
Devletin o kadar malı-mülkü satıldı yine yetmedi.
Madenler pazarlandı, yine yetmedi.
Araplara topraklar satıldı, yine yetmedi.
Adaların Yunanlılara verildiği söylendi, cevap bile veren olmadı.
Hazinenin kefen parası bütçeye katıldı,
Merkez Bankasının parası alındı,
Şimdilerde yine hazineye ait mallar satışa çıkacakmış…
.
Satılan satıldı iyi güzel.
Bari borç yükü azalsaydı?
Ona ne oldu?
Neredeyse beşe katladı…
.
Adam çıkmış ortaya bas bas bağırıyor;
“Görürsünüz bunlar iyi günleriniz, zaman gelecek emekli maaşları bile ödenemeyecek...” diye.
İktidarın bir tek ferdi bile ortaya çıkıp bu adama cevaben;
“Yalan söylüyorsun. Eğer öyle bir şey olsun, o an istifa eder, aldığım tüm maaşları faizleri ile beraber emeklilere ödenmesi için iade ederim. Ekonomimiz yeterince sağlamdır” demiyor,
Diyemiyor…
 
***
Piyasalar kötü.
İnsan içine çıkan görüyor.
Esnafla,
İşverenle,
Memurla,
Emekliyle konuşan durumu anlıyor.
.
Çarşı pazarda fiyatların el yaktığı ortada.
Maaşlar yetmez,
Sabit giderler karşılanamaz oldu.
.
Yıllık faiz oranı yüzde 9 olup, ürünlere yüzde 20 ile 50 arası zam yapan tek ülke olarak tarihe geçtik.
.
Peki bunlar nasıl anlaşılıyor?
İnsan içine çıkınca…
.
“AK Parti, AK Parti” diyerek ahkâm kesenler, şu piyasada sokağa çıkamıyor.
 
***
Anket şirketleri boş durmuyor.
Sürekli olarak kapı kapı gezip ortamı kokluyorlar.
.
Sordukları soru şu;
“Türkiye’nin sorunu ne?”
.
Cevaplar olarak:
“Yüzde 44,9’u ekonomi,
Yüzde 17’si işsizlik,
Yüzde 6’sı Suriyeliler,
Yüzde 5,2’si terör,
Yüzde 2,9’u da demokrasi, hak, hukuk ve adaletten yana sıkıntılıyız”
Yanıtını vermiş.
.
Eee…
Bunca insan da mı yalan söylemiş?
 
***
Bugün de yazımız bir fıkra ile bitirelim:
.
Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk müzede, “Âdem ve Havva Cennet Bahçesinde” tablosuna bakıyorlarmış.
Alman:
“Bedenlerinin kusursuzluğuna bakar mısınız? Âdem ile Havva mutlaka Alman olmalı” demiş.
Fransız, Alman’a karşı çıkmış:
“Havva ne kadar güzel, Âdem ne kadar yakışıklı. Bu denli çekici olduklarına göre, hiç kuşkusuz Fransız olmalılar.”
Türk, tabloyu uzun uzun izledikten sonra kararını vermiş:
“Bunlar kesin Türk’tür. Üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecek yok, ama halâ kendilerini Cennette sanıyorlar…”