.
Tarih anlatamadı,
Geçmiş olaylar anlatamadı,
Bunca siyasi,
Gazeteci,
Yazar anlatamadı,
Çoluk, çocuk, halk anlatamadı:
“Ayıdan post, Amerika’dan dost olmaz” diye.
.
Bu adamlar ellerindeki teknolojik silahlar sayesinde korkutarak dünyaya ayar vermeye çalışıyorlar.
.
Beceriyorlar mı?
Siz karar verin.
.
Yaptıkları tek şey var;
Siyasetlerini “Kim gelirse gelsin” değiştirmiyorlar.
İnandıkları şeye bir kere karar verip, onun peşinden (doğru veya yanlış) bölünmeden, tek yumruk olarak gidiyorlar.
Dünya üzerinde Amerikan pasaportu taşıyan her ferdi onlar için değerli.
Bir tanesinin başına bela geldiğinde karşısında Amerika’yı buluyor ve muhakkak cezasını çekiyor.
Devlet olmanın tüm unsurlarını halkına yaşatıyorlar.
Halk, devletine güveniyor.
O sebeple bir karar aldığında devletlerinin arkasında duruyorlar.
Disiplinli akılcı çözümlerle üretimlerini yaparak her türlü teknolojiye ve silaha erişebiliyorlar.
.
Dönüp bize bakın.
Şu andaki siyasi ve ekonomi hayatımız aynen şu zihniyette: “Gece rüyamda ne görürsem, sabah kalkıp uygularım.”
Böylesine devlet yönetilirse, sonuç böyle olur.
***
Eleştiri yapacağımda “Nereden başlasam?” diye karar veremiyorum.
Sabah kalkıp ulusal gazete haberlerine, ajans haberlerine baktıkça ruhum sıkılıyor.
Sinir, stres sabahtan başlıyor.
İşin başka boyutu ise bunca insanın bu yapılanlara inanıyor olması ve her şeye bir bahane bularak kendisini inandırması.
.
Şimdi bakın olaylara ve siz de sinir olun:
“ABD Temsilciler Meclisi’nin 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak tanıdı.”
Neden?
Zira ülkemiz siyasetçilerinin iş bilmezliğinden.
Her şeyi “Yaptım oldu” havasında yaparsanız olacağı bu.
Siz istediğiniz kadar “Bana ne yahu, yok hükmündedir” deyin, illa bir zararı olacak…
İşin başka tarafı “Dostumuz” denilen “Sarı kafalı arkadaşın ülkesinden” böyle bir “Arkadan vurulma” olayı yaşamamız.
***
Bir başka olay şu;
“Tekirdağ ve İstanbul'da kaçak 1 milyon 525 bin 915 litre biyodizel akaryakıt ele geçirildi.”
Zaten millet sigarayı elle sarıyordu,
İçkiyi evlerinde yapıyordu,
Sıra akaryakıta gelmişti, o da sonunda oldu işte.
Adamlar;
“Bitkisel atık yağlara alkol ve kostiği karıştırıp, dizel motorlu araçlarda kullanılabilecek biyodizel elde etmişler…”
Formülü alan yakında evde akaryakıt üretmeye başlar…
***
Beceriksiz politikalar sonucunda ekonominin dibine vurulunca,
Eldeki güzelim fabrikalar üç-beş kuruşa satılınca,
Vergi gelirleri har vurup, harman edilince olacağı buydu.
Ortaya çıkıp “Bunlar dış mihrakların işi” demek aptallık olur.
İnandırılıp istenen bahane daha da komik;
“Bizleri kıskanan dış mihraklar, el atından ekonomimizin ayarları ile oynayarak bizleri çökertmeye çalışıyorlar.”
Böylesine tutarsız bahanelere inananlara şunu sormak istemişimdir;
“Sözde Ermeni kararı ile bize kafa tutan Amerika’nın ekonomik ayarları ile neden biz oynamıyoruz.
Onlara göre biz, ‘Dış mihrak’ değil miyiz?”
***
Eylül ayının dış ticaret rakamları açıklanmış.
Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; “Dış ticaret açığımız %6,6 artarak 2 milyar 56 milyon dolara yükselmiş.”
Neden?
Sebebi gayet açık:
Dış mihraklar…
“Çok Güzel Hareketler 2” yi bilmeyeniniz yoktur.
Oradaki bazı skeçlerde kullanılan bir replik hoşuma gidiyor.
Hani “Kübra” olan kızının adını “Kupra” diye telaffuz eden adama soruyorlar “Neden böyle oluyor?” diye.
Cevaplıyor: “Dış minnaklar…”
İşte bu “Minnaklar” kelimesi tam bizim seçmenin anlayacağı dilden.
“Minnak yüzünden kardeşim, minnak…”
“Duydun mu len! Minnakların yüzündenmiş.”
“Deme…”
***
Yahu bu kadar kötü haber arasında bir tane olsun iyi haber yok mu?
Var.
İşte bu:
Bir tane kışkırtıcı ortaya çıktı ve milli bayramımız ve Atatürk için etmediği hakaret kalmadı.
İşte tam bu aşamada AK Parti’nin anayasacısı (ki şimdiye kadar söylediği her lafı olay olan) Burhan Kuzu, kendisini alkışlatan bir cevap verdi:
“Fatih Tezcan yine zırvalamış. Tek derdi provokasyon. Atatürk’e ve Cumhuriyet’e karşı ağır sözler söylemeye devam ediyor. Bunları tasvip etmek mümkün değildir. Muhtemelen bir yerler adına bu tür deli saçması sözleri sarf etmiştir. Gerekli soruşturma başlatılmalıdır.”
.
Burhan Kuzu ile aynı görüşte olacağım aklıma gelmezdi.
“Helal olsun” demekten başka yapacağım bir şey yok kendisine...