.
Eteklerdeki taşlar bazen öyle ağırlaşıyor ki, güç zehirlenmesinin de etkisiyle mensubu olunan cemaatlerin fikirleri dökülüveriyor.
Öteden beri bazı cemaatlerde harf devrimini eleştiren fikirler dolaşıp duruyor. Özellikle iktidar partisini destekleyen ve iktidardan nemalanan kesimlerde halkın bir günde tamamının cahil edildiğine dair söylemler ortada dolaşıyor. Arap alfabesini yüzyıllardır dinimizi ve Kuranı Kerim’i öğrenmek için insanımız öğreniyor ve kullanıyor. Her ne kadar Arapçayı öğrenemese de hemen herkesin elinden Kuran okumayı öğreten kitaplar geçiyor.
Cumhurbaşkanının Harf Devrimi’ni eleştiren açıklamaları sonrasında yeniden gündeme gelen ‘Bir gecede cahil kaldık’ iddiasını Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) arşivinde yer alan belgeler boşa çıkarıyor.
Harf devrimiyle ilgili süreç kolay aşılmamıştır Anadolu’da. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1928'de TBMM'yi açarken yaptığı konuşmada Harf Devrimi'ni, "Büyük Millet Meclisi'nin kararıyla Türk harflerinin kesinlik ve yasallık kazanması, bu memleketin yükselme uğraşında başlı başına bir geçit olacaktır." ifadesiyle tanımlamıştır.
Harf İnkılâbı’nın kabul edildiği 1 Kasım 1928 günü akşamında Sarayburnu'nda halka seslenen Atatürk, "Bugün yapmak zorunda bulunduğumuz çok değerli bir iş daha vardır: Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmek... Kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya, bütün yurttaşlara öğretiniz... Bunu yurtseverlik, ulusseverlik görevi biliniz. Bu görevi yaparken düşününüz ki bir ulusun, bir sosyal topluluğun % 10’u ancak okuma yazma bilir, % 90’ı bilmezse, bundan insan olanların utanması gerek.” demiştir.
TÜİK’in arşivinde yer alan belgeler 'Harf Devrimi öncesi okuryazarlık oranı hususunda tartışmaları ortadan kaldırıyor. 1927 yılında ilk defa yapılan nüfus sayımında Türkiye'nin okuryazar oranının toplam nüfus içerisinde yalnızca % 8.61 civarındadır. TÜİK’in internet sayfasından bu bilgiye rahatlıkla ulaşmak mümkündür. “28 Teşrinievvel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül 3, Usuller Kanun ve Talimatnameler Neticelerin Tahlili” isimli çalışmada, Harf Devrimi’nden önce Arap harfleri ile okuma yazma oranının erkeklerde % 12.99, kadınlarda ise % 3.67 olduğu görülüyor.
Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 yılında, Cumhuriyetin ilanından tam beş sene sonra 1353 sayılı "Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun"un kabul edilmesiyle gerçekleştirilmiştir. O güne kadar da Latin alfabesinin benimsenmesini isteyenler Atatürk’e taleplerini iletmişler, ancak daha erken olduğu cevabını almışlardır. Kanunun kabulüyle Arap alfabesinden oluşan Osmanlı Alfabesi resmi olarak son bulmuş ve Latin harflerini esas alan Türk Alfabesi yürürlüğe konmuştur.
Latin alfabesine geçişle ilgili olarak daha önce de girişimler yapılmış, ancak mesafe alınamamıştır. Bazı din adamları, Latin alfabesine geçişin şeriata aykırı olduğuna dair fetvalar dahi vermişlerdir. Arap milliyetçiliğinin etkisi altında olan, biraz da din tacirliği yapanların önemli bir kısmı aynı çizgidedir. Oysa alfabe konuşma dilini yazıya dökmede bir araçtır ve Türkçedeki bazı sesleri Arap alfabesiyle yazıya dökmede sorun yaşanmaktadır.
Latin alfabesine, birçok Türk Cumhuriyeti Türkiye’den önce geçmiştir. Kaldı ki geçilmeseydi, Kapıkule’den öteye nasıl gidilirdi Allah bilir.