.
Yap boz tahtasına çevrilen ve bilinçli bir şekilde eğitimi zayıflatan uygulamalar tepeden aşağıya birbirini tamamlamaya devam ediyor. Yandaş medya zafer gibi verdi ama PİSA taramasında 15 yaş altı gençler hala okuduğunu anlamıyor.
Rakam hilesi yapmaya gerek yok. 1 rakamı 2 olunca, yüzde yüz artmış oluyor ama 2 hiçbir işe yaramıyor. Daha önce sıfır çeken gençler bir puanlık cevap verebilmişler. Diğer bir deyişle daha önceki sıfırı yüzde yüz arttırmışlar.
PISA'nın amacı, öğrencilerin okulda öğrendikleri bilgi ve becerileri günlük yaşamda kullanma becerisini ölçmek. Bu meyanda 79 ülkeden 15 yaş grubu 10 milyondan fazla öğrencinin katılımıyla yapılan PISA 2018 testinde Türkiye son sıralardan biraz uzaklaştı.
Güzel ülkemin gençleri okuma becerileri alanında ortalama 453 puan alırken OECD ülkelerinin ortalamasından 30 puan geride kaldılar.
Fen bilgisinde 458 puan aldılar ve ortalamanın 30 puan gerisinde kaldılar.
Matematik alanında da aynı sonuçlar ortaya çıktı. Ortalamanın epey uzağında kaldılar.
Esas önemli test olan okuduğunu anlamada 555 puanla, matematikte 591 puanla ve fen bilimlerinde 590 puanla Çin birinci olurken, Çin’i Singapur, Hong Kong ve Estonya izledi.
PISA’da son 5 sırayı Sudi Arabistan, Peru, Arjantin, Bosna-Hersek ve Arnavutluk aldı. Sosyo-ekonomik yapıya göre de değerlendirme yapan uzmanlar, zengin çocuklarının daha başarılı olduklarını da tespit ettiler.
Türkiye’nin 2003-2018 arasında gelişme göstermediği de söylenemez hani.
2003 yılında 41 ülke arasında; fende 33, matematikte 35, okuduğunu anlamada 35'inci sırada.
2006 yılında 57 ülke arasında; fende 43, matematikte 43, okuduğunu anlamada 37'inci sırada.
2009 yılında 65 ülke arasında; fende 43, matematikte 43, okuduğunu anlamada 41'inci sırada.
2012 yılında 65 ülke arasında; fende 43, matematikte 44, okuduğunu anlamada 41'inci sırada.
2015 yılında 72 ülke arasında; fende 51, matematikte 48, okuduğunu anlamada 49'uncu sırada olan Türkiye, 2018 yılında okumada 40; matematikte 42 ve fen bilimlerinde ise 39’uncu sırada yer aldı.
Evet 2015 yılına göre sıralamaması yükselen memleketin, üç dalda da bulunduğu sıra, 2003 yılında bulunduğu sıranın epey gerisinde. Eğitim sistemi sürekli değiştirilirken, okuduğunu anlamayan bir nesil ortaya çıkmış oldu.
Eğitimdeki kötü vaziyet, üniversitelerde de devam ediyor. Üniversiteler bilgi üretmede dibe doğru gidiyor. Dünya üniversiteler liginde üniversite kalmadı. Üniversitelerde ilginç bir durum daha ortaya çıktı. Belki bilgi üretimindeki düşüşte de etkisi vardır. Artık rektörler doğrudan cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Kimler atanmış kimler.
206 üniversitede akademisyenlerin uluslararası yayınlarda çıkan bilimsel makalelerin incelendiği bir araştırmada, 71 rektörün yayınlarından hiçbir atıf almadığı, 68 rektörün ise uluslararası hiçbir yayınının olmadığı ortaya çıktı. Kapıkule sınır kapısından öbür tarafta okuyanı yok.
Bu rektörler, bilimsel aşamalarda bir şeyler yapmışlardır mutlaka. Ancak insanın İngilizce özetini bile okuyup, güzel çalışma yapmış diye bir Allah’ın kulu çıkmaz mı? Yapmazsan çıkmaz elbette değil mi?