.
Arılar hemen bütün çiçekli bitkilerden polen toplamaya çalışmaktadır. Bitki türüne bağlı olarak polenin kalitesi önemli derecede değişmektedir. Polen kalitesi ile ilgili fazla çalışma olmamakla birlikte besleme değerlerine yönelik az sayıda çalışma bulunmaktadır.
Bir araştırmada, 25 saf polenin besin değerleri incelenmiş, polenler arasında besleme performans yönünden önemli farklılıklar bulunmuştur. Çalışmada, ilk 10 gün boyunca arı başına ortalama 16.5 miligram polen verilmiştir. Su kamışı, arsız zaylan, Meksika haşhaşı gibi bitkilerin arı ömrünü kısalttığı, terpantin çalıları, çöl süpürgesi ve karahindibanın arı ömrünü az da olsa uzattığı, deniz üzümü, Çin çayı, çeti, böğürtlen ve kavak polenlerinin en iyi performansı gösterdiği tespit edilmiştir.
Başka bir çalışmada, susam ve ayçiçeği tarlalarında beslenen arıların ömrünün kısaldığı, bu nedenle diğer polenlerle takviye edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Aynı çalışmada kanola poleninin besleme değerinin yüksek olduğu, başka bir polene ihtiyaç olmadığı gözlenmiştir.
Yapılan çalışmalarda karışık polenle beslenen arıların hem ömrünün uzadığı hem de daha güçlü oldukları tespit edilmiştir.
Bazı arılar için toksik etkiye sahip polenler de bulunmaktadır. Örneğin pamukçuk bitkisi ilkbaharda bol miktarda polen vermekte ve arılar tarafından yoğun bir şekilde ziyaret edilmektedir. Eğer bitki örtüsünde farklı bitki yok ise pamukçuk polenleri arı ömrünü kısaltmaktadır. Ilıman bölgelerde dış mekan bitkisi olarak kullanılan helikonya bitkisinin polenleri yavru ölümlerine neden olmaktadır.
Bal arıları için iyi bir polen yüksek lezzet, kolay sindirilebilirlik, ve yeterli ham protein seviyesine sahip olmalıdır. Bazen soya ve benzeri baklagillerin küspeleriyle yapılan takviyeler arıyı aldatmaktan öteye gitmemektedir.
Bir araştırmada altı günlük arılar, arı ekmeği, soya fasulyesi, akasya bakla unu, polen, mısır unu ve şekerle beslenmişler, polen, akasya bakla unu diyetleri ve şekerle beslenen arıların daha uzun ömürlü olduğunu tespit etmişlerdir.
Nüfusu düşük kolonilerle yapılan çalışmalarda ticari olarak hazırlanmış bazı keklerle de çalışmalar yapılmış, yaş polen kullanılan keklerle beslenen arıların kanlarında daha fazla proteine rastlanmış ve arı ömrünün uzamasıyla koloni nüfusunun hızla çoğaldığı gözlenmiştir.
Arıların beslenmesinde kullanılan protein kaynaklarına bağlı olarak koloni nüfusunda da önemli farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Sindirilebilirliği yüksek ve kolay tüketilebilir besin kaynakları yavru aynasını hızla büyütmektedir.
Son zamanlarda, ABD'deki bal arılarını tehdit eden en önemli sorun Koloni Çöküş Bozukluğudur. 2006 yılından bu yana her yıl %30-40 oranında koloni kayıplarına neden olmaktadır. Bu çöküşün nedenleriyle ilgili olarak yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Bu çöküşlerde genellikle kraliçe ile birkaç yüz arı kovan içinde kalmakta ve kapalı gözlü yavrular çürümektedir. Yavru çürüklüğü olarak da tanımlanmaya çalışılmakta, ancak net bir hastalık teşhisi konamamaktadır. Birçok bilim adamı, bu çöküşün, böcek ilacı, parazit, beslenme stresi ve uzun mesafeli taşıma kaynaklı gibi faktörlerin ortak etkisinden kaynaklanabileceğine inanmaktadır.
Kötü beslenmenin bal arısı sağlığını etkilemede önemli bir rol oynayabileceğini gösteren kanıtlar bulunmaktadır. İyi beslenen bal arılarının, Nosema hastalığına daha dayanıklı olduğu kanıtlanmıştır. Yaşam alanlarındaki daralmaya bağlı olarak ortaya çıkan beslenme stresi koloni çöküş bozukluğunu artırmaktadır. Erken ilkbaharda yaşanan çöküşler, daha çok polen kalitesine dayanmaktadır. Bu nedenle, arı durakları önem taşımaktadır.