.
Daha önce, yıllar önce bu köşede paylaşmıştık. ÖSYM’nin yaptığı sınavlarda garip işlerin olduğunu, soru sızdırıldığını, kopya vakalarının arttığını tartışmıştık. Bir defasında ÖSYM’nin yaptığı KPSS sınavında 3500 öğretmenin doğrularıyla yanlışlarının aynı olduğunu, kesinlikle cevap anahtarının servis edildiğini izah etmiştik. Zamanın hükümeti, şimdiki iktidar da ÖSYM başkanına sahip çıkmıştı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, eski ÖSYM Başkanı Ali Demir hakkında FETÖ üyeliği ve zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma suçlarından 18 yıl 6 ay hapis istemiyle iddianame düzenleyerek dava açtı. Kaç sene sonra? Tam 10 sene sonra. Terör ve Örgütlü Suçları Soruşturma Bürosu savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, ÖSYM tarafından 2010-2015 yıllarında düzenlenen tüm sınavlarda soruların sızdırılmasına ilişkin bilirkişi raporuna yer verildi.
Raporda, söz konusu dönemde ÖSYM tarafından düzenlenen sınav sorularının matbaaya gönderilmek üzere kriptolu belleğe yüklendiği sırada ÖSYM’nin bilgisayarlarında arka plana kaydedildiği ve buradan cemaate servis edildiği belirtildi.
Bilgisayarların arka planına yüklenen sorular, ÖSYM’nin görevli memurları vasıtasıyla fetönün imamına götürülmüş. Ardından örgüt imamı tarafından örgüt üyelerine özellikle dershanelerde üniversite hazırlık kursuna giden cemaat mensuplarına dağıtılıvermiş. KPSS ve benzeri sınavlarda da aynı uygulamalar yapılınca, ÖSYM’nin yaptığı bütün sınavlarda fetocular ipi önde göğüsleyivermiş.
Örgüt mensupları soruşturmaların başlatılmasıyla ÖSYM'deki bilgisayarlara geri dönülemeyecek şekilde 35 kez format atmışlar. Buna rağmen bilgisayarlarda soru aşırma programlarının kalıntıları bulununca iş ortaya çıkmış.
Çalışanlardan birinin ifadesi aynen şöyle: Ben bu tür işlemleri bildiğim halde korkumdan ses çıkaramıyordum. Hangi sınavların soruları bu yöntemle çalındı bilmiyorum ancak tüm sınavlarda çalındığını tahmin ediyorum.
İddianamede Ali Demir'in, 2012 KPSS'ye giren bir kişide cevap anahtarı yakalayan öğretmen S.Ö'yü evinde ziyaret ederek, kopya olayını örtbas etmeye çalıştığına da yer verildi.
O zamanlar 3500 öğretmenin doğrularıyla yanlışları aynı çıkmıştı. Memleketi yönetenler istatistikte böyle bir ihtimal olduğunu söylemişlerdi. ÖSYM’nin başında duran hırsıza sahip çıkmışlardı.
Elbette bu hırsızlık farklı bir hırsızlık. On binlerce örgüt mensubu, tıp fakültelerine, hukuku fakültelerine, diğer bir deyişle örgütün istediği üniversitelere yerleştirildi. KPSS sınavlarında da aynısı yapıldı. ÖSYM’nin yaptığı, askeri okul, uzmanlık, yabancı dil, lisansüstü eğitim başta olmak üzere 20’den fazla sınavda soruları çaldılar ve örgüt mensuplarına servis ettiler.
Hak ettiği halde üniversiteye veya kamu kurumlarına giremeyen gençlerin istikbalini çalan bu hırsızların 18 yılla cezalandırılması ceza değildir. Hak etmediği halde üniversitelere giren, kamu kurumlarına yerleşenler ne olacak? Örgüt mensubu olmadıkları için istikballeri yenen gençlerin hakkı ne olacak?
Telafisi imkânsız değil mi? İktidar aldatıldık dedi geçti. Bu gençlerin hakkını on sene önceye gidip vermenin imkânı yok. Kamu kurumlarına dolanların bir kısmı temizlense de adaletin yerine getirildiğini hiç kimse söyleyemez.