.

Kıbrıs’ın başında bulunan ve Cumhurbaşkanı sıfatını kullanan Mustafa Akıncı, garip demeçler veriyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu Rahmetli Rauf Denktaş ile aynı görüşte olmadıklarını, siyasi rakip olduklarını biliyorduk ama sürekli kemiklerini sızlatacağını bilmiyorduk.
Daha önce Barış Pınarı Harekâtını eleştiren Mustafa Akıncı, skandal ifadeler kullanmıştı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir diyerek, Barış Pınarı Harekâtını desteklemediğini belirterek tüylerimizi diken diken etmişti.
Aynı şekilde sosyal medya hesabından "1974'te biz adına Barış Harekâtı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir" ifadelerini kullanmıştı.
Bu ifadelerle Kıbrıs Barış Harekâtını da eleştirmişti. Bu harekât yapılmamış olsaydı acaba ne olurdu hiç hesap etti mi acaba? Rum çeteler evleri basarken, Türklerin evini barkını yaparken acaba ne yapıyordu? Büyük ihtimalle düğün hazırlıkları vardı ki, yaşanan vahşetlerden haberi olmadı.
Bu açıklamalarından sonra aşırı tepki alınca, yanlış anlaşıldığını söyleyip, diyaloğun daha önemli olduğunu ifade etmeye çalıştı ama evvelki günkü ifadeleri eteğindeki taşların neler olduğunu gösteriverdi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, İngiliz The Guardian gazetesine verdiği röportajda Türkiye'ye ekonomik bağımlılığı azaltma arzusunu dile getirdi. Evet, bu sözleriyle biraz haklı olabilir. Kendi bağımsız ekonomilerini, sürdürülebilir ekonomilerini oluşturmaları önemlidir. Özellikle vatandaşların geçim standartlarının yükseltilmesi, aidiyet duygularının güçlendirilmesi açısından önem taşımaktadır. Ancak Akıncı Bey, Türkiye'ye bağlanma ihtimalini korkunç şeklinde yorumlayıverdi. Yarım asırlık bölünmüşlükten sonra tek işler çözümün federal bir çatı altında yeniden birleşme olduğunu savunan Mustafa Akıncı, bu başarılamazsa, Kuzey Kıbrıs'ın daha fazla bağımlı hale geleceği, 'Ankara tarafından yutulabileceğini' ve de facto Türkiye iline dönüşebileceğini' dile getirdi.
De facto kelimesi epey garip. Bu kavramın en çok kullanıldığı yer evlilikler. Resmi olarak evli olmayan ve aynı evde evli gibi yaşayanlar için kullanılıyor.
İngiliz gazetesinin 'Kırım tarzı ilhak ihtimali' sorusunu 'korkunç' diye yanıtlayan ve 'Türkiye'nin kendi çıkarlarına aykırı' diye değerlendiren Akıncı, kendi vizyonunun tümüyle farklı olduğunu belirtti.
Beyefendi aynı mülakatta Suriye’deki Fransız mandasına bağlı Hatay Devleti’nin 1939’da referandumla Türkiye’ye bağlanmasını kabul eden Cumhurbaşkanı Rahmetli Tayfur Sökmen’i de hedef alarak İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım demez mi?
Son bir yıl içinde hangi telden çalıyor bilinmez ama Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin başına yakışmıyor. Hatay’a kadar uzanan diliyle, Kıbrıslı soydaşlara karşı işlenen insanlık suçlarının önüne geçmek için verilen mücadelede şehit düşen kahramanların kemiklerini sızlatıyor.