.
Arıcıların önemli bir kısmı varroa akarının, yavrular gelişirken kanatlarını yediğini zannediyordu. Oysa bu varroa belası Kanatsız Arı Virüsünü bulaştırıyor. Arı petek gözünden kanatsız çıkıyor.
Kanatsız arı virüsü, varroayla birlikte arı kayıplarının baş aktörüdür. Virüs bulaşmış arılar, petek gözünden kanatsız çıkar. Tarlacı olamaz. Kovan içinde sadece tüketicidir. Kovan içi hizmetleri de yerine getiremez. Kanatsız arı virüsünün en önemli zararlarından biri de bulaştığı arıları yaşlı yapmasıdır. Bulaşık arılar yaşlı arı gibi davranırlar.
Kanatsız arı virüsünün arılar üzerindeki etkilerini araştıran uzmanlar, beynin duyusal ve davranış merkezlerinde yerleşen ve kendini çoğaltan bu virüs arının beyninin arıdan daha yaşlı gibi çalışmasına neden olmaktadır. Virüs, merkezi ve çevresel sinir sistemlerini etkilememekte, diğer beyin hücrelerine yerleşmektedir.
ABD'de giderek artan koloni çöküşleri bütün uzmanların dikkatini çekiyor. On on beş yıldan bu yana koloni çöküşleri %40’ları buluyor. Üniversite ve araştırma enstitülerinde uzmanlar varroa ve kanatsız arı virüsüne karşı bir şeyler geliştirmek için ciddi çaba sarf ediyorlar.
Bu birbirine bağlı iki musallatı yok etmek veya zararlarını azaltmak için faydalı bakteri geliştirmeye çalışıyorlar. Uzmanlar, bazı bakteri ırklarının bal arılarının bağırsaklarında yaşadığını ve biyolojik olarak önemli fonksiyonları olduğunu gözlemledirler. Bu yararlı bakterilerin koloni çöküşüne neden olan etmenlere karşı ilaç ürettiğini tespit ettiler.
Araştırmacılar, bu yararlı bakterilerin çoğaltılabileceğini ve arı beslemede kullanılarak kanatsız arı virüsüyle mücadelede kullanılabileceğini ifade ediyorlar. Bir nevi aşı geliştirilebileceğini söylüyorlar.
Varroa akarları arılarla beslendikçe kanatsız arı virüsünü yayarlar, aynı zamanda arıları zayıflatır ve onları ortamdaki hastalıklara karşı daha savunmasız hale getirirler. Varroayla mücadele, aynı zamanda virüsün yayılmasını da durdurur. Kovan kontrollerinde kanatsız arı görünmeye başladığında, varroa iyice çoğalmış demektir.
Yapılan bir çalışmada, bazı bakterilerin verildiği arılarda hayatta kalma ihtimalinin daha yüksek olduğu, kanatsız arı sayısının azaldığı tespit edilmiştir.
İnsanlardaki gibi, bal arılarının bağırsaklarında mikrobiyom adı verilen bir bakteri ekosistemi bulunmaktadır. Hatta insanda bağırsaklar ikinci beyin olarak tanımlanır. Buradan hareketle bazı probiyotiklerin arı sağlığında ve kanatsız arı virüsüyle mücadelede etkili olabileceği söylenebilir. Virüsün çoğalmasını engelleyecek aşı henüz geliştirilememiş olmakla birlikte bazı bakteri ırklarından iyi sonuç alınması aşı için ilk adım sayılabilir.
Bahar geliyor. Kanatsız arıları görmeden varroayla mücadele çalışmalarını tamamlamakta yarar var. Kanatsız arı hastalığının da kısa zaman içinde çaresi bulunur inşallah. 30 sene önce her ikisinin de bulunmadığı hesap edilirse, bu zararlı ve hastalığa dayanıklı ırklar da vardı mutlaka.