.
Bugünlerde sosyal medyada Demirel daha sık anılır oldu. Özellikle İsmet İnönü ile yaşadıkları nezaket örneği olarak sıklıkla tekrarlanıyor. Memleketin bu tür diyaloglara ihtiyacı olduğu, aslında siyaset dünyasının özlenen hali olduğu dillendiriliyor.
Bir zamanlar yediden yetmiş yediye hemen herkesin tanıdığı, Türkiye’nin en önemli siyasetçisi, Süleyman Demirel’dir.
Zaman değirmeni hemen her şeyi öğüttüğü gibi hafızayı da kazıyıp gidiyor. Buna rağmen kimse akıllanmıyor. Oysa fani olan her şey yaşayan insan hafızasından da kaybolup gidiyor. Bugün yere göğe sığdırılamayanlar, bir nesil sonra, çok uzak değil yirmi sene sonra hatırlanmayacak bile.
Türkiye’nin en önemli siyasetçileri unutulabiliyor. En azından hatıraları kaybolup gidiyor. Okumayan bir millet tarihinde imzası olan geçmişine dair olayları ve kimlikleri bile hatırlamıyor.
Demirel’in, Cumhuriyet tarihinin yarısında, devletin hemen her tarafında imzası vardır. Günümüzde milletin yarısı bakanların, ilindeki vekillerin, valilerin adını bilemezken, sokaktaki yediden yetmiş yediye hemen herkesin Demirel’i tanıması, milletin beyninde yer etmesi ne kadar canlı bir hayatın içinde yer aldığı, herkese dokunduğunu göstermektedir.
Yine de hayat tecrübelerini bilmek, en azından mevcut gelişmeleri algılayabilmek açısından önem taşımaktadır. Demirel, Türkiye'nin en genç genel müdürüdür. Başbakanlık koltuğunda oturma süresi her ne kadar İsmet İnönü ve Tayyip Erdoğan’dan kısa ise de gidip gelmeler dikkate alınırsa az değildir. Süleyman Demirel, 31 yaşında Türkiye’nin en güçlü kurumu, Devlet Su İşlerine genel müdür, 40 yaşında Adalet Partisine genel başkan, 41 yaşında da başbakan olmuştur. Üstelik idamların yaşandığı, milletin sindirildiği bir dönemde darbecilere karşı siyasi bir zafer kazanmıştır. Türkiye'nin çok partili hayata geçtiği 1946'dan sonraki dönemde, kurduğu 7 hükümetle en çok hükümet kuran siyasetçisidir.
Eğitimi, çok okumuşluğu, hafızası konusunda olağanüstü bir yapısı vardır. 3 milyondan fazla insanı ismen ve şahsen hafızasında tuttuğu hemen herkes tarafından bilinir.
Korona ile mücadelede dahi, iktidar sahipleri muhalefete sokak ağzıyla garip ifadeler kullanırken, Demirel ile İnönü’nün bugünlerde sıklıkla hatırlanan bir anısını paylaşmakta yarar var.
Demirel'in ilk başbakanlık dönemidir. Anıtkabir'e ziyaret programı vardır. Demirel protokol gereği önde yürümektedir. Ancak bu durumdan rahatsızdır. Adımlarını yavaşlatarak İsmet İnönü’nün yanına yaklaşmasını ister. Hem büyüğü hem de İstiklal Savaşı gazisi, Ordu Komutanıdır. Bunu fark eden İsmet Paşa hızlıca Demirel'e yaklaşır ve ‘Yürü, yürü, rahat ol, Sen Başbakansın. Protokol kimsenin değerini düşürmez.’ der. Siyaset ve zarafet iç içe yaşanmıştır hep.
Eğitim ve kültür erdemi, erdemli olmayı geliştirir. Cehalet ise insanları bölük pörçük eder. Oysa nüfus kağıdı olan herkes bu memleketin sahibidir değil mi?