.
Büyükşehirlerde ve Zonguldak’ta Cuma günü gece yarısından Pazar günü gece yarısına kadar sokağa çıkma yasağı ilen edildi.
Her işte olduğu gibi ortalık karıştı. Daha önce de yaşlıların sokağa çıkması yasaklandı. Emekli maaşları ve salgın paraları hesaplarına yatırıldı. Ortalık ana baba gününe döndü. Bulaşmayan kimse kalmadı. Cuma günü gece yarısı ilan edilen sokağa çıkma yasağında da vatandaş iki saat içinde marketlere yığıldı. Bulaşmayacak hastalık bile bulaşmış oldu.
Her iki uygulama da pes dedirtti. Bir şeyler kesinlikle yanlış yapılıyor.
Neyse geçmiş zamanlarda da ilginç yasaklar var. Hazır yasak yaşamışken, geçmişteki yasakları da hatırlamak fena olmaz.
İkinci Selim zamanında Eyüp'teki kaymakçı dükkânları, kadınların erkeklerle buluşmalarına vesile olmaktadır. En azından birbirlerini uzaktan da olsa görürler. İmamlar bu durumu kıyametin yaklaşıyor ve din elden gidiyor şeklinde yorumlayınca 1573 yılında kadınların kaymakçı dükkânlarına girişleri yasaklanmıştır.
IV. Murat döneminde fenersiz dışarı çıkma yasağı getirilmiştir. Zaman zaman kıyafet değiştirerek yatsıdan sonra sokakları gezen IV. Murad, dışarıda fenersiz gezenlerle karşılaştığında ceza olarak onları öldürmüştür.
IV. Murad dönemi yasaklarla anılır hep. Bu dönemde tütün de yasaklanmış, tütün içenler ölümle cezalandırılmıştır. Zamanın şeyhülislamı da tütün içenlerin katli vaciptir fetvası vermiştir.
17. yüzyılda Osmanlı Padişahı İbrahim tarafından İstanbul'da halkın araba ile dolaşması yasaklamıştır. At arabacıları ilginç cezalar yemiştir.
1666 yılında Mevlevilerin yaptığı sema ve Halveti dervişlerinin "tahta tepmek" olarak adlandırılan ayinleri IV. Mehmed tarafından yasaklanmıştır. Yine aynı padişah tarafından bir yıl sonra kabir ziyaretleri de yasaklanmıştır.
Özellikle yaz aylarında mesire yerlerine (gezinti yerlerini) açık sayılan giysilerle giden kadınlar Osmanlı'da tepki çekmiştir. 1750'lerin başında bir ferman yazılarak kadınlara yasak getirilmiştir.
2 Nisan 1892 tarihinde belden bağlanmış siyah çarşaf giyen Müslüman kadınların matem tutan Hristiyanlara benzedikleri ve güvenlik bakımından sorun yaratacağı gerekçesiyle II. Abdülhamid kadınların çarşaf giymesini yasaklamıştır.
İnsanımız garip cahiliye devirlerini yaşamış bu topraklarda, az düşünenlerin, muhakemesi zayıf insanların idaresinde oradan oraya savruluyor.
Hijyen öğretilse ve insanların elleriyle dokundukları paket, meyve, sebze, deterjan ve benzeri ürünlerin, kapı kollarının, otobüs ve trenlerde dokunulan bütün yüzeylerin hastalığı bulaştırma noktaları olduğu bilinse yeterli.
Memleketi yönetenler de bulaşmanın nasıl gerçekleştiğini bilseler, garip uygulamalarla salgını büyütmeye çalışmazlardı.
Sokağa çıkma yasağında hedef bulaşmayı önlemektir. Hastalık virüsünü taşıyan insanların, hastalığı diğer insanlara bulaştırmasının önüne geçmektir.
Hastalığın yayılması insanın kendi elindedir. Enflasyonla top yekûn mücadele soğanları atıp, dışa ticaret açığına rekor kırdıran siyasi irade, yakında hastalıkla da top yekûn mücadele sloganları atıp herkesin bu hastalıktan nasibini almasını sağlar.