.

Corona Virüs bize neler neler öğretti, saymakla bitmez…
Bizi resmen bunalttı, ama hayata, doğaya ve insanlara bakış açımızı da büyük oranda değiştirdi. Eski fotoğraflara bakıyorum da, birbirimizin içine girdiğimiz kareler, pek bir can ciğer kuzu sarması pozlar, aşırı bir yakınlıklar…
Sağda solda çay içmeler, yemeler, içmeler, gezmeler, ne bir kural var ne bir kaide…
Corona Virüs salgını bitse de artık kimseye pek yanaşmamamız gerektiğini öğrendik. Aşırı bir hijyen  mesaisi içine girdik, ellerimiz yıkana yıkana aşındı, yüzümüz yıkana yıkana aşındı…
Marketlerde her şeyi avuçlamamayı, ekmeği açıktan almamayı, yolda bile yürürken bile kaçmayı öğrendik…
Ama öğrettiği bir güzel şey var ki, yardımlaşmanın önemi…
Yardıma ihtiyacı olana gözlerimizi kapatmıştık, şimdi kalbimizi bile açtık… ‘Komşusu açken, tok yatan bizden değildir’ sözü belki de virüsten sonra ilk kez bu kadar anlam kazandı.
Daha önceden aşina olduğumuz ‘Askıda Ekmek’ uygulamalarını ‘Askıda Gıda’ şeklinde geliştirerek, güncelledik, herkes karınca kararınca elini taşın altına koydu…
Bu örneklerden bazıları bence alkışa değer, bazıları ise lanetlenmeye…
İki örnek vereceğim sizlere,  birincisi Sarıyer Dedeman Cami'sinin genç imamı Abdulsamet Çakır’ın iyiliği. İmam cemaatle ibadete kapanan caminin kapısını hayır için açtı. İhtiyacı olan alıyor, imkanı olan getirip ikram ediyor. Caminin ayakkabılık köşesini düzenleyip, hayır köşesi yapmış. Durumu iyi olan götürüp bırakıyor, İhtiyaç sahipleri gidip alıyor...Söylenecek tek cümle var, helal olsun, örnek olması dileğiyle…
Diğer olumsuz örnek ise kan donduran cinsten apartmanın birine yazı asmışlar. Şöyle diyor yazıda, “Apartmanımızda ikamet eden sağlık çalışanları, apartmana girip çıkarken giriş kapıları ve merdiven korkuluklarına temas etmemenizi önemle rica ederiz” Buna da denilecek tek laf var, “Yazıklar olsun”
Takdir sizin…