Bir zamanlar et ve süt sıkıntısı ortaya çıkınca bankalar sıfır faizli, iki sene geri ödemesiz kredilerle hayvancılığa ilginç katkılar sunmuşlardı.
Bir zamanlar et ve süt sıkıntısı ortaya çıkınca bankalar sıfır faizli, iki sene geri ödemesiz kredilerle hayvancılığa ilginç katkılar sunmuşlardı. Avrupa’da damızlık hayvan kalmamıştı. O zamandan bu yana hayvancılık bir türlü düzen tutmuyor. Canlı hayvan ithalatları, et ithalatları, hayvancılığın canına okuyor.
Küçük çiftçilerle bir yere varamayız diyen Avrupa hayranı idareciler, ot ve saman ithalatını da yaşattılar bu memlekete. Hayvanın altına attıkları samanı bize parayla sattılar.
Büyük çaplı işletmelerin sayısı 40.000 adedi geçti. Bu işletmelerin toplam hayvan varlığı 1 milyona doğru gidiyor. Ot, silaj ve saman ticaretinin yoğunlaşması da, bu işletmelerin kaba yeminin çoğunluğunu dışarıdan temin ettiğini göstermektedir. Konya-Karapınar, İzmir Ödemiş, Tire, Bayındır ve Torbalı, Burdur, Çanakkale-Biga, Balıkesir-Gönen, Bandırma ile Kırklareli-Lüleburgaz gibi bölgelerde hayvan sayısı işlenen arazi kapasitesinin birkaç kat üzerine çıkmıştır. Diğer bir deyişle mevcut hayvan sayısı kaba yem üretimi bazında işlenen arazinin taşıma kapasitesini aşmıştır.
Yıllar önce balyasını bağlatana bedava verilen saman geçtiğimiz yaz tarlada 8.5 TL’den satıldı. Kışın bu fiyat iki katını geçti ve saman bitti. Dışarıdan getirmeye çalışıyorlar. Daha hasada iki ay var.
Bugünlerde yonca ve tek yıllık baklagil hasatları yapılıyor. Yoncanın klasik balyası 30 liradan satılıyor. Daha da artacak gibi duruyor. Talep artıyor çünkü. Ot üretimi yetersiz geliyor. Büyükbaş hayvancılık meradan yararlanmıyor artık. Henüz silaj sezonu açılmamış olmakla birlikte, kışlık hububattan yapılan ot silajları tonu 400 liradan fiyat görüyor. Mısır silajı 500 liranın altına düşmemişti zaten.
Bu şartlarda kaba yemini dışarıdan temin eden işletmelerin rantabl bir süt sığırcılığı yapması mümkün değildir. Kaldı ki, birçok bölgede mevcut hayvan varlığının kaba yem gereksinimini işlenen arazilerin tamamı kaba yem üretimine tahsis edilse dahi karşılamak imkânsızdır. Büyük işletmeler, hâlihazırda fahiş sayılabilecek fiyatlarla piyasadan ot, silaj ve saman toplamaya çalışmaktadır. Çünkü fiyatların daha da yükseleceği endişesi yaşanmaktadır.
Bütün hayvan besleme kitaplarında kaba yemin işletme içerisinden üretilmesi gerektiğini, aksi halde ekonomik bir üretim gerçekleştirilemeyeceğini yazar. Meradan yararlanma imkânlarını değerlendiremeyen orta ve büyük ölçekli işletmelerin ot ve silaj üretim sistemlerini oluşturmaları gerekiyor. Sözleşmeli üretim modelleriyle veya kiraladıkları arazilerde kendilerinin üretmesinden başka çare kalmıyor. Daha mı ucuza gelir? Kaba yeme olan talep yükseldikçe daha ucuza gelir. Ne zamanki talebi aşan arz oluşur, o zaman fiyatlar düşer.
Halen uygulanan hayvancılık politikaları, enflasyonu düşürmek için gerçekleştirilen ithalatlar, indirilen gümrük vergileri ve fonlar, kaba yeme olan talebi daha da artıracak gibi görünüyor.
Talep artar, üretim yetmezse fiyatlar yükselir. Ekonomi kuralıdır.