Öteden beri ilk ve orta dereceli okullarda eğitim sisteminin sürekli değiştirilmesi okuduğunu anlamayan bir neslin gelişmesine neden oluyordu.

Öteden beri ilk ve orta dereceli okullarda eğitim sisteminin sürekli değiştirilmesi okuduğunu anlamayan bir neslin gelişmesine neden oluyordu.
Üniversitelere yapılan müdahaleler de ne yazık ki, dünya üniversiteler ligindeki bir iki üniversitemizi de ligden düşürdü. Hem öyle bir düşürdü ki, yeniden ne zaman çıkarlar belli değil.
Rektör atamalarının değiştirilmesi, sürekli olarak liyakatten uzak atamaların yapılması, üniversitelerde araştırma, eğitim ve yayım etkinliklerini adam akıllı düşürdü.
Bir ülkede bilimin gelişmesiyle teknoloji gelişir. Teknoloji geliştikçe dışa bağımlılık azalır. Göstermelik temeli olmayan icraatlarla insanları kandırmanın bir anlamı yok. Zaten muhakemesi kaybolmaya yüz tutmuş milletin geleceğiyle oynamak doğru değil.
Son yapılan değerlendirmelerde, dünya üniversiteler liginin nasıl yarış içinde olduğu ortaya çıkıyor. Araştırma enstitülerinin nasıl rekabetçi bir ortamda çalıştıklarını gösteriyor.
Çin Bilimler Akademisi 2020 yılının en iyi Bilimler Akademisi seçildi. Bu akademiyi, yine yaptığı araştırmalarla Harvard Üniversitesi izledi.
Dünya üniversiteler liginin 500 üniversitesi açıklandı ve ne yazık ki içinde Türkiye’den bir üniversite bulunmuyor.
Dünya üzerinde üniversitelerin değerlendirilmesinde en temel kıstaslardan biri, üniversitelerin çıkarmış oldukları akademik çalışmalar ve bu çalışmaların niteliğidir.
Nature Dergisinde yayınlanan indekse göre, Pekin’de bulunan Çin Bilimler Akademisi 1.805,22’lik araştırma payıyla zirvede yer aldı. Çin Bilimler Akademisi’nin araştırma anlamında öncülüğünü kimya bölümü yaptı. Onu fizik bilimleri, çevre bilimleri ve yaşam bilimleri takip etti. Listenin ikinci sırasında yer alan Harvard Üniversitesi ise 925,15 araştırma payıyla ikinci sırada yer aldı. Harvard Üniversitesinin araştırmacıları yaşam bilimleri alanında öne çıktı. Yine biyoloji, tıp, veterinerlik, diş hekimliği ve eczacılık gibi dallarda öne çıktılar. Listenin üçüncü sırasında yer alan Max Planck araştırmacıları fizik ve uzay bilimlerinde öne çıktılar.
Araştırma geliştirme alanlarında dünyanın en iyi 10 enstitüsü içinde, 3 adet Çin, 3 adet ABD, 2 adet Almanya, 1 adet Fransa ile 1 adet İngiltere’den enstitü bulunuyor.
Üniversiteler liginde Harvard Üniversitesi açık ara önde gidiyor. Bununla birlikte Çin Üniversitelerinin puan artışları dikkati çekiyor.
İlk 500 üniversiteye Türkiye’den en yakın olan Bilkent Üniversitesinin puanı Harvard Üniversitesinden 68 kat daha düşük. Araştırma alanında toplanan puanlar da aynı 60-70 kat daha gerilerde.
Türkiye’de Bilkent Üniversitesi yanında, İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi de, ne yazık ki puanları düşen üniversiteler arasında yer alıyorlar. Bir avuç İsviçre’den iki üniversitenin ilk 100’e girmesi tesadüf değildir.
Çalışan ve bilgi üreten üniversiteler, ülkelerine önemli hizmetler sunuyorlar. Elbette hemen herkesin kabul ettiği konu, dünyayı bilginin yönettiğidir.
Bilgi üretmeyen toplumlar üretenlerin esiri olurlar. Bu nedenle üniversiteler ve araştırma enstitüleri bir ülkenin geleceğinin temel taşıdır. Takışmak yerine desteklemek ülkenin geleceğine yapılmış yatırımlardır.