Korona salgını nedeniyle garip karantina tedbirleri uygulanıyor.
Korona salgını nedeniyle garip karantina tedbirleri uygulanıyor. Mantıklı olan da var, akıldan uzak olanlar da az değil. Hani insan gerekçe bulamıyor bazı uygulamalara. Haliyle komik gelişmeler de olmuyor değil.
Uzun süredir 65 yaş üstü insanımıza sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Bir tek gerekçesi var. O da yaşlı insanların birden fazla hastalığı olabilir ve korona bulaşırsa hayati risk taşır. Diğer bir deyişle yaşı 65’in üzerinde olan insanların korona virüsünden uzak durması gerekiyor. Peki, bu insanların evinde kalması halinde virüs bulaşmayacak mı? Ataerkil aile yapısında bulaşmama ihtimali çok zayıf.
Yirmi yaş altı gençlerin sokağa çıkma yasağına diyecek hiç bir şey yok. Bu yaştakiler hastalığa tüm yaş guruplarından çok daha dayanaklılar. Neden sokağa çıkmamaları lazım? Cevabı basit. Hastalığı alırlar ve başkalarına bulaştırırlar. Ucuz bir sebep ama yapacak fazla bir şey yok. Sokağa çıkma yasağı, gençleri adeta bunalttı.
Alışveriş merkezleri birer ikişer açılmaya başladı. Sosyal mesafe kuralına uymak ve maske takmak şartıyla alışveriş merkezlerine akın ediverdi millet. Sosyal mesafe mi? Sıcakkanlı insanımız mesafe falan tanımaz.
Camiler hala ibadete kapalı. İmamlar güzel tatil yapıyorlar. Ezan da merkezi okunduğu için rahatlarına diyecek yok maşallah. Elbette camileri bulaşma ortamı olarak görmek hata değil. Fakat alışveriş merkezlerinde insanların dokunma ve bulaştırma alanları camilerden yüz kat daha fazla.
Korona salgınıyla başa çıkabilmek için okulların tatil edilmesi çok doğru bir karardı. Ancak karar bir defa alınmalıydı. Aynı zamanda net olmalıydı. Telafi edilecekti, yazın devam edilecekti gibi söylemler gençlerin eğitim programını alt üst etti. İnternetten eğitim, artık geleceğin eğitimi gibi görünüyor. Dolayısıyla daha da geliştirmekte yarar var. Çocukların sınav programlarıyla oynamaya gerek yoktu.
Ramazan Bayramı süresince arife günü de dahil olmak üzere, tüm yurtta sokağa çıkma yasağının uygulanması son derece garipti. Normal günlerde sokağa çıkabilen, hatta alışveriş merkezlerine gidebilen vatandaş, bayramda evine kapatıldı. Yaklaşık 50 bin civarında vatandaşımız yasağı deldi ve ceza ödedi.
Sokağa çıkma yasakları aile içi şiddeti adeta tırmandırdı. İnsanlar evde hapis olunca stres arttı ve birbirlerine sardılar. Yasaklılara günün belli saatlerinde kendi sokağında volta atmasına izin verilebilirdi.
Karantinanın en ilginç uygulaması ise, tüm yurtta sokağa çıkma yasağı ilan edip, otoyol ve köprü geçişlerini ücretsiz yapmaktı. Elbette devletin yaptığı köprü ve otoyollar ücretsizdi. Bu manada ilgilileri tebrik etmek lazım. Köprüden kim geçer acaba herkes evinde dururken.
Köprü ve otoyol demişken, yap, işlet, devret yöntemiyle yapılan bu araçlardan yararlanmanın ne kadar pahalı olduğunu hatırlamakta fayda var. İstanbul-İzmir arası otomobil için 400 liraya dayandı. Çok pahalı. Vatandaş kullanmıyor. Yakıt tasarrufu sağlamıyor. Ancak devlet garanti ettiği araç sayısı kadar kira ödemeye devam ediyor. Kimse geçmese de ödeyecek. Peki ucuzlatsa da herkes geçse, bu köprü ve otoyolların devlete olan yükü azalsa daha iyi değil mi? Kirayı kim alıyor acaba?