İyi tarafından bakılırsa dünyanın yarısı temiz görünüyor. Ancak yarısı da kirlenmiş durumda. Yapılan bir araştırmaya göre, karaların yarısına yakını insan etkisinden uzak duruyor.


İyi tarafından bakılırsa dünyanın yarısı temiz görünüyor. Ancak yarısı da kirlenmiş durumda. Yapılan bir araştırmaya göre, karaların yarısına yakını insan etkisinden uzak duruyor. Dünya çevre günü vesilesiyle yayınlanan çalışmaya göre, dünya topraklarının en fazla etkilenen alanları, şehirler, tarımsal alanlar ve mayınlı bölgeler.
Çevre temizliği temelinde sevinilecek en önemli konu ise, insanoğlu elini çabuk tutarsa kirliliğin önüne geçebilme şansı bulunuyor.
Anılan araştırmaya göre, dünyanın kara yüzeyinin yaklaşık %15'i ve okyanusların %10'u bir şekilde korunmaktadır. Bununla birlikte, 2030'a kadar toprak ve suyun %30'u ve 2050'ye kadar %50'si kararlı bir şekilde korunmaya ihtiyaç göstermektedir.
Dünyadaki bozulmamış doğal topraklar, hava ve suyu arıtmaya, besinleri geri dönüştürmeye, toprak verimliliğini ve mineral tutulmasını artırmaya, bitkileri tozlaştırmada etkili arı ve böceklerin korunmasına ve atık ürünleri parçalamaya yardımcı olabilecek potansiyele sahiptir. Bu hayati öneme sahip ekosistem hizmetlerinin insan ekonomisine katkısı 1 trilyon dolar olarak tahmin edilmektedir.
Dünyayı sarsan coronavirüs salgını, hayvan ve insan faaliyetlerini birbirinden ayırmak için doğal toprakların korunmasının önemini daha belirgin hale getirmiştir. Önde gelen bilimsel kanıtlar, COVID-19 hastalığına neden olan virüsün hayvanlardan insanlara sıçrayan bir virüs olduğunu gösteriyor. Ebola, kuş gribi ve SARS, hayvanlardan insanlara geçen salgın hastalıklardır.
Bilim insanlarına göre, COVID-19 gibi hastalıklara karşı alınacak tedbirlerin başında, yaban hayatı ticaretini ve satışını durdurmak, vahşi alanlara insan müdahalesini en aza indirmek gelmektedir. Bölgesel ve ulusal arazi kullanım planlamalarının yapılması insan yayılmasının durdurulmasının önüne geçilmesi salgın hastalıklara karşı alınacak tedbirler arasında yer almaktadır.
Doğal ekosistemlerin korunması ve biyolojik çeşitliliği sürdürmede Kuzey Asya ve Kuzey Amerika'da geniş orman alanları ve tundralar, Afrika'daki Sahra çölü ile Avustralya’daki büyük çöller düşük etkilere sahip görünüyor. Bu alanlar aynı zamanda tarımsal üretime uygun olmayan alanlardır.
Toprak kullanımının yoğun olduğu bölgeler daha çok ılıman coğrafyalarda bulunuyor. Dünya'nın neredeyse yarısı hala büyük ölçekli yoğun kullanımın bulunmadığı bölgelerde kalıyor.
İnsan etkisinin düşük olduğu alanlar insanları, hayvancılıkta veya sürdürülebilir kaynak yönetiminde çok fazla zorlamıyor. Bu alanlarda sentetik kimyasallardan uzak üretim sistemlerini geliştirmek, koruyucu tedbirlerle üretim yapmak, dünya ekosistemini korumak açısından önem arz ediyor.
Yoğun tarım yapılan nüfusun yoğun olduğu bölgelerde biyolojik çeşitlilik sürekli azalıyor. Ekosistemin korunması temelinde ciddi sorunlar yaşanıyor. Böcek türlerinin yarıya yakını kaybolmuş görünüyor. Tamiri oldukça zor. İklim değişimlerinin önüne geçilmesi için alınan tedbirler yeterli görünmüyor. Sentetik kimyasallara getirilen kısıtlamalar istenen faydayı sağlamıyor.
Dünyanın akciğerleri olarak kabul edilen yağmur ormanlarının korunması gibi, insandan uzak karasal ekosistemlerin korunması da bozulan sistemlerin gelecekte tamiri için zorunlu görünüyor. Yoksa batık büyümeye devam edecek.