Yaraların iyileştirilmesinde insanoğlu var olduğundan bu yana binlerce yöntem ve madde kullanmıştır.
Yaraların iyileştirilmesinde insanoğlu var olduğundan bu yana binlerce yöntem ve madde kullanmıştır. Halen eski-yeni yüzlerce madde kullanılmaktadır.
Eski insanlar açık yaralara garip şeyler koymuşlardır. Hayvan dışkısı, küflü ekmek, propolis gibi maddeleri sıklıkla kullanmışlardır. Ancak modern bilim, balın, enfeksiyonlara neden olan güçlü bir bakteri katili olduğunu ortaya koymuştur. Bilim adamları artan antibiyotik direnci krizine karşı yarışırken, bazıları balın binlerce yıl sonra modern tıbba geri döndüğünü iddia etmektedirler.
Sydney Üniversitesi'nden bir mikrobiyoloğa göre, balı antibakteriyel olarak değerlendiren bilim, yaklaşık 15 yıl önce önemli mesafeler kazanmıştır. Araştırmacılar balın türüne bağlı olarak balı birinci sınıf bir bakteri öldüren birçok mekanizma keşfettiler.
Bugün, dünya çapında üretilen 300'den fazla farklı bal çeşidi elde edilmektedir. Bal, arıların nektarı topladıkları çiçeklere göre farklılık göstermektedir. Nektar arıların midesine ulaştığında, uzun süre midede kalmaz; yeniden düzenlenir ve petek gözlerine doldurulur.
Balın olgunlaştırılması esnasında ortaya çıkan hidrojen peroksit, bakterileri öldüren en önemli elementtir.
Arıların salgıları, glikoz oksidaz içerir ve suya maruz kaldığında baldaki glikozu parçalar ve yaygın olarak kullanılan bir antibakteriyel madde olan hidrojen peroksit oluşturur.
Hidrojen peroksit, bal türlerine göre farklı miktarlarda bulunmaktadır. Yeni Zelanda’da yaygın olarak yetişen ve arıların çok ziyaret ettiği manuka bitkisinden elde edilen balların anti milkrobiyal özellikleri farklı bileşiklerden ileri gelmektedir. Bu madde hidrojen peroksitten daha güçlüdür. Manuka balının antibakteriyel özellikleri, manuka çiçeklerindeki dihidroksiaseton adı verilen özel bir kimyasaldan kaynaklanmaktadır.
Manuka balında bulunan bu madde, istenmeyen bakterilere saldıran bir şeker olan metilglikoksal haline gelmektedir.
Tıpkı eski insanların bal kullanma şekli gibi, bilim adamları öncelikle yaraları tedavi etmek için bal kullanmaya odaklanmışlardır.
Balın karmaşık yaraların iyileşmesine izin verdiğini gösteren birçok bilimsel kanıt bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda çoğu bal çeşitlerinin yaraların iyileşmesinde yararlı olduğu ortaya konmuştur.
Yaraların tedavisinde, yaranın mikrop kapmaması ve iyileşmesi için kullanılan sentetik antibiyotiklerin iyileşmeyi yavaşlattığına dair kanaatler gün geçtikçe artıyor. Mikrobik etmenlerin dirençli ırklarıyla yaralarda iltihabı artırmalarına dair bulgular son zamanlarda uzmanları kaygılandırmaktadır.
Yaraların iyileştirilmesinde bal kullanımı ümit var sonuçlar vermektedir. Tarihte savaşta yaralanan askerlerin yaraları ağırlıklı olarak bitkilerden elde edilen özütlerle veya çoğunlukla balla iyileştirilmiştir.
Bilim insanları ballı yara bezi kullanımıyla ilgili çalışmalarını yoğunlaştırmaktadırlar. Bal, yarada iltihabi aktiviteye neden olan bakterileri öldürmekte, diğer yandan hücre bölünmesini destekleyerek yaranın daha çabuk iyileşmesini sağlamaktadır.
Antimikrobiyal yeteneklerin taze balda daha yüksek olduğuna dair bilgiler de oldukça yaygındır.