Ilgardere’de başlayan ve yaklaşık 5000 dekar alanı yok eden yangın, bütün milletin ciğerlerini dağladı.
Ilgardere’de başlayan ve yaklaşık 5000 dekar alanı yok eden yangın, bütün milletin ciğerlerini dağladı. 1993 yılında meydana gelen yangın çok daha geniş alanda etkili olmuştu.
Akdeniz iklimine sahip coğrafyalarda orman yangınları sıklıkla çıkıyor. Gerek tarım alanlarında, gerekse ormanlık alanlarda meydana gelen yangınlar can ve mal kaybına da neden olabiliyor. Yüzlerce yılda oluşmuş canlı sistemleri adeta ortadan kaldırıyor.
İnsanlar yangını söndürür iken genellikle yayılmasın, insana zarar vermesin diye hareket eder. Oysa ormanlık alanlarda, çok zengin canlı yaşam alanları bulunmaktadır. Bunu insanoğlu geçen sene meydana gelen Avusturalya’daki yangınlarda fark etmişti. Tamiri mümkün olmayan yaşam ortamları ve buna bağlı hayatlar yok olmuştu.
Gelibolu yarımadasında geçtiğimiz Pazartesi günü meydana gelen yangında, ayakta kömür olmuş yaban hayvanları, ağacın dalında kömür olmuş kuşlar, yürekleri bir kere daha dağladı. Yaban hayvanlarının yangına karşı hiçbir zaman tedbirleri olmamıştır. Bundan sonra da olmayacaktır. Mevcut yaşam şartları içerisinde kendini sürdürmeye çalışan bu yaban hayatı, insan müdahalesi olmadığı sürece, zengin, dinamik ve dengeli bir karaktere sahiptir.
En üst bitki örtüsünün oluştuğu ekosistemlerde yangın çok yaygın bir felaket değildir. Çünkü yangının sıklıkla çıktığı savan gibi büyük yaşam kuşaklarında bitki örtüsü buna göre şekillenmektedir. Genellikle yüksek boylu otsu türlerin oluşturduğu savan ekosistemlerinde yangın daha çok yarar sağlar. Kurumuş otları temizler ve ardından başlayan muson yağmurları, sistemi yeniden canlandırır.
Sibirya ormanları iğne yapraklılardan oluşan dünyanın en büyük yaşam kuşaklarından biridir ve yangın neredeyse hiç görülmez. Uzun süren kuraklıklarda nadiren çıkan yangınlar çok büyük felaketlere neden olmaz.
Akdeniz iklim kuşağının doğal bitki örtüsü makidir. Toprağın verimli olduğu alanlarda 5 metreye kadar boylanan çalılar, zayıf olduğu alanlarda da kekik, adaçayı, apdestbozan, püren, pamukçuk gibi bodur bitkilerden oluşan bitki örtüsü gelişir. Her iki gurup içerisinde yüzlerce bitki türü yer alır.
Maki bitki örtüsü içerisinde yer alan bitki türlerinin hemen tamamı yangına dayanıklıdır. Yoksa yüzlerce yıldır bu coğrafyada nesillerini sürdüremezlerdi. Hemen tamamı yangından sonra yeniden sürme ve gelişme yeteneğine sahiptir.
Uzun yaz kuraklıklarının hüküm sürdüğü Akdeniz iklim kuşağında yangın çıkma ihtimali oldukça yüksektir. Dolayısıyla doğal bitki örtüsündeki türler yangına dayanıklı türlerden oluşmaktadır. Dağ çileği ve meşe türlerine mazot sıksanız yanmazlar. Ancak bu türleri kaldırıp, çam dikerseniz, yangın ve felaket eninde sonunda kapınızı çalar.
İnsan ihmallerinin önüne geçmek zordur. Arabadan atılan yanan sigaralardan tutun da, söndürülmeden bırakılan piknik ateşlerine kadar yüzlerce yangın unsuruyla mücadele etmek yerine, bitki örtüsünü kendi doğal haliyle korumak çok daha verimli olandır.
Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü alanlarda kültür ormanı oluşturma çalışmaları, yangına davetiye çıkarmaktan başka işe yaramaz. Ege ve Akdeniz bölgelerinde her yaz çıkan yangınlar ve felaketler, kültür ormanı olmayacağını, bitki örtüsünü kendi doğal haliyle korumanın daha iyi olduğunu ispatlamıştır. Bu nedenle, dikim yapmak yerine mevcut çeşitliliği korumaktan başka çare yoktur.