İki gün sonra terörist kalkışmanın dördüncü yılını doldurmuş olacağız.
İki gün sonra terörist kalkışmanın dördüncü yılını doldurmuş olacağız. Neredeyse ipten dönmüştük. Ne olduğunu anlayamadığımız gelişmeler içinde, askeri birlikler kendi içinde darbeye benzer bir kalkışmayı önlemeyi başarmıştı. Ancak çok sayıda sivil ve asker hayatını kaybetmişti. Allah onlardan razı olsun. Nur içinde yatsınlar.
Askerlerin emir komuta zinciri içerisinde algı yaratmak suretiyle başarmayı hesapladığı yönetimi ele geçirme çabaları, Cumhurbaşkanının geç de olsa sokağa çıkın, önüne geçin şeklindeki vatandaşa cesaret veren açıklamaları ile vatandaşımızın sağduyulu hareketleriyle boşa çıkmıştı.
Bu sene korona salgını nedeniyle 15 Temmuzu anma etkinlikleri tedbirli gerçekleştirilecek. Bazı gelişmeler ört bas edilmeye çalışılsa da, 15 Temmuza geliş ve bu gelişin siyasi aktörleri hala faaliyetlerine devam ediyor. Bu meyanda biraz empati-duygudaşlık yapmakta yarar var. Eğer yapamazsak hala memleketi bazı tehlikelerin beklediğini göremeyiz. Yanılmışız aldanmışız ifadelerinde bulunup da siyasete devam edenlere dikkat etmek gerekiyor. Yine farklı bir yapı tarafından da devletin ele geçirilebileceğini hiçbir zaman unutmamakta yarar görünüyor.
Devleti ele geçirme çabaları içinde olan malum terör örgütü aslında uzun süredir devleti adeta idare ediyordu. Hemen bütün kurumları ele geçirmişti. Özellikle üniversite sınavlarında, askeri sınavlarda, memurluk sınavlarında soru aşırmalar ve kopya vakaları ayyuka çıkmıştı ve çok fazla bir işlem yapılmıyordu. Devlet kadrolarına girmek ve devletin kadrolarında yükselmek için adeta bu terörist yapıdan icazet almak gerekiyordu.
Üniversite rektörlerinin atanmalarını unutmayalım. Bugün tutuklu bulunan çok sayıda rektörün nasıl ve ne şekilde atandığı daha dün gibi biliniyor. Şimdi bu zatla herhangi bir şekilde görüşmem olmamıştır açıklamaları insanı tatmin etmemektedir. Neredeyse tek taraflı atamaları gerçekleştiren eski YÖK’ü ve Cumhurbaşkanımızı etki altında bırakan yapılara hala dokunulmamıştır.
Ergenekon ve Balyoz operasyonları 15 Temmuzun temelini atmıştır. Yüzlerce subay ordudan uzaklaştırılmış, hatta vatan hainliğiyle suçlanmıştır. Hatta bu operasyonlarda siyasi iktidar taraf tutmuştur. Kozmik odaya girilmesinin baş aktörü, siyasi faaliyetlerine devam etmektedir.
Yüzlerce yurt, okul binası ve dershanelere arsa tahsisi için yarış yapan belediye başkanları hala görevlerine devam etmektedir.
Bakanlıklarda üst düzey görevlendirmelerde neler olduğu daha gün gibi ortadadır. Bütün kadroları malum terör örgütüne tahsis eden bakanlar, eski bakanlar siyasi iktidarın içinde faaliyetlerine devam etmektedirler. Önemli bir tasfiye yapılmamıştır.
İş dünyası da kamu kurumlarından çok farklı değildir. Ana unsurlar bertaraf edilmeye çalışılmış, ancak birçoğu siyasi gücün maharetiyle aklanmıştır.
Muhalefetin siyasi ayağına da dokunulsun şeklindeki adalet arayışları boşuna değildir. Malum terör örgütünün bankasından kredi çeken veya para yatıran memurlar kamu görevinden olurken, siyasiler paşa paşa faaliyetlerine devam etmektedir. Terör örgütünün siyasi uzantıları veya siyaseten hizmet etmiş mensupları adil bir şekilde ortaya konmalıdır. Muhalefet partilerine çamur atmak yerine, gerçekler bağımsız yargı organları tarafından araştırılmalı ve sorgulanmalıdır.