Araç sayısı artınca günübirlik gezi ve turlar da yoğunlaştı.
Araç sayısı artınca günübirlik gezi ve turlar da yoğunlaştı. Domates biber patlıcan, ekmek peynir zeytin üçlüleri ile çıkıp gidiveren vatandaşlar ne yazık ki, günübirlik alanları çöplüğe çevirmeye devam ediyor.
Mayıs ayından itibaren gezmeyi, kırlara çıkmayı çok seven vatandaşlar, mangal partileri ile sosyal medyayı adeta sallıyorlar.
Yaz başından itibaren de sahillere inen aynı kişiliğe sahip vatandaşlar, sahillerin neşesini artırıyor. Marketlerden yüklediği, soğuk içecekleri, yiyecek öte beri ne varsa doldurup bagaja, iniveriyor sahillere.
Nisan mayıs aylarında orman ve fundalık alanlar, dere ve göl kenarları insandan geçilmiyor. Dumanlar birbirine karışıyor. Çeşme başları neredeyse hiç boş kalmıyor.
İnsanların arkalarını anneleri topladığından mı, yoksa paspallıklarından mı bilinmez ama nereye giderlerse gitsinler bütün bokunu pisliğini arkalarında bırakmayı görev ediniyorlar adeta.
Piknik ve mesire alanlarını mayıs ayında adeta çöp götürüyor. Oturacak yer bulamıyor insanlar. Bankların üzerleri yemek kırıkları, altları çöp poşetleriyle dolup taşıyor.
Son zamanlarda deniz kenarları çöp depone alanlarına dönmeye başladı neredeyse. Güneyden başlayarak kuzeye doğru bütün kıyıları gezseniz temiz yer bulamazsınız. Sadece otel ve motel önleri ile özel kafe ve lokantalara ait kıyılarda biraz temiz kum var, gerisi ne yazık ki çöplük gibi.
İnsanlar ellerindeki çöpleri, neden kullandıkları yere bırakırlar anlamak mümkün değil. Denize girdiler, açlıklarını giderdiler. Yanında getirdikleri soğuk nevaleleri yediler içtiler. Tam burada başlıyor sorun. Hangi düşünceyle bırakıp gittiler sorusuna cevaplar aramak gerekiyor. Çünkü aynı insanlar, tekrar gelip tekrar kirletiyorlar. Yoksa ardını temizleyen insanlar, pisliklerin pisliklerini de topluyorlar. Hatta bankları bile siliyorlar, bizden sonra gelenler bize küfür etmesin diye.
Evet, yiyip içtikten sonra sarhoş mu oluyor acaba bu insanlar da temizlemeleri veya temiz bırakmaları gerektiğini düşünemiyorlar?
Belki de kendilerinden sonra birilerinin daha aynı alanı kullanabileceğini düşünemiyorlardır. Zır cahil dediğimiz tiplerdir. Diplomaları olabilir ama cahil kalmışlardır.
Geldiklerinde daha önce de çöp bırakıldığını görmüşlerdir. Kendileri gibi insanların az olmadığını hesap edip çoğunluk tarafında kalmak istemişlerdir.
Nasıl olsa bir enayi gelir çöplerimizi alır diye düşünmüşlerdir. Eğer böyle düşünmüşlerse, düşünebiliyorlar demektir.
Gıcır gıcır arabalarına kendi yiyip içtiklerinden çıkan çöpleri bindirmek istememişlerdir. Bunu hesap ettilerse de kafaları çalışıyor demektir.
Neticede sahile inip, denize girmeyi ve yanlarında yiyip içecek bir şeyler getirmeyi düşünebilen insanlar, çöplerini bilinçli bir şekilde, göre göre bırakmaktadırlar. Sahilleri çöplüğe çeviren bu insanların bir şekilde yaptıkları çirkinliğin bedelini ödemeleri gerekir. Eğer bedel ödemezlerse sorumsuzlukları ödüllendirilmiş olur.
Sahillerin tamamında çöpleri koyacak çöp tenekesi ve benzeri altyapı olmayabilir. Binlerce kilometre kıyıyı çöp tenekeleriyle donatmak mümkün değildir zaten. Önemli olan insanın temiz olmasıdır. Burnundaki maskeyi bile sahillere atan insanların bir şekilde uyarılması ve cezalandırılasından başka çare yoktur.