2019-2020 sezonu kuzey yarıkürede oldukça kurak geçti.
2019-2020 sezonu kuzey yarıkürede oldukça kurak geçti. Hem kışın ılıman geçmesi hem de yağış yetersizliği, 2019 sonbaharından 2020 yılı ilkbaharına kadar süren kurak kış mevsimi bal üretimini önemli ölçüde düşürdü.
Hemen bütün Avrupa, özellikle Akdeniz havzası kuraklığın sıkıntılarını her alanda yaşıyor. Baraj ve göllerde doluluk oranları tarihin en düşük seviyelerine inerken, çeşmeler kuruyor, kuyuların suyu çekiliyor.
Sonbahar ve kış yağışları bitki örtüsü için anahtar niteliğinde önem arz ediyor. Eğer sonbaharda bitki örtüsü uyanır, kıştan önce biraz gelişir ise ilkbaharda çok daha güçlü gelişiyor, daha fazla çiçek, polen ve nektar üretiyor. Dolayısıyla hem bal arıları hem de doğadaki yaban arıları daha iyi besleniyor ve daha çok çoğalıyor.
Hemen bütün Avrupa’da arıcıların en büyük şikâyeti, oğul azlığı ve koloni nüfuslarındaki yavaş gelişme olarak görünüyor. İlkbaharda iyi bir gelişim gösteremeyen koloniler, bal üretiminde oldukça zayıf kaldı.
Slovakya, Çekya, Polonya, Romanya ve Macaristan tarihlerinin en büyük kurak mevsimini yaşadılar. Bu ülkelerdeki bazı arıcılar, hedefledikleri balın yarısını bile alamadıklarını, dolayısıyla ballarına daha iyi sahip çıkmaları gerektiğini belirtiyorlar.
Türkiye’nin önemli bir kısmı kuraklıktan zarar gördü. Güney Marmara başta olmak üzere, iç Ege ve Orta Anadolu, uzun yıllar ortalamalarına göre çok daha az yağış aldı. Arıcılığın çoğunluğunun bu bölgelerde yapıldığı dikkate alınırsa, Türkiye’nin da bal üretiminde önemli düşüş yaşayacağı kaçınılmaz görünüyor.
Dünya bal ihracatının yarısından fazlasını elinde bulunduran Çin, korona salgını nedeniyle önemli sıkıntılar yaşadı. Her yıl 100 bin tondan fazla bal satan Çin’de arıcıların önemli bir kısmı karantina tedbirleri nedeniyle ilkbahar bakımlarını yapamadılar. Dolayısıyla bal üretimlerinde düşüş bekleniyor.
Bal fiyatları geçen yıllara göre biraz artmış olmakla birlikte, bu yıl daha da artacak gibi görünüyor. Ayçiçeği balının kısa vadeli tenekesi 500 liradan alıcı bulması da fiyatların artacağını gösteriyor.
Gerek koloni sayısının gerekse koloni nüfuslarının arzu edilen seviyelere ulaşmaması, memlekette bal üretiminin 100 bin tonun altında kalacağını gösteriyor. Üretilen balın çoğunluğu yurt içinde tüketiliyor. İhracatla ilgili çok büyük kapılar yok. Bütün pazarları Çin kapatmış durumda. Bununla birlikte, Çin’in bal ihracatında düşüş yeni kapılar açabilir. Dövizin yüksek oluşu bal ihracatını cazip hale getirebilir.
2010 yılından bu yana dünyada bal fiyatları sürekli artıyor. Bu artışın temelinde, küresel ısınma, kuraklık ve koloni nüfuslarındaki çöküşler yatıyor. Kuzey Amerika kıtasında meydana gelen her yıl %40’a varan koloni kayıpları, bal fiyatlarını artırıyor. Halihazırda toptan bal fiyatları, 900 gramlık kavanozda 10 dolar civarında seyrediyor.
Bal fiyatları artacak. Eğer onu da ithal etmezlerse. Yoksa uluslararası borsalarda her üründe olduğu gibi balın da fiyatı düşük.