Devlet yönetmek ciddi bir iştir.

Devlet yönetmek ciddi bir iştir.
Devlet kurumları içinde yoğrulmuş,
Devlet terbiyesi almış kişiler tarafından yönetilmelidir.
.
Nihayetinde bir cumhuriyeti temsil ediyorsunuz.
Ağzınızdan çıkacak her kelime sizi değil, devleti bağlar.
O halde üç kere düşünüp, bir kere konuşmak gerekir.
.
Geçtiğimiz günlerde Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy yaptığı açıklamada, “Yunanistan’ın, Meis Adası’na askeri yığınak yaptığına dair haberlerin basında yer aldığını kaydederek Meis Adası’nın 1947 Paris Barış Anlaşması ile silahsızlandırılmış statüde olduğunu” hatırlattı.
.
“Ne var bunda?” demeyin.
.
Düşünün ki bir koskocaman bir devlet yanıbaşındaki adada gelişen bir olayı gazetelerden öğreniyor.
Bu söyleme göre:
Kendi bilgisi yok.
Öyle mi?
.
Bizim zamanımızda Demirel, Ecevit vardı.
Ne kadar değerli insanlarmış.
Kıymet bilemedik.
.
Onlardan her hangi biri olsaydı şimdilerde bu iktidar yerle bir olmuştu.
Yatıp-kalkıp, Kılıçdaroğlu’na dua etsinler…
.
Şimdi bizim dönemlerden Hüsamettin Cindoruk var.
Allah uzun ömürler versin.
Ağzını bir açıyor, pir açıyor.
.
Günlük olaylarla ilgili bir röportaj vermiş.
Söylediklerinin altına imzasını atmayacak varsa beri gelsin.
.
Bakın ne diyor?
.
“Atina’nın kışkırtma ve tahrikleri ile tırmanma eğilimi gösteren bu krizin fırsata çevrilmesi gerekir…”
.
“Yunanistan Doğu Akdeniz’de kıyıdaş olmamasına rağmen Türkiye ile böyle bir kriz çıkarıp, Meis Adası’na asker gönderecek derecede tırmandırdığına göre bizim de Yunanistan politikalarımızda bazı değişiklikler yapmamız faydalı olacaktır…”
.
“Türkiye, Lozan Antlaşması’nda silahsız statüde kalmaları kaydıyla egemenliği Yunanistan’a verilmiş olan adalardaki silahlanmaya derhal son verilmediği takdirde bu adaların Yunan egemenliğinde kalmasını tanımayacağını, dolayısıyla kendisine verilmesi gerektiğini ortaya koyan bir yeni politikaya yönelmelidir.”
.
“Egemenliği anlaşmalarla Yunanistan’a verilmemiş olan ve dolayısıyla Türkiye’ye ait olması gereken bütün adalar konusunda Atina’nın müzakereden kaçınması halinde kendisinin bu adalara el koyacağını açıklamalıdır.”
.
“Atina, Ege’deki bütün sorunları Türkiye ile doğrudan müzakere etmemekte ısrar edecekse, Türkiye’nin hak ve menfaatlarını korumak amacıyla harekete geçeceği ilan edilmelidir.”
.
“Kıbrıs meselesinde ise Türkiye ile KKTC hemen ortak açıklama yaparak federasyon amaçlı görüşmelere son verildiği ve bundan sonraki çözüm parametresinin sadece iki bağımsız/egemen devlet olduğu ilan edilerek ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adı ‘Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ şeklinde değiştirilmelidir.”
.
“Bölgede inşa edilmesi muhtemel doğalgaz boru hatlarının mutlaka Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerinden geçirilmesine özen gösterilmelidir.”
.
Hani dedik ya “Devlet adamlığı başkadır” diye.
Cindoruk, oturduğu yerden politika üretiyor da bizimkiler hala gazetelerden haber alıyor.
(15 Temmuz’u da enişteden öğrenmiştik zaten.)
.
Hüsamettin Cindoruk diğer konularda da bazı önerilerde bulunuyor.
.
“Mısır ve İsrail’le ilişkiler yeniden düzenlenip, ‘Esad’ı devirme politikasından vazgeçilmelidir…”
.
“Bu yanlış politikada ısrar, ordumuzun başarılı askeri operasyonlarının siyasi sonuca dönüştürülmesine engel olmakta ve bir PKK/PYD devleti kurulmasının önünü açmaktadır.” diye yazdı.
.
Bu söylemler üzerinden bir gün bile geçmemişken:
Terör örgütü YPG/PYD sözde temsilcilerinin Rusya’da anlaşma imzalayıp, Rusya Dışişleri Bakanı ile görüştüğü ortaya çıktı.
.
Dünya liderliği yaparken dost dediklerimiz nedense bizleri arkadan vurmaya devam ediyor.
.
Dedim ya:
Bu ülkeye Cindoruk gibiler lazım…