Arabamız 10 senelik oldu.
Arabamız 10 senelik oldu.
“Bir daha mı geleceğiz dünyaya” diyerek gözümüzü karartıp, “Bir araba alalım” dedik.
Biraz birikmiş var,
Biraz da kredi filan çekeriz…
.
Daha önce de “Alalım” demiştik de, alamamıştık.
.
Gittik otomobil satıcılarına.
.
Baktık ayaküstü fiyatlara.
Aaa!
250’den aşağıya araba yok.
.
“Ne oldu kardeş, nedir bu fiyatlar?”
“Beyefendi, sizin dolardan haberiniz yok galiba?” dedi satıcı çocuk...
“Ne olmuş dolara?”
“Uçtu, uçtu…”
“İyi de bana ne dolardan? Ekonomi bakanımız dedi. Bize ne?”
“Ama yabancılar bakıyor beyefendi, fiyatlarını dolara göre ayarlıyorlar…”
.
Araba alamadık, eyvallah.
Dedim “Şu elimdeki bilgisayarı toruna vereyim. Online ders yapıyor. Küçücük tabletine bakmaktan gözleri kanlandı yavrunun. Kendime de bir bilgisayar alırım.”
.
Gittim teknoloji ürünleri satan mağazaya.
Çocuk tanıdık.
Bize şöyle ortalama bir şey ayarlar diye düşündüm.
Daha önce sormuştum:
En babası 2100 lira civarıydı.
.
“Gel ağabey şöyle” diyerek reyona götürdü.
“Aaa! Fiyatlar düştü mü? 800 civarı bir şey bunlar” dedim.
Çocuk yüzüme acıyarak baktı:
“Ağabey yakın gözlüğün yok herhalde. Orada 8700 yazıyor” demesin mi?
Bence demesin.
Ama dedi bir kere.
.
“Oğlum ne olmuş bunlara uçmuşlar…”
“Dolar da uçtu, ondan olmasın sakın” diyerek dalga geçti benimle.
“Evlat ekonomi sorumlusu bakan, doların bizi etkilemeyeceğini söyledi” desem de kandıramadım.
5 kuruş bile düşmedi.
.
“Ucuzlamaz mı bunlar?” diye sorduğumda ise, “Dua et, dolar düşsün” diyerek kapıya kadar uğurladı…
.
“Dolarla mı maaş alıyorsun?” diye soran bakana ben cevap vereyim:
“Keşke alsaydım. Almadığım için sayenizde tavan yapan dolar yüzünden paramız eridi ve hiçbir şey alamıyoruz… Çıkın bakın çarşıya, her şeye zam gelmiş ve siz bizimle dalga geçiyorsunuz…”
***
Yan komşumun oğlu online derse katılıyor.
Sabah 08.30’da başlayan dersleri ortalama 17.00 gibi bitiyor.
.
Bazen balkona çıkıyor soruyorum: “Bitti mi?” diye.
Cevaplıyor: “Hayır, teneffüse çıktık…”
.
Çocukların teneffüs alışkanlıkları değişecek.
Yazık.
.
Ona yaranmak için dedim ki:
“Gel şu caddeye çıkalım top oynayalım.”
“Neden?” diye sordu.
Pişkinlikle cevapladım:
“Teneffüs yapalım diye. Siz okulda olsaydınız şimdi top oynayacaktınız, değil mi?”
Çocuk dudağını bükerek içeri kaçtı.
.
Geçen pazartesi sabahı balkonda kahvaltı ediyorlardı.
“Yemeğini çabuk ye ve aşağıya gel” dedim.
Çocuk şaşırdı ve:
“Neden?” diye sordu haliyle.
“Oğlum bugün pazartesi. Siz okula törenle girmiyor muydunuz?”
“Evet…”
“İşte o sebeple aşağıda İstiklal Marşı okuyalım. Okuldan kopmamış olursun, daha iyi konsantre olursun” dedim.
Çocuk, kahvaltısını yarım bıraktı kaçarcasına gitti.
.
Sonra düşündüm:
“Neden olmasın?”
.
Apartmanlardaki online bağlanan çocuklar pazartesi ve cuma günleri girişte toplanıp “İstiklal Marşı” okusunlar.
Fena mı olur yani?
.
Hatta bir bayrak direği dikilip,
“Bayrak” bile çekilir.
Tüm aileler dışarı çıkıp tören yapar.
.
Bu virüs bize daha neler yaptıracak,
Durun bakalım…