Uzmanlar korona salgınının önüne geçmek için çok yönlü çalışmalarına devam ediyorlar.

Uzmanlar korona salgınının önüne geçmek için çok yönlü çalışmalarına devam ediyorlar. Salgın hemen bütün çalışma alanlarını ilgilendiriyor.
Cambridge Üniversitesi'nden bir ekip, evlerde odaların havalandırılması ve salgının bulaşma ihtimali üzerine işe yarayacak sonuçlar ortaya koyuyor. Evde bir odanın tüm bölümlerinde havayı yeknesak hale getirecek vantilatör sistemi kullanarak evin içindeki kirleticilerin tün noktalara eşit dağıttığını tespit etmişler.
Araştırma, evin içindeki kirleticilerin korona virüsünü bulaştırma ihtimalini azaltmayı hedefliyor.
Araştırmada elde edilen bulgulara göre, virüsün öncelikle öksürüldüğünde, hapşırıldığında konuşulduğunda veya nefes alındığında küçük parçacıklar halinde yayılıyor. Buna ek olarak, şimdiye kadar elde edilen verilere göre, evin içinde dış ortamlara göre daha fazla bulaşma riski taşıyor.
Uzmanlar, kuzey yarımkürede kış yaklaştıkça insanların kapalı mekânlarda ve evlerinde daha fazla zaman geçireceğini, bu nedenle virüsün yayılma hızının artabileceğini, bunun tedbirlerinin alınması gerektiğini belirtiyorlar.
Virüs içeren küçük solunum parçacıkları, solunumla üretilen karbondioksit ile birlikte taşınıyor mekân içindeki hava akışlarıyla birlikte mekân içinde yayılıyor.
Evlerde ve kapalı mekânlarda hava akışıyla hastalık mikroplarının yayılmasını önleme yolları bulunuyor. Hareket eden veya konuşan insanlar, kapıların açılması veya kapanması esnasında hava akışlarını yönlendirmek mümkün görünüyor.
Mekân içinde vantilatör ile oluşturulan hava hareketi veya ısı kaynağından başlayan hava hareketi pencere ve kapı pozisyonları değiştirilerek yönlendirilebiliyor.
Bir odanın altına ve üstüne yerleştirilmiş havalandırma pencereleriyle yukarıda toplanan sıcak hava sürekli dışarıya şutlanabiliyor. İnsanların nefesinden çıkan yüksek karbondioksit içeren sıcak hava mekân içindeki yukarı hava hareketiyle tavana çekiliyor ve tavanda bulunan pencere veya davlumbaz ile dışarı atılabiliyor. Bu meyanda tavanların yüksek olması büyük avantaj oluşturuyor.
Geçen yüzyılın ortalarından beri iklim değişikliği hızlandığından, binalar enerji verimliliği göz önünde bulundurularak inşa ediliyor. Daha konforlu ama havalandırması daha düşük evlerde korona yayılma riski yüksek görünüyor.
Uzmanlar kapalı mekânlarda verilen nefesin ne tarafa doğru gittiğinin mutlaka bilinmesi gerektiğini, pencere ve benzeri hava giriş çıkış açıklıklarının yerlerinin yeniden planlanması gerektiğini belirtiyorlar.
Araştırmacılar, ev içinde ve kapalı alanlarda maske takmanın virüsün yayılmasını önemli derecede azalttığını belirtiyorlar. Hane halkının maske takması durumunda ev içinde bulaşma riski azalıyor. 
Hemen hemen tüm maskelerde üstten ve yanlardan belirli miktarda sızıntı olsa da, nefesle virüslü hava verilmesini düşürüyor. Damlacık çıkışını azaltıyor. Aynı zamanda maskeler ağızdan veya burundan daha büyük damlacık çıkışını önlüyor. Dolayısıyla kapalı alanlarda kirletici yükü düşmüş oluyor.
İnsan ağzından gülme, özellikle kahkahayla gülme esnasında fazla miktarda virüs taşıyan partiküller çıkıyor. Bu meyanda sosyal alanlarda gülmenin de virüsü daha fazla havaya verdiğini unutmamak gerekiyor.
Hastalık yayıldıkça insanın elini kolunu daha çok bağlayacak. Bu nedenle herkesin sorumluluk duygusu taşıması gerekiyor. Kafelerde kahkaha atanın, kafe içindeki havayı daha fazla kirlettiğini düşünmesi gerekiyor.