Varroa arıcıların en çok çektiği problemlerin başında geliyor.

Varroa arıcıların en çok çektiği problemlerin başında geliyor. Hem arıyı zayıflatması, hem de taşıdığı hastalıklarla özellikle kanatsız arı virüsünü yayması nedeniyle koloni çöküşlerinde baş rolü oynuyor.
Varroayla mücadelede hem organik hem de sentetik kimyasal ilaçlarla mücadele ediliyor. Ancak ne yapılırsa yapılsın bitmek bilmiyor.
Çok sayıda araştırıcı hem varroa'da hem de ilişkili virüslerde hayatta kalan dünya çapında bal arısı popülasyonlarını sürekli inceliyor ve nedenlerini bulmaya çalışıyorlar. Şimdiye kadar bu zararlıya dayanıklı Afrika arılarını gösteriyorlar ama bu arı ırkı ile de çalışmak çok zor.
Bazı arıcılar ve uzmanlar doğal seleksiyon yöntemlerinin bu konuda etkili olduğunu iddia ediyorlar.
Varroa olduğu halde hızlı bir şekilde gelişebilme yeteneği olan kolonilerin kendilerini sürdürmede daha avantajlı olduğu ifade ediliyor. Bu konuda uzman arıcıların tespitleri son derece ilginç görünüyor.
Sadece kalan sağlıklı arılarla arıcılığa devam eden arıcıların koloni kayıplarının son derece azaldığı dikkati çekiyor.
Doğal seleksiyon yöntemiyle seçim yapan arıcılar varroadan eskisi kadar şikâyet etmiyor. Varroaya direnç gösteren kolonilerden çoğaltılan koloniler de varroaya direnç gösterebiliyorlar. Bunun için hiç mücadele yapmadan arıları kendi haline bırakmak gerekiyor. Organik veya sentetik ilaç kullanmamak gerekiyor.
Kimyasal mücadeleden vazgeçtikten sonra hayatta kalan kolonilerin analarını seçip onlardan yeni koloniler üretmek, varroaya direnci artırıyor. Kraliçelerin çok iyi kayıt tutulması, test edilmesi, seçilmesi programı ile kolonilerin daha sağlıklı hale getirilmesi mümkün görünüyor. Bunun için uzmanlar dışarıdan kesinlikle ana arı alınmaması gerektiğini, çiftleştirme işleminde dahi, başka ırklarla karıştırılmaması gerektiğini belirtiyorlar. Sonuçta kendi içine kapalı güçlü bir bal arısı kolonileri popülasyonu oluşturuluyor.
Arıcıların ve uzmanların çoğunun ortak noktaları kesinlik kazanıyor artık. Organik veya sentetik kimyasal ilaçlarla artık varroanın kesin çaresi yok. Sürekli farklı ve yeni ilaç kullanmak gerekiyor. Buna rağmen tükenmiyor. Koloniler sürekli zayıflıyor. Kendi haline bırakılan hiçbir kovan bir sene içinde yok oluyor.
Kapalı koloniler oluşturmak, arı alışverişini kesmek, kendi çevresinin dışına çıkmamak, varroayla yaşayabilen ve kendini sürdürebilen ırklarla üretime devam etmekten başka çare görünmüyor.
Doğal seçilim sonunda hayatta kalanlarla arıcılığa devam etmek gerekiyor. Hayatta kalan bu popülasyonların çoğu, daha az müdahale istiyor, kendi başlarının çaresine bakabiliyorlar.
Seçim süreci sırasında, daha iyi bal üreten kolonilerin tercih edilmesi de işe yarıyor.
Arıların varroa ile birlikte yaşamalarına ve ona göre evrilmelerine ve iyileşmelerine izin vermek başta riskli görünse de ilerleyen yıllarda çok verimli, dayanıklı ve sağlıklı güçlü koloniler elde edilebiliyor.
Evet uzmanların önerileri riskli görünmekle birlikte, varroadan usanan, bıkan arıcılar için en iyi alternatif görünüyor.